2005'in "genç bilim adamı" bir Türk

Başlatan PAPAYA, 04 Mart 2006, 15:09:45

PAPAYA

cience dergisi, California Üniversitesi'nde doktora tezi veren Ahmet Yıldız'ı "Dünyada 2005 Yılının Genç Bilim Adamı" seçti.
İnsan hücresindeki motor proteinlerinnasıl yürüdüğünü ortaya çıkaran buluşu nedeniyle, Amerikan bilim dergisi Science tarafından, "Dünyada 2005 Yılının Genç Bilim Adamı" seçilen Dr. Ahmet Yıldız (26) Türkiye'deki bilimsel araştırma olanaklarının yetersiz olması nedeniyle yurt dışına gitmek zorunda kaldığını söyledi.

Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nden mezun olduktan sonra, kazandığı bursla ABD'ye giderek, California Üniversitesi'nde, "insan hücresindeki motor proteinlerin nasıl yürüdüğü' konusunda doktora tezi hazırlayan Yıldız, yaptığı çalışmayla, hem doktor unvanı aldı, hem de Science tarafından "Dünyada 2005 yılının en genç bilim adamı" seçildi.

Sakarya'da Arifiye Beldesi'nde emekli bir ailenin çocuğu olan Dr.Yıldız'ın başarısı, bayram tatili dolayısıyla eşiyle birlikte geldiği memleketinde de sevinçle karşılandı. Dr. Yıldız, ülkedeki bilimsel olanakların yetersizliği nedeniyle yurtdışında eğitim gördüğünü söyledi. Dr. Yıldız, "Yapacağım araştırmalar için burada imkanlar yeterli olursa, tabi ki ülkemde çalışmak isterim. Ancak bu başarıma rağmen Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK ) ve Türkiye Bilimsel Araştırma Kurumu'ndan (TÜBİTAK) bir kez bile aranmadım" dedi.

"BULUŞ, HAYATİ ÖNEM TAŞIYOR..."
Bilimsel buluşuyla insan hücresindeki motor proteinlerinin nasıl yürüdüğünü ortaya çıkaran ve çalışmasının felç, alzheimer, kanser, sağırlık ve körlük gibi hastalıkların tedavisi için hayati önem taşıdığını kaydeden Dr. Yıldız, şöyle konuştu: "Buluşum bu alanda çalışan insanları meşgul eden bir konuydu. Fakat teknik yetersizlikten dolayı bulunamıyordu. Teknik yetersizliği şöyle anlatabilirim; bu proteinler hücrenin içinde metrenin milyarda bir boyu kadar adım atıyorlar. Günümüzde metrenin milyarda bir boyunu ölçecek teknik imkan sayısı bir ya da ikidir. Bu teknikler bizim çalışmalarımıza uygun değildi.

Proteinlerin hücrede yürüdüğünü biliyorduk. Ancak iki ayaklı olan bu proteinlerin nasıl yürüdüğünü, nasıl adım attıklarını bilmiyorduk. Biz de yeni bir teknik geliştirerek bir bacağına bir boya sürdük, diğer bacağına farklı bir renkte boya sürdük. Proteinin ayaklarının birbirini geçerek, aynı insanlardaki gibi arkadaki ayak öne geçecek şekilde, birbiri ardına adımlar atarak yürüdüğünü gördük. Bilim dünyasında bunu izleyen ilk grup olduk. İşin ilginç yanı bu kadar küçük boyalarla bu kadar büyük iyi çözünürlük elde etmemizdi. Metrenin milyarda biri kadar çözünürlük elde ettik. Bu buluşum da bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı."

"TÜRKİYE'DE BEYİN GÖÇÜ DAHA FAZLA YAŞANIYOR"
Türkiye'deki bilimsel olanakların yetersiz olduğunu ifade eden Dr. Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama imkanların yeterli olduğuna inandığım an döneceğim. Beyin göçü bazı ülkelerde de yaşanmaktadır, ancak Türkiye'de daha fazla yaşanıyor. Türkiye dokuz nesildir beyin göçünü geri getirememiş. En azından bundan sonra beyin göçünün yüzde 40'ı geriye getirilebilmeli. Ayrıca oradaki teknolojiyi kendisine geri getirmiş olacak. Yaptığım araştırmayı buradaki imkanlarla sonuçlandıramazdım.

Üniversitelerimiz bu tekniğe sahip olmadıkları için öğrenciler yurtdışını tercih ediyorlar. Son iki yıldır üniversitelerde araştırmalar için diğer yıllara oranla çok yüksek bütçeler ayrılmaya başlandı. Olumlu gelişmeler var. Yapacağım araştırmalar için burada daimkanlar yeterli olursa tabi ki ülkemde yapmak isterim. Ancak bu başarıma rağmen YÖK ve TÜBİTAK'tan beni bir kez bile aramadılar."

"FELÇLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR"
Proteinlerle ilgili çalışmalarını sürdüreceğini ifade eden Dr. Yıldız, "Bu çalışmam bittikten sonra felç üzerine çalışmalar yapmak istiyorum. Bazı proteinler felce sebep oluyor. Örnek olarak felç olmuş bir solucanla çalışarak, ‘onu tekrar nasıl yürütebilirim, felçten nasıl kurtarabilirim'i araştıracağım" diye konuştu. Şu anda "Dainin" proteini ile ilgili çalışma yaptığını, bu proteinin çok büyük olduğu için, biyokimyacılar tarafından incelenemediğini belirten Dr. Yıldız, bu proteinin hücre bölünmesinde çok önem taşıdığını ve hücre bölünmesinin de doğrudan kanser hastalığıyla ilgisi olduğunu söyledi.

"DÜZENLİ BİR İNSAN DEĞİLİM"
İstanbul Fen Lisesi'ni bitirdikten sonra fizikçi olmaya karar verdiğini ve 1996 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü'nü kazandığını kaydeden Dr. Yıldız, 2001 yılında üniversiteyi bittirdikten sonra master yapmak için özel burs kazanarak ABD'ye gittiğini söyledi.

Başarısının tesadüf olmadığını, yüksek motivasyonla çalışmasının başarıyı getirdiğini vurgulayan Dr. Yıldız, şöyle dedi: "Düzenli bir insan değilim. Ders çalışırken motivasyonum çok yüksekti. Lisede o kadar kendimi derse vermiştim ki dış etkenlerden kendimi soyutlayabiliyordum. Mesela Türkiye'de hiç cep telefonu kullanmadım. Zararlı olduğunu düşündüğüm için hem de insanı meşgul eden bir cihaz olduğu için kullanmadım. Cep telefonlarının öğrencilerin motivasyonunu dağıttığını onları boş yere oyaladığını düşünüyorum."

Proteinlerle ilgili çalışmasını İllinois Üniversitesi Paul Selvin Laboratuvarı'nda yaptığını söyleyen Dr. Yıldız, 18 Şubat'ta Nobel ödüllü bilim adamlarının da katılacağı törende, buluşundan dolayı 25 bin dolarla ödüllendirileceğini belirtti.

Ziya

Aferin kerataya. Üstelik doğrudan doktora yapmış. Kafası süper çalışıyor.
Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya. (13 Mayıs 1277) Karamanoğlu Mehmet Bey

aster

Dr. Ahmet Yıldız'ı başarısından dolayı tebrik ediyorum

Ziya Hocam, sizin çalışmanız ne durumda?

Ziya

Alıntı yapılan: "aster"Dr. Ahmet Yıldız'ı başarısından dolayı tebrik ediyorum

Ziya Hocam, sizin çalışmanız ne durumda?
Benim çalışmalar bir süredir durmuştu, Mayıs ayına kadar ciddi çalışmam gerekiyor. Her yıl mayıs ve kasım aylarından önceki 3 ay böyle geçecek. Bizim çalışma çok karmaşık bir problemin bilgisayar modellemesi olacak.

Ahmet Yıldız cep telefonu konusunda çok doğru şeyler söylemiş. Ben de Lise yıllarımda çok çalışırdım. Bırakın bilgisayarı, interneti, cep telefonunu, normal sabit telefonumuz bile yoktu. Televizyon desen siyah beyaz bir kanallı bir şey vardı. Ders çalışmadığım zamanlarda uzaktan kumanda görevi görürdüm. O yıllar benim altın yıllarım idi. Şimdi o ortamı tekrar oluşturmaya çalışıyorum ama olmuyor. Yabancıların şehirden uzak dağ başında yerlere araştırma enstitüleri kurduğunu düşününce acaba bende mi dağbaşında bir klubede yaşasam diyorum.  Ama acaba Ahmet Abüüm gibi olurmuyum diye de endişe ediyorum.
Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya. (13 Mayıs 1277) Karamanoğlu Mehmet Bey

peko

Alıntı Yapözel burs kazanarak ABD'ye gittiğini söyledi.


Keşke herşey göründüğü kadar güzel olsa..
" Bazıları zeka'sını iş'i zorlaştırmak için, bazıları ise kolaylaştırmak için kullanır.. "

Petek

özel burs kapsamına girer mi bilemem ama bize de maaşlı asistanlık teklif edilmişti (Tennese Ünv. Oak-Ridge). Tabi biz Akkuyu Nük.Santralı kuracaz diye elimizin tersiyle fırsatı tepmiştik. Gerçi teklif hala geçerli olduğunu sanıyorum ama bu yaştan sonra çok zor. Ne kadar safmışız, 4 milyar dolarlık bir projede tepede fırtınalar esmiş, biz saf saf herşeyden habersiz ne hayaller kurmuşuz.
“Önyargıları yıkmak atomu parçalamaktan zordur” A.Einstein

CoşkuN

Alıntı yapılan: "peko"
Alıntı Yapözel burs kazanarak ABD'ye gittiğini söyledi.


Keşke herşey göründüğü kadar güzel olsa..
Evet haklısın.Hep böyle haberlerden sonra "gurur duyduk" denililr ama gurur duyacak birşey yok oralıkta(kendi adımıza).Dünyada çok büyük işler başarmış bir sürü Türk var.Sanki bu insanlar yurtdışına gidince mi birden dahi kesiliyorlar.Biz de çok iyi çalışan bir adam yeme mekanizması var.Amerika'nın hakkını vermek lazım,adamlar yetenekleri kendilerine çekmekte ve onlara uygun ortamı sağlamakta çok iyiler(son zamanlardaki durumu saymazsak). Amerika'yı bu kadar büyük bir ekonomi haline getiren de bu değil mi zaten?