Ses entegresi tavsiyesi isteniyor.

Başlatan vurkacoglu, 11 Ağustos 2004, 02:49:50

mp3dragon

Elbette bir sistemin kalitesini belirleyen tek etken distorsiyon değildir.
Kendimde YAMAHA nın 2x100 watt gücünde ve %0,008 distorsiyonuna sahip, AX 592 model anfisi vardı. Kendi yaptığım BJT, STK, TDA anfileri saymıyorum. sonra bir siteden Hİ-END bir anfi şeması buldum. (www.passlabs.com model Aleph-3,4,5) profesyonel olarak satışı yapılmakta olan bu anfilerin modeli değiştiğinden her türlü servis dökümanlarıı şemaları dahil açık.

Tamamen MOSFET Single Ended Class A yapıda olan bu anfiyi yaptım.
önceleri denemek için düşünmüştüm.Ancak sesini duyunca inanamadım.
Teknik verilerine bakınca TDA serisi entegrelerin bile gerisinde olan bu anfinin sesi aynı hoperlörlerde muazzam fark yaratıyordu.

preanfi kullanmadan sadece basit bir pot ile direkt olarak CD ye bağladığım bu anfi, içerisinde ton kontrolleri, laudness vs devresi bulunan YAMAHA yı fena şekilde bozguna uğratmıştı.

Aklıma YAMAHA da bulunan preanfi katının bu farka yol açabileceği geldiğinden aynı şekilde sadece bir pot ile çıkış katını CD ye bağladım.
Sonuç değişmedi. Katalog verilerine göre bakıldığında ise (distorsiyon, frekans bandı, damping faktör, S/N ratio) YAMAHA nın açık üstünlüğü vardı.

isterseniz internetten modellerini verdiğim anfilerin teknik özelliklerini kıyaslayabilirsiniz. Bu arada YAMAHA nın fiyatı yaklaşık 300 Avro iken bahsettiğim anfi piyasada 4.000 USD fiyatla satılmıştı.

Sonuç olarak YAMAHA bir arkadaşa satıldı. (tabii benim anfi dinletilmeden  :D )
tabii ki bir sistemin kalitesini çıkış katında kullanılan transistör tipine bağlamak yanlış olur.
Şu an kullandığım sistemi de aşağıda vermek isterim.
CD - YAMAHA CDX-592
A/D Konvertör _ kendim yaptığım 24 bit 192 khz upsampling
Preanfi - 12AU7 tüblü (kendim yaptım)
Power anfi - Passlabs Aleph 5 kopyası (kendim yaptım)
Hoperlör - JAMO 128 series
İyilik Yap, Denize At, Balık Bilmezse, Halik Bilir.

z

Tamam işte söylediklerimi destekler nitelikte iki sistemi deneme şansına sahip olmuşsunuz. Umarım aşağıdaki deneyleri yapmışsınızdır.

Acaba kalite neden farketti diye merak edip, Yamaha amfiyi suçlamadan önce, aynı giriş sinyaline (beyaz gürültüye) karşılık iki amplifikatörün çıkışındaki voltajı audio spectrum analiser ile inceleyip grafikleri kağıda çizilirse ardından da  referans preamlifikatör girişine referans mikrofon bağlayıp ortamdaki sesi yakalayıp birde preamplifikator çıkışındaki sinyalin spectrumuna bakılır ve grafikleri elde edilirse asıl suçlu(lar) kimmiş çok iyi ortaya çıkacaktır.

Ses sinyalinin bütün bileşenlerini aynı K değeri ile çarpıp hoparlöre uyguladığımızda, elde edilen sesin bütün bileşenleri her an (küçük ama sabit sayılabilecek geçikme kabul edilebilir) için girişteki sinyalin K katı olarak elde ediliyorsa hem amplifikatör hem de  hoparlör biribirine çok iyi uymuş giriş sinyalinin bütün bileşenleri gerek genlik gerekse faz açısından bozulmaya uğramadan akustik ses K kat yükseltiliyor demektir.

Şayet amplifikatör, elektrik sinyallerinin her bir frekans bileşenini an ve an sabit K1 değerinde çarpamıyor buna karşılık hoparlör de kendisine verilen elektrik sinyallerini an ve an sabit K2 değeri ile çarpıp akustik sese dönüştüremiyorsa ancak buna rağmen oluşan ses sizi tatmin ediyorsa, amfi + hop sisteminin bileşimi toplam sistemin spectrum analizi ilginc bir grafiği gözler önüne sereceğinden toplam sistem, kulağınıza çok hoş gelen seslerin oluşmasına neden olan gizli  bir filitreyi doğasında barındırıyor demektir. Amfi yada kolan bir başka ürünle değiştirildiğinde söz konusu gizli filitrenin parametreleri bozulacağından yeni sistemin sesini beğenmeyebilirsiniz.

Eğer amplfikatör ile kolon birbirine bağlandığında tatmin edici ses alınamıyorsa bence yapılması gereken girişi 20Hz-20Khz aralığında sabit genlik ile taramak (özel gürültü üreteci de olabilir) ve ortaya çıkan akustik sesin spectrumunu elde edip amplifikatörümüzün önüne özel filitre katarı ilave etmek ve toplam sistem cevabının düz çizgi olmasını sağlamaktır.

Equalizer ile yapılmak istenen de budur ancak bu spektrumu düzeltme işlemi tek bir kolan için labaratuar şartlarında teknik olarak yapılmaz ve sabitlenmez, ayarlama işlemi, dinleyicinin fizyolojik özelliklerine bağlı olarak kendisi ayarlasın diye kişinin kulağına ve parmaklarına bırakılır.

Sonuçta amfi çıkışına kim hangi hoparlörü bağlayacak üretici bunu da bilemez (ama öneride bulunabilir).

Ancak üretici açısından amaç spectrumu düz bir çizgi verecek amfi ve kolan üretmektir.

Neden amfiyi bir çırpıda  karalamamak gerektiğini sanırım bu kez ifade edebilmişimdir.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

mp3dragon

İlk önce şunu belirtmek isterim benim markaları karalamak gibi bir niyetim yok neticede her sınıf için anfi olması normal
değinmek istediğim nokta cihazların broşüründeki teknik verilere bakıp bu iyidir demek doğru değil.
En başta belirttiğim gibi müzik birçok frekansın karışımı, suni sinyaller ve elektriksel ölçümler size fikir verir ama son sözü kulak söyler.

anfi ile hoparlör arasında uyumsuzluk olabilir. ama bunu filtre ile gidermek yapılabilecek en kötü seçim hele ekolayzır gibi ses üzerinde aşırı oynamalar sadece sisteminizin açığını kapamak daha doğrusu göz (kulak) boyamaktır.

ortada suçlu aramıyorum ben sadece tesbitlerimi ve deneyimlerimi paylaştım.

filtreler vs ile devreyi karmaşıklaştırmak orjinal sesten daha fazla sapma ve daha fazla bozulmadan öteye bir sonuç sağlamaz.

ses ne kadar az eleman üzerinden geçerse o kadar az bozulur.çünkü her elemanın kendine özgü bir bozucu etkisi vardır.

bir anfinin %1 olarak öçülen bozulması kulağınıza tırmalayıcı gelmeyebilir
ama %0,001 lik bir bozulma duyulmasa bile sizin sistemi olumsuz etkileyebilir.

verdiğim örnek gibi düşünün lm555 entegresinin çıkışındaki kare dalga ile kemanın sesi aynı frekans olabilir ama kulak bambaşka bir şey duyar.(sadece frekansa bakarsak) müzik denilince o kadar çok parametre çıkar ki karşınıza bunları birbirleriyle mukayese etmek imkansızlaşır.
İyilik Yap, Denize At, Balık Bilmezse, Halik Bilir.

Erol YILMAZ

Guzel, teknik veriler gelmeye basladi :)

Oncelikle Keman veya baska bir aletin 440 Hz i sadece zarftir.
Duz bir sinus veya kardedalga sinyal değildir. Icinde baska frekansta sinyalleri de icerdigi malumdur.

Bir de plagin dogal sesinden bahsediliyor. :) Belki plaktan cikan sesin ugradigi asamalar rahatca anlasilabildiginden daha cok zevk veriyor olabilir. Yada plagin teknik sinirlarini zorlayip ses vermeye calismasi da olabilir bu. Iyi bir sistemle plaktan cikan sesi CD ye kaydedip CD yi dinlediginizde bu sefer dogal ses CD den gelmeye baslayacaktir, diye dusunuyorum.

z

Son kararı kulak verir derseniz işin içine hoparlörleri de kattığınızdan hoparlörlerin suçunu farkında olmadan masum amplifikatörünüze atabilirsiniz. Amplifikatör testi için illede kulağımı kullanacağım derseniz bunu profosyonel tip kolonlarla değil labaratuar tipi test kolonları ile yapmalısınız. Ancak bu test sonucunun başarısı kişiden kişiye değişecektir zira her duyu organımız gibi kulağımızda kolayca yanılır, dolayısı ile kulağı amplifikatör testinde sensör gibi kullanmak yanıltıcı olur.

Kalite bir amlifikatörün hiç bir filitre sistemine sahip olmaması gerektiği doğrudur, Eğer hoparlörleriniz amplifikatörle birlikte mükemmel uyum içine girememişse filitre kullanmak kaçınılmazdır.

Hala neyi tartışıyoruz anlamıyorum.

Bu arada lambalı amfilerin kalitesi iyidir iddiası da tam olarak açıklığa kavuşmadı.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

mp3dragon

lambalı anfilerin en büyük üstünlüğü kırpma ve bozulmalarının  solid state yapılara göre daha yumuşak olmasıdır.

Transistörler çok keskin ve sivri bozulmalar yaratırken lambalarda bu daha soft olmaktadır.


örneğin aşırı sürülmüş bir transistörlü anfinin sesi pazarcı anfisi gibi çıkar sesler anlaşılmamaya başlar.

1960 lı yıllarda kullanılan lambalı anfilerin aşırı sürülmesi sonucu oluşan distorsiyon hala rockçılar arasında bir efsanedir. ve hiç bir tasarım bu etkiyi tam olarak yakalayamaz.
İyilik Yap, Denize At, Balık Bilmezse, Halik Bilir.

mp3dragon

CD teknolojisi 1980 yılların başında Sony ve Philips tarafından geliştirilmiştir.o yıllardaki teknolojik imkanlar ve maliyet faktörleri nedeniyle kısıtlı tutulan teknolojik yapı günümüze kadar aynı gelmiştir.


En başta şu yanılgı vardır kağıt üzerinde insan kulağı 20 hz ile 20.000 hz arasında ki frekansları duymaktadır ve CD de bu şartları rahatlkla yerine getirmektedir.

ancak uygulama tamamen farklı!

sıkı Hİ-END çiler kesinlikle plaktan vazgeçmez

CD teknolojisi ise şu an yerini SACD ve DVD Audio ya bırakma durumunda çünkü frekans bandı artık 50-60khz lere dayanmakta ve amaç baştan beri analog ortamın kalitesini yakalayabilmektir.

CDnin sesi asla bir plak kadar doğal değildir.

Bu sebeple upsampling (16 bit 44,1 sampling orjinal CD verisini üst frekanslarla tekrar yaratmak)yapılması yaygındır.
İyilik Yap, Denize At, Balık Bilmezse, Halik Bilir.