2 SMTP Güç Kaynağını Paralel Bağlama

Başlatan TA7R, 04 Ekim 2011, 18:06:49

TA7R

gevv, yaptığım son test sonucuna göre tamamen aynı 2 adet 12v 10 SMps diyotlar üzerinden birleştirildiğinde 20 amper alabilirsiniz ancak bu 20 amper smps ler tarafından eşit olarak karşılanamayabilir biri 12a diğeri 8a üretebilir. Bu durumda 12a veren bir süre sonra bozulacağından iki 10a lik psu dan max 15-16 a çekilmelidir. Benim çıkardığım sonuç bu , üstadlar daha doğrusunu yazacaktır.

K46

Diyotla olmaz diyen arkadaşlar denesin ve nasıl olabildiğini görsünler lütfen. (Tecrübe ile sabittir.)
Sorun çıkmaması için burada dikkat edilecek nokta, yükü paylaşacak smpsler aynı marka-model ve güçte olmalı, diyot seçerken dandik diyot seçmemek ve smpsin çalışma frekansına, kalitesine vs. vs. göre değişen, max. %20-25 civarında oluşacak kayıpları göze almaktır.
Örneğin iki adet basit çin malı smps'i önce birbirine en yakın (eşit) voltaj çıkışı verecek şekilde ayarlayıp, yeterli akımda ve mutlaka hızlı diyot kullanarak paralelleyin. (Akımı gerekenin 2 katı bile olsa yavaş diyot kullanırsanız, diyotlar fazla ısınırsa şaşırmayın. Hızlı diyotlar üzerinde düşen gerilim normal diyotlardan çok daha düşük olduğu için, ısı olarak atılacak gerilim kayıpları da daha az olacaktır.)
10A'lik iki kaynağı bu şekilde paralellediniz diyelim, eğer 20A yüklenmez max. 14-15A kadar yüklenirseniz. Hiçbir sorun çıkmadan çalıştığını göreceksiniz. Hatta paralelleme sözkonusu olmasa bile tek bir smps üzerinden 20A akım çekmeniz gerekiyorsa, tam yük altında çalışan bir smps, muhtemelen size uzun süre hizmet etmeyecektir. Bu yüzden tek kaynak kullanılsa bile, lazım olan akımın enaz %20 fazlası etiket taşıyan ürün seçilmeli.. Bu arada ilk sayfadaki resimde kaynakların bağlantısı hatalı olmuş, sadece gndler direkt birleştirilmeli, hem - hem de + hattı diyot üzerinden birleştirilmeli..
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!

CLR

#32
Alıntı yapılan: eemkutay - 06 Ekim 2011, 09:10:17
Merhaba,

Öncelikle şunu söylüyeyim, her iki smps devresininde eşlenik olduğunu kabul ediyoruz, eşlenik değilse eşit yük paylaşımı olmayacağı kesin.
Smps'lerde paralel bağlandıklarında güç kaybı olmaması için iki smps'inde senkron yani aynı osilatörün kullanılması ile olur. Eğer içerideki smps IC'si buna uygunsa(harici osilatör girişi ve çıkışı varsa) smpsler senkron çalıştırılabilir. Bunun içinde ürün halindeki smpslerin senkron bağlantı girişleri vardır.

Aksi halde çıkışlar arasında, tahmin ediyorum denemedim, teorik olarak 0,6V'dan daha büyük fark olmazsa paralel bağlandıklarında beraber çalışır ama yükten dolayı bu fark aşılırsa smps'lerden düşük voltaj olan devre dışı kalacaktır. Yük, tek smps için büyükse ve smps akım koruması yoksa smps bozulabilir.

@Sezgin'nin yaptığı gibi çıkış ayar potundan voltajlar eşitlenirse ve smpsler eşlenikse akımı eşite yakın paylaşabilirler. Ama riskli olabilir, ani yüksek akım çekmelerinde biri aniden devre dışı kalabilir ve dengesiz yük paylaşımı olabilir. Senkron bağlanabilecek smps power supply temin etmek en mantıklısı.


Senkron ve iki güç kaynağının paralel bağlanması ile ilgili LT(lineer tech.) pdf'lerini inceleyin.

Merhaba @K46,

Yukarıda zaten açıklamıştım, çıkan sonuçta aynı, iki smps'in birleştirilme amacı bellidir akımları toplamını kullanmak. 10A'lik 2 tane smps birleştirildiğinde 20A almak istersin max 16A  alırsan ve biri 10A diğeri 6A basarsa bu sağlıklı bir 16A olmaz ki, birini yine tam güçte kullanıyorsun, bu mühendislik kurallarına aykırı, yani uzun vadede sağlıksız ve ipte cambazlık yapmaya benzer.

Ama 2 tane 15A'lik kullanıp(toplamda 30A) yine birinden 10A diğerinden 6A alıyorsan bu problem olmaz ama bu defa saçma bir iş olur. Fazladan 1A-2A için 15A'lik ps eklemiş olursun. Mecbursan, olanağın yoksa  yapabilirsin ama ben olsam kullanmam.

Şimdi olayı teknik olarak açıklayayım neden senkron gerektiğini anlayın.

1) Smpsler tamamen denge üzerine kuruludur, 2 smps'i paralele bağladığında ilk startup yapacak smps için çıkış kondansatör sayısı paralel bağlantıdan
dolayı artacaktır bu ilk kalkış akımını çok arttırır. Birgün enerji verdiğinde smpslerden biri gümlerse şaşırma.

2) Daha önemlisi smps kondansatörlerinin bir ömrü vardır çünkü yüksek frekans altında çalışırlar bu nedenle amprik olarak bir smps'e 5yıl gibi bir ömür biçerler, kondsatörler kalitelidir veya smps frekansı düşüktür, 10-15 yıl çalışabilir. 2 tane senkron olmayan bir smps'i paralel bağladığında çıkış kondansatörleri normal çalışma frekanslarının min 1 katı(senkron için) max 2 katı aralığında doldur boşalt olacaktır. Atıyorum senkronken 5yıl çalışacak smps senkron değilken 2,5-3yıl arası çalışacaktır ama normal şartlarda(tam yükte değil).

Daha feedback ve mosfetlere binen ani yük değişimlere girmedim, bu faktörler smpslerin kolay arızalanmasına sebebiyet verir.

Birde şunu söylüyeyim "bazen teorikle pratik uymuyor " gibi şeyler söyleniyor. Teorikle, pratik mutlaka uyar, uymuyorsa  bilmediğimiz veya hesaba katmadığımız bir faktör vardır.
Knowledge and Experience are Power

K46

Merhaba eemkutay, 10+10 kaynakları senkronsuz paralelleyince, max 15A alırız demedim ki ben, teoride 20A vermesi gereken düzeneğe max 15A yüklenirsek iki kaynak da aynı marka model ve güçte olursa, çıkış voltajlarını da mümkün olduğunca eşitlersek yaklaşık  7.5+7.5 olacak şekilde akım basacaklardır ve bu durumda sorun çıkarmazlar diyorum. biri 10A diğeri 5A basarsa elbette sorun çıkacaktır. ve senkronizasyon gereksizdir filan da demiyorum sadece eldeki imkanlarla olabilecek en iyi bağlantıyı anlatmaya çalışıyorum ama görüyorum ki yanlış anlaşılıyor. Ayrıca teoriyle pratik dijital elektronikte aşağı yukarı her zaman tutar. Ama sözümü lütfen yanlış anlamayın analogda teoriyle pratik her zaman tutar diyen biri bence yeterince pratik yapmamış demektir.
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!

floresan

#34
Alıntı Yap1) Smpsler tamamen denge üzerine kuruludur, 2 smps'i paralele bağladığında ilk startup yapacak smps için çıkış kondansatör sayısı paralel bağlantıdan
dolayı artacaktır bu ilk kalkış akımını çok arttırır. Birgün enerji verdiğinde smpslerden biri gümlerse şaşırma.

2) Daha önemlisi smps kondansatörlerinin bir ömrü vardır çünkü yüksek frekans altında çalışırlar bu nedenle amprik olarak bir smps'e 5yıl gibi bir ömür biçerler, kondsatörler kalitelidir veya smps frekansı düşüktür, 10-15 yıl çalışabilir. 2 tane senkron olmayan bir smps'i paralel bağladığında çıkış kondansatörleri normal çalışma frekanslarının min 1 katı(senkron için) max 2 katı aralığında doldur boşalt olacaktır. Atıyorum senkronken 5yıl çalışacak smps senkron değilken 2,5-3yıl arası çalışacaktır ama normal şartlarda(tam yükte değil).


1)parelel bağlantıda çıkışları düşük değerli drençlerle yaparsak bu sorun ortadan kalkar.

2)frekansın yüksek olması kondansatör için bir dezavanj gibi gözüksede, kapasitesi doğru seçildiğinde aslında avantajdır. çünkü yüksek frekansta dolu bir kondansatör daha boşalmadan diğer pals gelir ve tekrar doldurur. eğer frekans düşükse pals geç geleceğinden kondansatör o zamana kadar boşalır ve tekrar baştan dolar. yüksek frekansta tamamen boşalmadan dolduğundan tam kapasiteyle çalışmaz ve daha uzun ömürlü olur.  bu durumda senkronlamanında bir faydası olmyor hatta birinin boş palsinde diğerinin palsı gelirse çıkışta tam dalga dc elde edilir.

diyot kullanımı bencede gereksiz olur. @TA7R arkadaşımızın deneyindede akımların farklı olduğu görülmüş.
Alıntı YapTEST 3 : Smps lerin önce birinin ( 50 amp ölçebilen sadece 1 panel metrem var)  ortak diyot bağlantısı ayrıldı ,çıkışa bağladığım ampermetreyi sökerek bir smps ile kombine diyotun bir girişi (anot) arasına bağladım. Telsiz-Linear ile güç çektim ( dumy load üzerine !)  bağlı olan smps nin 10 - 12 amper güç akıttığını izledim. Söktüm ampermetreyi diğer smps ye bağladım onda da 8-10 amper gözlemledim.
SONUÇ : Smps lerin  bu tip bağlantıda ikisinin de çalıştığı , çıkıştaki yüke ortak katkı sağladıkları ancak çıkış yükünü eşit olarak paylaşmadıkları ... (ikisi arasında 2-3 amper fark gözlemledim)

bence en sağlıklısı önceki yazımda da anlattığım şekilde 0.1ohm gibi bir drençle bağlamak

tabiki teoriyle pratik genelde uymuyor. uygulamada mutlaka düşünemediğimiz bir durum ortaya çıkıyor. birşeyi denemeden karar vernmek pek doğru olmaz

CLR

#35
Alıntı yapılan: K46 - 07 Ekim 2011, 10:11:01
Merhaba eemkutay, 10+10 kaynakları senkronsuz paralelleyince, max 15A alırız demedim ki ben, teoride 20A vermesi gereken düzeneğe max 15A yüklenirsek iki kaynak da aynı marka model ve güçte olursa, çıkış voltajlarını da mümkün olduğunca eşitlersek yaklaşık  7.5+7.5 olacak şekilde akım basacaklardır ve bu durumda sorun çıkarmazlar diyorum. biri 10A diğeri 5A basarsa elbette sorun çıkacaktır. ve senkronizasyon gereksizdir filan da demiyorum sadece eldeki imkanlarla olabilecek en iyi bağlantıyı anlatmaya çalışıyorum ama görüyorum ki yanlış anlaşılıyor. Ayrıca teoriyle pratik dijital elektronikte aşağı yukarı her zaman tutar. Ama sözümü lütfen yanlış anlamayın analogda teoriyle pratik her zaman tutar diyen biri bence yeterince pratik yapmamış demektir.

Merhaba yanlış anlamadım, sadece teknik anlamda tartışıyoruz.

Elektronikte teorik olarak 8yıl tecrübem var. Pratikte ise 13yıl tecrübem var, teknikyen olarak 1yıl, tekniker olarak 4yıl, elektronik mühendisi olarak 8 yıllık elektronik arge firmalarında çalıştım bu yeterli mi pratik tecrübe açısından. :)

220V'tan ve dc-dc konvertör anlamında hatrı sayılır uygulama yaptım o nedenle fikirlerimi söylemek istedim.
Knowledge and Experience are Power

CLR

Alıntı yapılan: floresan - 07 Ekim 2011, 10:32:14

2)frekansın yüksek olması kondansatör için bir dezavanj gibi gözüksede, kapasitesi doğru seçildiğinde aslında avantajdır. çünkü yüksek frekansta dolu bir kondansatör daha boşalmadan diğer pals gelir ve tekrar doldurur. eğer frekans düşükse pals geç geleceğinden kondansatör o zamana kadar boşalır ve tekrar baştan dolar. yüksek frekansta tamamen boşalmadan dolduğundan tam kapasiteyle çalışmaz ve daha uzun ömürlü olur.  bu durumda senkronlamanında bir faydası olmyor hatta birinin boş palsinde diğerinin palsı gelirse çıkışta tam dalga dc elde edilir.

tabiki teoriyle pratik genelde uymuyor. uygulamada mutlaka düşünemediğimiz bir durum ortaya çıkıyor. birşeyi denemeden karar vernmek pek doğru olmaz

Kapasitörlerin daha sık dolup - boşalması ömrünü kısaltır.

Uygulamada sizin düşünmediğiniz durum veya durumlar çıkmasından dolayı  teorik ile pratik uyuşmuyor ifadesi yanlış olur. Sizin teorikte hesaba katmadığınız şeyleri başka biri katar onun hesabı tutacaktır. Demek ki teorikle pratik herzaman aynı sonuçlar verir.
Knowledge and Experience are Power

K46

Alıntı yapılan: eemkutay - 07 Ekim 2011, 11:45:37
Merhaba yanlış anlamadım, sadece teknik anlamda tartışıyoruz.

Elektronikte teorik olarak ise 8yıl tecrübem var. Pratikte ise 13yıl tecrübem var, teknikyen olarak 1yıl, tekniker olarak 4yıl, elektronik mühendisi olarak 8 yıllık elektronik arge firmalarında çalıştım bu yeterli mi pratik tecrübe açısından. :)

220V'tan ve dc-dc konvertör anlamında hatrı sayılır uygulama yaptım o nedenle fikirlerimi söylemek istedim.

Fikirlerinize sonuna kadar saygım var, bunu sadece sizin için söylemedim genel konuşuyorum. Hatta tekrar söylüyorum, analogda teoriyle pratik her zaman tutar diyen biri, 50 yıldır elektronik sektöründe de olsa, bence yeterince pratik yapmamış demektir. Üstelik Ar-ge firmalarında çalışmak insana sonsuz tecrübe kazandıracak diye bir kaide de yok. Yani sorunuza benden cevap bekliyorsanız cevabım "Yeterli değil olacak." :) Basit bir örnek vereyim, Elektronik işlerini yaptığımız işletmenin birinde ilkel bir ultrasonik ısıtıcı düzeneği vardı. Aylarca normal çalışan sistem, en geç haftada bir elektronik kartı bozmaya başladı, sistemde bir pano içerisinde 10 kadar kart var ve sürekli iki kenardaki kartlar bozuluyor, ortadaki kartlara birşey olmuyor, çıkıştaki yükleri de değiştirseniz, beslemeler zaten paralel, sonuç değişmiyor. Şimdi bunu teoriyle nasıl açıklarız? Hangi formülle formülize ederiz? İşin ilginç tarafı kartlarda termal koruma mevcut yani ısınmaya dayalı filan da bozulmuyordu, çalışırken pat diye gidiyordu. Arkadaşın konusunu dağıtmak istemem verdiğim örneğe cevap da beklemiyorum. Sadece örnek vermek istedim bunu. Enteresan bir olaydı, cihaz kompe imalatçı firmaya da gitti geldi durum değişmedi ve bir ayda bu sorunu tam olarak düzeltebildik. Şimdi burda anlatmak istediğim şu, bizim hesaba katmadığınız bir şey yerine ve durumuna göre de ortaya çıkabiliyor. Cihazın tasarımını dört dörtlük yaparsınız ama, mevsim değişir istenmeyen bir durum ortaya çıkabilir yada cihazın çalıştığı ortama göre vs. vs. Teorikle pratik herzaman tutsa, komponent üreticileri tutturur bizden önce, onlar bile tutturamıyor, imalat sürecinde oluşan farklılıklar vs. diye açıklamaya çalışıyoruz ama nafile. Açıklaması aslında yok, özetle teoriyle pratik tutmuyor işte... Bizler insan olmanın ve düşünce yeteneğinin gereği, tecrübemiz olmayan bir şeyi tecrübe edene kadar yeterince tecrübeli olduğumuzu düşünürüz genelde, ama bizim böyle düşünmemiz gerçeği değiştirmez. Yanlış anlamayın eleştirilerimi, ben de çok tecrübeli olduğumu düşünürken bazen öyle enteresan olaylarla karşılaşıyorum ki, kafamdan kaynar sular dökülüyor, tecrübemi sorgulamak zorunda kalıyorum bazen, ama bu mesleğin güzelliği de burda değil mi zaten :) Neyse konuyu dağıtmadan arkadaşın konusundan devam edelim. Saygılar.
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!

CLR

Alıntı yapılan: K46 - 07 Ekim 2011, 12:54:19
Fikirlerinize sonuna kadar saygım var, bunu sadece sizin için söylemedim genel konuşuyorum. Hatta tekrar söylüyorum, analogda teoriyle pratik her zaman tutar diyen biri, 50 yıldır elektronik sektöründe de olsa, bence yeterince pratik yapmamış demektir. Üstelik Ar-ge firmalarında çalışmak insana sonsuz tecrübe kazandıracak diye bir kaide de yok. Yani sorunuza benden cevap bekliyorsanız cevabım "Yeterli değil olacak." :) Basit bir örnek vereyim, Elektronik işlerini yaptığımız işletmenin birinde ilkel bir ultrasonik ısıtıcı düzeneği vardı. Aylarca normal çalışan sistem, en geç haftada bir elektronik kartı bozmaya başladı, sistemde bir pano içerisinde 10 kadar kart var ve sürekli iki kenardaki kartlar bozuluyor, ortadaki kartlara birşey olmuyor, çıkıştaki yükleri de değiştirseniz, beslemeler zaten paralel, sonuç değişmiyor. Şimdi bunu teoriyle nasıl açıklarız? Hangi formülle formülize ederiz? İşin ilginç tarafı kartlarda termal koruma mevcut yani ısınmaya dayalı filan da bozulmuyordu, çalışırken pat diye gidiyordu. Arkadaşın konusunu dağıtmak istemem verdiğim örneğe cevap da beklemiyorum. Sadece örnek vermek istedim bunu. Enteresan bir olaydı, cihaz kompe imalatçı firmaya da gitti geldi durum değişmedi ve bir ayda bu sorunu tam olarak düzeltebildik. Şimdi burda anlatmak istediğim şu, bizim hesaba katmadığınız bir şey yerine ve durumuna göre de ortaya çıkabiliyor. Cihazın tasarımını dört dörtlük yaparsınız ama, mevsim değişir istenmeyen bir durum ortaya çıkabilir yada cihazın çalıştığı ortama göre vs. vs. Teorikle pratik herzaman tutsa, komponent üreticileri tutturur bizden önce, onlar bile tutturamıyor, imalat sürecinde oluşan farklılıklar vs. diye açıklamaya çalışıyoruz ama nafile. Açıklaması aslında yok, özetle teoriyle pratik tutmuyor işte... Bizler insan olmanın ve düşünce yeteneğinin gereği, tecrübemiz olmayan bir şeyi tecrübe edene kadar yeterince tecrübeli olduğumuzu düşünürüz genelde, ama bizim böyle düşünmemiz gerçeği değiştirmez. Yanlış anlamayın eleştirilerimi, ben de çok tecrübeli olduğumu düşünürken bazen öyle enteresan olaylarla karşılaşıyorum ki, kafamdan kaynar sular dökülüyor, tecrübemi sorgulamak zorunda kalıyorum bazen, ama bu mesleğin güzelliği de burda değil mi zaten :) Neyse konuyu dağıtmadan arkadaşın konusundan devam edelim. Saygılar.

Merhaba @K46,

Pratikle teoriği ne yönden karşılaştırdığımı karıştırmışsın. Senin bahsettiğin pratik değil tecrübedir, istediğin kadar çalış tecrübe herzaman eksik kalır. Benim anlattığım bir devre tasarlanıyorken yapılan hesapla çıkan sonucun aynı çıkmaması durumudur. Maddesel hayatta herşey matematiktir. İnsan bilmediği şeylerden sorumlu değildir.Hesaba katılmayan hesaba katıldığında teorikle aynı sonuç çıkar. Mevsim değiştiğinde bişey bozuluyorsa sıcaklık, nem, basınç vs hesaba katılmamış demektir veya switch modda bir mosfet sizin hesaplarınızdan daha fazla ısı yayıyorsa ve siz bildiğiniz güç faktörlerini hesaba katmışsanız bu diğer ısıl kayıp güçleri olmadığını göstermez.

Burda şunu demek istemiyorum, "herşeyi hesaplayarak mükemmel tasarım yapabiliriz". Elbette hesaba katılamayacak ve düşünülemeyecek şeyler çıkabilecektir ama bu teorikle pratiğin birbirine uymadığı değil, bu bizim tecrübesizliğimizdir.
Knowledge and Experience are Power

K46

#39
Mevsim değişikliği örneği, önceden öngörülmeyen dolayısıyla da hesaba katılmayan bir çok faktörün çalışma ortamında da bulunmadığı halde sonradan ortaya çıkabildiği içindi. Tasarımcı burda karşılaşılabilecek, istenmeyen durumları tecrübesi dahilinde engeller burda hemfikirim, ama tasarımmcının da kullanıcının da öngöremediği birçok faktörün sonradan olaya dahil olması ihtimali de olunca işin içinde, ne kadar detaylı hesaplama yaparsak yapalım, yaptığımız tasarıma kattığımız detaylar bile bazı ortamlarda yada zaman içerisinde cihazımızın yanına konulan bir başka cisim nedeniyle vs. vs. sorun çıkartabilmektedir. İşte biz ar-ge işiyle uğraşan elektronikçiler de bu istenmeyen durumları yaşadıkça, bu engelleri yeni çözümler üreterek aştıkça tecrübe kazanıyoruz. Bu yüzden de ar-ge işi sonsuz döngüdedir. Bu nedenle de teorikle pratik uymaz diyorum. (Pratikte) Kusursuz tasarım yoktur, bütün tasarımların kusurları vardır, yada zaman içerisinde olacaktır. (Teoride ise, sizin de dediğiniz gibi kusursuz tasarım mümkündür. Hani ideal opamp olayı var ya teoride... Ama pratikte ideal opamp hiçbir zaman olmayacaktır.) Eğer mükemmel tasarım olsaydı, ar-ge sektörü olmazdı. Herşey detaylıca hesaplanır üretilip piyasaya sürülürdü. Ar-ge yaparken çoğu zaman istenmeyen durumlardan çıkan sonuçları avantaja çevirecek tasarımlar yaparak sonuca gitmiyor muyuz? Madem ki teorikle pratik tecrübeli ellerde hep uyuşuyor, neden hala kansere çare yok? Neden hala bir ilaç piyasaya sürülmeden önce yıllarca pratiği yapılıyor, denemeye tabi tutuluyor? Neden üretilen arabalar aşınma, yıpranma, güvenlik gibi onlarca teste tabi tutuluyor, birçokları onlarca mühendisin üzerinde çalıştığı halde üretilmeden revizyona giriyor, kimileri yıllar sonra servise çağırılıyor, yada dünya devi toshiba sony gibi şirketler ürettikleri malları piyasadan toplamak zorunda kalıyorlar? Tamam herkesin kendi çapında tecrübesi öngörüleri var da, teorikle pratik herzaman tutacak olsaydı bu dev firmalar sonradan ortaya çıkabilen bazı sorunları bizim kadar öngörebilirlerdi sanırım. İşin sonu şuna dayanıyor. Sizin iddia ettiğiniz "teorikle pratik her zaman uyuşur" olayı sadece teori olarak doğrudur. Pratikte çoğu zaman uyuşacağı doğru olsa da, her zaman uyuşmayacağı teori ve pratik kavramlarının varlığı kadar kesindir. Yani, teoriyle pratik her zaman uyuşacak olsaydı, teori ve pratik diye farklı kavramlar doğmazdı diye düşünüyorum.   ::)
Aslında bu teorik-pratik tartışmasını, arkadaşımızın konusunu mahvetmeden farklı bir başlık altında tartışsak daha iyi olurdu, konuya birçok farklı arkadaş tecrübesini katardı...
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!

CLR

Alıntı yapılan: K46 - 07 Ekim 2011, 15:26:27
Mevsim değişikliği örneği, önceden öngörülmeyen dolayısıyla da hesaba katılmayan bir çok faktörün çalışma ortamında da bulunmadığı halde sonradan ortaya çıkabildiği içindi. Tasarımcı burda karşılaşılabilecek, istenmeyen durumları tecrübesi dahilinde engeller burda hemfikirim, ama tasarımmcının da kullanıcının da öngöremediği birçok faktörün sonradan olaya dahil olması ihtimali de olunca işin içinde, ne kadar detaylı hesaplama yaparsak yapalım, yaptığımız tasarıma kattığımız detaylar bile bazı ortamlarda yada zaman içerisinde cihazımızın yanına konulan bir başka cisim nedeniyle sorun çıkartabilmektedir. İşte biz ar-ge işiyle uğraşan elektronikçiler de bu istenmeyen durumları yaşadıkça, bu engelleri yeni çözümler üreterek aştıkça tecrübe kazanıyoruz. Bu yüzden de ar-ge işi sonsuz döngüdedir. Bu nedenle de teorikle pratik uymaz diyorum. (Pratikte) Kusursuz tasarım yoktur, bütün tasarımların kusurları vardır, yada zaman içerisinde olacaktır. (Teoride ise, sizin de dediğiniz gibi kusursuz tasarım mümkündür. Hani ideal opamp olayı var ya teoride... Ama pratikte ideal opamp hiçbir zaman olmayacaktır.) Eğer mükemmel tasarım olsaydı, ar-ge sektörü olmazdı. Herşey detaylıca hesaplanır üretilip piyasaya sürülürdü. Ar-ge yaparken çoğu zaman istenmeyen durumlardan çıkan sonuçları avantaja çevirecek tasarımlar yaparak sonuca gitmiyor muyuz? Madem ki teorikle pratik tecrübeli ellerde hep uyuşuyor, neden hala kansere çare yok? Neden hala bir ilaç piyasaya sürülmeden önce yıllarca pratiği yapılıyor, denemeye tabi tutuluyor? Neden üretilen arabalar aşınma, yıpranma, güvenlik gibi onlarca teste tabi tutuluyor, birçokları onlarca mühendisin üzerinde çalıştığı halde üretilmeden revizyona giriyor, kimileri yıllar sonra servise çağırılıyor, yada dünya devi toshiba sony gibi şirketler ürettikleri malları piyasadan toplamak zorunda kalıyorlar? Tamam herkesin kendi çapında tecrübesi öngörüleri var da, teorikle pratik herzaman tutacak olsaydı bu dev firmalar sonradan ortaya çıkabilen bazı sorunları bizim kadar öngörebilirlerdi sanırım. İşin sonu şuna dayanıyor. Sizin iddia ettiğiniz "teorikle pratik her zaman uyuşur" olayı sadece teori olarak doğrudur. Pratikte çoğu zaman uyuşacağı doğru olsa da, her zaman uyuşmayacağı teori ve pratik kavramlarının varlığı kadar kesindir. Yani, teoriyle pratik her zaman uyuşacak olsaydı, teori ve pratik diye farklı kavramlar doğmazdı diye düşünüyorum.   ::)
Aslında bu teorik-pratik tartışmasını, arkadaşımızın konusunu mahvetmeden farklı bir başlık altında tartışsak daha iyi olurdu, konuya birçok farklı arkadaş tecrübesini katardı...

@K46

Neyse uzatmıyacağım, Sen olayı tamamen karıştırmışsın, bilim tekniğe girmişsin, ne alaka kanserle elektroniğin, kanserin bir matematiksel modeli yok ki, bilinmeyen birşey zaten. Elektronikte ise tüm komponentler bir matematiksel modele sahiptir çünkü bunları insanlar tasarlıyor ve özellikleri üreticiler tarafından test edilmiştir ayrıca üreticiler malzemenin davranışlarını grafiksel olarak datasheette verirler. Malzeme bu kriterlere uygun davrandığına göre teorikle pratik herzaman uyar.

 
Knowledge and Experience are Power

K46

Aslında sen karıştırmışsın bence, teori tüm bilim dallarında teoridir, ayrıca elektronik bilim tekniğe girmiyorsa hangi meslek dalı elektronikten daha çok giriyor açıklamanı isterim doğrusu... Ayrıca elektronikte komponentlerin sembolik olarak ortalama değerler baz alınarak matematiksel modeli oluşturuluyor fakat üretim bandından peşpeşe çıkan iki ürün bile birbirinin aynısı değil iken, sen hala teoriyi baz alıyorsun sürekli. Çalışmalarınızda başarılar bu konuyu ne kadar uzatsak anlaşamayacağız...
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!

z

Pratik denen şey teoriğin uygulamasıdır.

Bir sistem modellenir ve bu model matematiksel olarak hesaplanır. Sistem kurulduğunda ölçümler yapılır ve bunların teorik yoldan hesaplananlarla çok benzer olduğu görülür.

Aradaki ufak farklar;

Modelleme hatası yada modellemede yapılan ihmallerden,
Malzemelerin fiziksel çalışma sınırlarını aşan zorlamalardan,
Malzemelerin parametrelerinin belli bir tolerans dahilinde oluşlarından.
Pratikte yapılan ölçüm hatalarından,

kaynaklanır.

Pratikle teori uyuşmaz deniyorsa, ya pratiği olan hesap kitaptan anlamıyordur yada teorisyenin teknisyenlikle alakası yoktur.

Örneğin ohm kanunu ele alalım.

1/4w, 100 Ohmluk  direncin 0...6v aralığında V/I grafiği çizilirse 5 volta yakın noktalardan itibaren R=V/I bağıntısının şaşmaya başladığı gözlenir.

Buna bakarak teorik olarak hesaplanan değerlerle pratikteki değerler bir birini tutmaz diyemezsiniz.

Çünkü 5v civarında artık direncimiz 1/4w güç harcar ve üzerindeki ısı direnç değerini artırır aynı zamanda direnç deforme olmaya başlar.
Artık bu aralıkta çalışan direnç ohm kanununa uyan bir direnç değildir. Çünkü fiziksel sınırlar aşılmıştır.

Eğer bu direncin 0..6v aralığındaki V/I grafiğinin teorik değerlerle aynı olmasını isterseniz bu durumda ortam sıcaklığıni da hesaba alıp,  R nin, akımın fonksiyonu olduğu bir fiziksel sistemin modellemesinin yapılıp bu modelin yeni baştan çözülmesi gerekir.

Sistem çözülürse teori ile pratiğin gene mükemmel uyum içinde olduğu görülür.

Teori ile pratik ancak amprik formüllerle modellenmiş, daha doğrusu modeli analitik olarak hesaplanamayan fakat yaklaşık olarak doğru sonuçlar veren durumlarda daha çok görülür.

Ne zaman aşağıdaki iki çümleyi duysam bir tarafımla gülerim.

1. Teori ile pratik bir birine uymaz.
2. Amerikayı yeniden mi keşfedeceksin.




Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

SpeedyX

#43
Alıntı yapılan: eemkutay - 07 Ekim 2011, 11:59:50
Uygulamada sizin düşünmediğiniz durum veya durumlar çıkmasından dolayı  teorik ile pratik uyuşmuyor ifadesi yanlış olur. Sizin teorikte hesaba katmadığınız şeyleri başka biri katar onun hesabı tutacaktır. Demek ki teorikle pratik herzaman aynı sonuçlar verir.
Konuya bodoslama dalıyorum.
Aslında doğa olayları matematiksel olarak en yüksek doğrulukla hesaplanacağında herşey diferansiyel denklemlerle modellenir, burada modelin karışıklığı, parametre sayısı gerçeğe nekadar yakın olduğunu gösterir. Genellikle gerçek olanı modellemek için sonsuz parametre ve durum denklemi yazılması gerekeceğinden, gerçek olanı modellemek pek de kolay iş değildir.
Eğer bu hesabı V = I x R gibi yaparsanız, size teoriyle pratik uyuşmuyormuş gibi gelir. Çünkü orada durumu etkileyen bir çok farklı faktör (ısı, nem vb..) vardır ve siz onları hesaba katmadığınız için gerçekte farklı şeyler görüyorsunuzdur.
Bir transistörü modellerken çalışma eğrisi (mi deniyor türkçe) nin sonsuz noktasını alamayacağınız için birkaç noktasını alırsınız ve o transistör gerçeğinden ona göre farklı çalışır. Bilerek formülün bir kısmını ihmal edip gerçeğe yakın model elde edersiniz. Eğer tüm noktaları hesaba katarsanız teorik transistör, aynı pratik transistör gibi çalışır.
Örneğin buradaki hesabı farklı şekillerde de yapıp farklı doğrulukta sonuçlar bulmak ta mümkündür.
Kısacası teori ile pratik uyuşur.

K46

Yorumlarda teoriyle pratik kesin olarak uyuşmaz demişim gibi bir kanıya varılmış nedense, okunmadan üstünkörü geçilmiş gibi sanki mesajlar. "Analog devrelerde teorikle pratik her zaman uyuşmaz demiştik oysa" Simulasyon modelleri de datasheetlerde verilen değerler baz alınarak hazırlanıyor ama, gerçekte çalışan devre simulasyonda çalışmayabiliyor. Tekrar hatırlatayım, analogda teoriyle pratik çoğunlukla uyuşsa da her zaman uyuşmaz dedim. benim karşı çıkışım teorikle pratik koşulsuz şartsız %100 uyuşur düşüncesinedir. Küçük farkların çıkması da teorikle pratiğin farkını ortaya koyuyor demektir. Neticede hepimiz devre tasarlarken hesaplamalardan ve simulasyonlardan yararlanarak tasarlıyoruz. teorikle pratiğin asla uyuşmadığını düşünsek simulasyon programlarını kullanmayız değilmi? Sapla samanı karıştırmışsınız mesajları tam olarak okumadığınızdan..
Bak, ibret al, yere düşen yaprağa, O da eskiden, yukarıdan bakardı toprağa!