Selamün aleyküm Arkadaşlar.Aklımı iki gündür yiyen bir düşünce var şöyleki ;
Elimize bir kab alıp içerisine 200 adet saçma(misket koyalım) Şöyle düşünelim her misket bir uzay ve her uzayda bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz galaksiler dünya ve diğer yıldız gurupları olsun.Her miskette de 6.5 milyar insan ve 1 adam daha olsun.O adam eline bir kap alıp içerisine 200 misket koysun.O 200 misket içerisinde 200 uzay daha meydana geldiğini düşündüğümüzde muahakkak sonu olan ama aklın alamayacağı uzunlukta içeri dönük bir tekrarlama olduğunu düşünelim.Mümkün olan herşey ya mümkündür yada yoktur bizler mümkünüz Allah c.c daima vardır.
Biz içerisinde bulunduğumuz dünyaya bir ölçü birimi atadık kütle belirledik zaman verdik (Hoş bunlar Allah c.c azimuşşanın istemesi ve belirlemesi ile olmuştur)Ancak içe doğru döndürdüğümüzü düşündüğümüzde ne ağırlığın ne uzayın nede ölçü zaman birimlerinin bir anlamı bağlayıcılığı kalmıyor.Bitiyor.İnsanın için Alem-i kübradır mesela.içine bakarsan insan aslında bir dünya var.Akar sular nehirler vs... ama bir damar bir nehre benzemez.Ama bir harita gibi belirleyici oluyor.Yani ne kadar döndürürsek döndürelim alem içinde 200 alem daha meydana gelip kendi ölçü ağırlık birimlerini oluşturuyor.Ama tekrar tekrar ettiğimizde buna bir noktaya kadar devam ediyor.Ama aklın ölçemeyeceği kadar.Çok bir tekrar.En güzel örnek.Görebildiğimiz en büyük maddeden başlayarak en küçük atom altı parçacığına kadar inersek binlerce alem geçeceğiz aslında bir toz zerresine bile baktığımızda bir alem daha meydana geliyor.Allah c.c Alem içinde alem yaratıyor.Ufacık maddeleri genişletiyor.Zamanı germesi toprağı genişletmesi ve daha bir çok örnek mevcud.Bast-ı zaman derler zamanın genişlemesine.ani yer değişimine de tayy-i mekan.Somunca baba hazretlerinin bir caminin 3 kapısında olabilmesi vs. bir çok evliya menkıbesi mevcut.Zamanın izafiyeti vs...
Sayılar hep sonsuzza gider deriz ama yaratılmış olan şey nasıl sonsuza gider ? (Melekut ve ruh)haricindeki mahlukatın muhakkak bir sonu vardır. İ= sonsuzamı ? Sonu olan bir nokta ama ölçemiyoruz.çünkü mümkin.
Biraz karışık örnekler ile aklımdakileri aktardım.Son olarak , Bizde dünya içerisindeyiz uzayımız bir kab.Bu kab da 7 kat içinde bu katın en sonu arş.Sonrası muamma.
fizik buna ne diyor ?
Men in Black filminin sonundaki sahne beni baya etkilemiştir. Bilmeyenler için özetlemek gerekirse, filmde kahramanlarımız misket gibi bir şeyin peşinde koşturuyorlardı. O mistekin ne olduğu filmin sonundaki bu sahnede ortaya çıkıyor :)
Alıntı yapılan: Rekofen - 08 Temmuz 2011, 10:44:31
Selamün aleyküm Arkadaşlar.Aklımı iki gündür yiyen bir düşünce var şöyleki ;
Elimize bir kab alıp içerisine 200 adet saçma(misket koyalım) Şöyle düşünelim her misket bir uzay ve her uzayda bizim bildiğimiz ve bilmediğimiz galaksiler dünya ve diğer yıldız gurupları olsun.Her miskette de 6.5 milyar insan ve 1 adam daha olsun.O adam eline bir kap alıp içerisine 200 misket koysun.O 200 misket içerisinde 200 uzay daha meydana geldiğini düşündüğümüzde muahakkak sonu olan ama aklın alamayacağı uzunlukta içeri dönük bir tekrarlama olduğunu düşünelim.Mümkün olan herşey ya mümkündür yada yoktur bizler mümkünüz Allah c.c daima vardır.
Biz içerisinde bulunduğumuz dünyaya bir ölçü birimi atadık kütle belirledik zaman verdik (Hoş bunlar Allah c.c azimuşşanın istemesi ve belirlemesi ile olmuştur)Ancak içe doğru döndürdüğümüzü düşündüğümüzde ne ağırlığın ne uzayın nede ölçü zaman birimlerinin bir anlamı bağlayıcılığı kalmıyor.Bitiyor.İnsanın için Alem-i kübradır mesela.içine bakarsan insan aslında bir dünya var.Akar sular nehirler vs... ama bir damar bir nehre benzemez.Ama bir harita gibi belirleyici oluyor.Yani ne kadar döndürürsek döndürelim alem içinde 200 alem daha meydana gelip kendi ölçü ağırlık birimlerini oluşturuyor.Ama tekrar tekrar ettiğimizde buna bir noktaya kadar devam ediyor.Ama aklın ölçemeyeceği kadar.Çok bir tekrar.En güzel örnek.Görebildiğimiz en büyük maddeden başlayarak en küçük atom altı parçacığına kadar inersek binlerce alem geçeceğiz aslında bir toz zerresine bile baktığımızda bir alem daha meydana geliyor.Allah c.c Alem içinde alem yaratıyor.Ufacık maddeleri genişletiyor.Zamanı germesi toprağı genişletmesi ve daha bir çok örnek mevcud.Bast-ı zaman derler zamanın genişlemesine.ani yer değişimine de tayy-i mekan.Somunca baba hazretlerinin bir caminin 3 kapısında olabilmesi vs. bir çok evliya menkıbesi mevcut.Zamanın izafiyeti vs...
Sayılar hep sonsuzza gider deriz ama yaratılmış olan şey nasıl sonsuza gider ? (Melekut ve ruh)haricindeki mahlukatın muhakkak bir sonu vardır. İ= sonsuzamı ? Sonu olan bir nokta ama ölçemiyoruz.çünkü mümkin.
Biraz karışık örnekler ile aklımdakileri aktardım.Son olarak , Bizde dünya içerisindeyiz uzayımız bir kab.Bu kab da 7 kat içinde bu katın en sonu arş.Sonrası muamma.
fizik buna ne diyor ?
Sıyırmaya az kalmış ;)
Quantumcuların sıyırdığı nokta da "ölçme problemi" imiş.
Bu deney ise onlara maddeyi sorgulatmaya başlamış,
Derine indikçe iş karışıyor. Sorgulamalar artıyor,
Ben de acizane kendimce yaptığım sorgulamalarda Bigbang teoreminin gecersiz olduğuna vardım ;D (sıyırma belirtileri).
Çünküü, "uzayın genişlemesi" gitgide yavaşlaması gerekirken hızlanıyor. Quantumcular buna karanlık madde , karanlık enerji bulguları olarak eklediler;
Eğer bigbang var ise ben buna "gözlemleme başlangıcı" diyorum. Gözlemlediğin an gözlemlenen her ne ise "madde" izlenimini veriyor. Aslunda MADDE YOK..
Belgesellerin hepsini defalarca izledim.Vardığım sonuç ;
Halik olan sonsuz olunca ne alemi var kel başı yormayı.
Bir alimin değişi ile altın tartısında Kamyon tartmaya benziyor.
Madde aleminde olduğumuz sonucunu asla değiştirmiyor.Algıcılara hep şunu demek isterdim.Madem madde algı sıkıyorsa 1 ay aç kal ;D hoş Evliyadan çok zat varki yıllarca yemeden zikir ile ayakta kalmıştır,( aslında bu bir ispat,Zuhurat denilen şey madde aleminden çıkıp gitmek),Malum doyuran yemek değil sadece sebep.Böyle deyincede algıcı bana diyecek madem sebep.Sende yeme.Bende ona diyeceğimki Ulaşabildikmi Allah c.c katında o seviyeye.Kısır döngüye devam.Maddenin çevresini algılaması uhhh hocam bu işin sonu yok.En son izlediğim belgeselde nasıl uzaydaki yıldızların patlaması ile elemetlerin meydana geldiğini ve bu sayede dünyamızın ve bizim yaratılışımızı izledim.Ordada aynı şey var.Ben başıma huni takıp gezme alıştırmalarına başlayayaım.İlginiz için teşşekkür ederim.Allah c.c eşyanın sırrını göstersin inşallah.Amin.
Belgeseller gerçekten çok güzel. Özellikle de Maddenin Ardındaki Sır ve devamını izlediğimde "eğer gördüklerimiz, sadece bir algıdan ibaretse o zaman dünya ve biz gerçekten var mıyız yoksa bunlar sadece bir algı mı?" sorusunu sordum kendime. Gerçekten de insanı çok değişik bakış açılarına götürüyor, ve bilgiler kanıtlayıcı bir şekilde anlatılmış. Süper bir belgesel.
Yıllarca aç kalıpta haytta kalan bir evliya ismi söyleyiniz bana. Böyle şeylere hayatın içinde yer yok. Uydurmacadır hepsi.
İlimin ışığında herşey bir gün aydınlanacaktır. Her sorunun bir cevabı mutlaka vardır, dogmasız düşünceler ile başlayan araştırma süreçleri herşeyin cevabını bir gün verecektir.
Hava , su yoksa hayat da yok Doğmasız düşünce bu mudur?
Alıntı yapılan: t2 - 08 Temmuz 2011, 21:09:48
Hava , su yoksa hayat da yok Doğmasız düşünce bu mudur?
Kısmen... Buna protein,karbonhidrat,yağ,gerekli mineral ve vitaminleri de eklemeliyiz...
Protein,karbonhidrat,yağ,gerekli mineral ve vitaminlere ilaveten, patlamış mısır, kola gibi besinler de eklenebilir.
Halbuki bunlar sadece dünyadaki hayata mahsus şeyler olabilir.
Başka hayat olduğuna dair kanıt yok, olmadığına dair de kanıt olamaz...İkisinden birinde hayatın her tadından alamayacağın gerçeği var ortada. Birisi sınırlı birisi sınırsız. Fakat yakındaki az ,u zaktaki çoktan değerlidir benim için...
matematik bize hayatı anlamamız konusunda yardımcı olur ama bunu eksik uygularsanız yani teoriniz yeterince güçlü değilse veya hesapta atladığınız bir nokta olursa altınıza ettiniz demektir. ne demek sonsuz sayıda döngü? yok, öyle bir şey, olamaz. çünkü doğanın sınırları var, matematiğin veya düşüncenin (her ne haltsa) olmadığını varsaysanız bile.
sizin yaptığınız şuna benziyor: bir filin kalbi dakikada 15 kez atıyorsa, bir insanın 60 ve bir farenin 200, o zaman bir böceğin (kalbi olduğunu varsayıyorsunuz) 1000 ve bir mikrobun/virüsün 5-6000 olması gerek diyorsunuz, ardından da bu boyut indirgeme işini sonsuza kadar götürsek (matematiksel olarak) daha sayamadığımız bir o kadar daha sonsuz sayıda (küçük) örnek olacağından "hadi buna şaşıralım, hayran kalalım, çoook şaşıralım" diyorsunuz. mantıksızlık, hatta bilgisizliğin, çaresizliğin içinde varolana şaşırma bu.
"aaa, elma!..??????"
bence de sonlu olan bir dünyada, sadece matiematikte olsa dahi, sonzuzluktan bahsedilemez. Sonsuzluk, zaman mefhumundan kurtulduktan sonra başlar. Şu anki yaşadığımız boyutta, insan algısı bunu algılayamaz.
" Bir köre kırmızıyı nasıl anlatırsın ki?"
" Bir sağıra kuşların cıvıldayışını nasıl ifade edebilirsin ki?"
" Sonlu bir hayatta(boyutta) sonsuzu nasıl anlatabilirsin ki?"
Sonsuzluk mu dersiniz, zamandan ayrılma mı dersiniz, ne derseniz deyin fakat işte o dediğiniz şey kesinlikle var.
E algılayamıyorsan ,nasıl inanabiliyorsun böyle birşey olduğuna?
Çünkü bacadan duman çıkıyor. Ateşi zamandan ayrıldığımızda göreceğim...
Kesinlikten bahsetmek için kanıt gerekir. Somut bir kanıt gösteren görmedim...
arkadaşlar bir de şöyle bişey var beni düşündüren acaba bunu hiç düşündünüz mü? Mesela herkesin gözünde canlanan renkeler aynın mı? mesela benim gördüğüm mavi renk ile başkalarının gördüğü mavi aynı mavi mi?
@Rekofen,
Olağandışılıklar pek biz insanlar için iyi arayışlar değildir. Olağan olanları yaşa, gerisini bırak.
------------
@antidogmacılar, (asıl anlamda "dogma" kelimesini, bildiklerimizin sınırlarından başkasını kabul edemem diyenler)
Canlı kavramının ve "Yaşam" işlevinin, şu an bildiklerimize benzemek zorunda olduğu düşüncesi, yani, yalnızca "hava su" gibi maddelere bağımlı olduğunu düşünmek dogmanızın yıkılmaz direğidir.
Çok yakın geçmişte NASA, "yeni ve çok önemli bir bulgumuz var, açıklayacağız" dediğinde,
dogmalardan kurtulamamış insanlar,
"bizi andıran, bize benzeyen uzaylı bulduklarını açıklayacaklar" beklentisinde iken,
"DNA'sına arsenik yerleşmiş" bir bakteri yaşamı tespit ettiklerini açıklayınca
(ki arsenik alışageldiğimiz yaşam bilgisi için ölüm anlamındadır),
dogmacılar, "aaaaaaa böyle süper bir buluş mu olur" deyip dogmalarınla baş başa kalmayı tercih ettiler.
http://www.mailce.com/nasadan-tarihi-aciklama.html
@OG
çok güzel bir noktaya değindiğiniz aslında Uzayda bizden başka canlıların olduğunnu öğrenmek için yola hava ve suyun bulunduğu gezenleri aramakla başlama çok saçma. Mesela jupiterde sülfirik asit rüzgarları esiyomuş.Ama jupiterde de yaşam kaynağı sülfirik asit olan canlılar bulunabilir.
Alıntı yapılan: yamak - 09 Temmuz 2011, 15:57:08
@OG
çok güzel bir noktaya değindiğiniz aslında Uzayda bizden başka canlıların olduğunnu öğrenmek için yola hava ve suyun bulunduğu gezenleri aramakla başlama çok saçma. Mesela jupiterde sülfirik asit rüzgarları esiyomuş.Ama jupiterde de yaşam kaynağı sülfirik asit olan canlılar bulunabilir.
Bence başlangıç noktası olarak hava , su aramak çok mantıksız değil.
Çünkü tanıdığımız yaşam formları hava ve suya ihtiyaç duyuyor. Yani dünyadakine benzer bir ortama.
Tanımadığımız bir şeyin canlı olup olmadığını anlamanın yolu , bildiğimiz bir formun özelliklerini taşıyıp taşımadığına bakmak.
Bu yüzden bildiğimiz bir şeyi bildiğimiz bir ortamda aramak, bilmediğimiz bir şeyi, bilmediğimiz bir ortamda aramaktan daha kolay olacaktır.
Çağdaş bilim insanlarının ve bilimsel kurumların, büyük emek ve fedakarlıkla çalışmaları sonucu ortaya koydukları bilgiyi, bundan uzun zaman önce yaşamış birilerinin buyurdukları bazı yuvarlak, her türlü yoruma oldukça açık kelamlarla ilişkilendirmeye çalışırsanız, elde edeceğiniz sadece büyük bir yanılgı olur.
Sonuçları yorumlamak çok kolay... Zor olan ise sonuçlara ulaşmak.
Alıntı yapılan: tyildizak - 09 Temmuz 2011, 18:39:45
Çağdaş bilim insanlarının ve bilimsel kurumların, büyük emek ve fedakarlıkla çalışmaları sonucu ortaya koydukları bilgiyi, bundan uzun zaman önce yaşamış birilerinin buyurdukları bazı yuvarlak, her türlü yoruma oldukça açık kelamlarla ilişkilendirmeye çalışırsanız, elde edeceğiniz sadece büyük bir yanılgı olur.
Sonuçları yorumlamak çok kolay... Zor olan ise sonuçlara ulaşmak.
Bende iki gündür bundan bahsediyorum..
Alıntı YapÇağdaş bilim insanlarının ve bilimsel kurumların, büyük emek ve fedakarlıkla çalışmaları sonucu ortaya koydukları bilgiyi, bundan uzun zaman önce yaşamış birilerinin buyurdukları bazı yuvarlak, her türlü yoruma oldukça açık kelamlarla ilişkilendirmeye çalışırsanız, elde edeceğiniz sadece büyük bir yanılgı olur.
Sonuçları yorumlamak çok kolay... Zor olan ise sonuçlara ulaşmak.
Alıntı YapAlıntı yapılan: tyildizak - Bugün, 18:39:45
Çağdaş bilim insanlarının ve bilimsel kurumların, büyük emek ve fedakarlıkla çalışmaları sonucu ortaya koydukları bilgiyi, bundan uzun zaman önce yaşamış birilerinin buyurdukları bazı yuvarlak, her türlü yoruma oldukça açık kelamlarla ilişkilendirmeye çalışırsanız, elde edeceğiniz sadece büyük bir yanılgı olur.
Sonuçları yorumlamak çok kolay... Zor olan ise sonuçlara ulaşmak.
Bende iki gündür bundan bahsediyorum..
Ben bu söylediğimle nasa nın yaptığı çalışmalara çok saçma demedim tabiki o kadar mühendisin bilimim adamının yıllarca düşünemediği şeyi ben düşünüp onun yaptıklarına saçma demem çok saçma olur.@OG nin söylediğini desteklemek amaçlı söyledim. nasa niye böyle yapmıyo yaptıkları şey çok saçma demedim. Böyle bir düşünceye sahip olmak çok saçma dedim. arkadaşların birden bu kadar savunma modua geçmesi tuhafıma geçti açıkçası.
Bunlar gibi derin konulara meraklı olanlar için,aşağıdaki site,detaylı bilgiler veriyor....
http://www.sorularlaislamiyet.com/cat/109/ilim-bilim-teknoloji.html (http://www.sorularlaislamiyet.com/cat/109/ilim-bilim-teknoloji.html)
çok ilginç bu göz ile ilgili videoya takılı kaldım :-X
Alıntı yapılan: tyildizak - 09 Temmuz 2011, 18:39:45
Sonuçları yorumlamak çok kolay... Zor olan ise sonuçlara ulaşmak.
Sonuç alabilmek için, "yaşamak" önşartı, zorunluluğu olan belkide tek alan.
---------------
Alıntı yapılan: tyildizak - 09 Temmuz 2011, 18:39:45
Çağdaş bilim insanlarının ve bilimsel kurumların, büyük emek ve fedakarlıkla çalışmaları sonucu ortaya koydukları bilgiyi, bundan uzun zaman önce yaşamış birilerinin buyurdukları bazı yuvarlak, her türlü yoruma oldukça açık kelamlarla ilişkilendirmeye çalışırsanız, elde edeceğiniz sadece büyük bir yanılgı olur.
Bu bilim adamları bizimle çağdaş, yani hala yaşıyor. Günün fizikçileri, "yorumda kalma" yı ve "yuvarlak sözleri" bir hayli aştı gibi.
---------------------
Alıntı yapılan: re3ii - 10 Temmuz 2011, 14:54:48
çok ilginç bu göz ile ilgili videoya takılı kaldım :-X
Devamı Var,
--------------
Alıntı yapılan: Klein - 09 Temmuz 2011, 18:27:36
Bence başlangıç noktası olarak hava , su aramak çok mantıksız değil.
Mantıksız değil ama sonuç almak için yetersiz,
Alıntı yapılan: maytere - 09 Temmuz 2011, 14:28:57
Kesinlikten bahsetmek için kanıt gerekir. Somut bir kanıt gösteren görmedim...
Bir şeyin yokluğunu kanıtlamak için; bütün dünyayı, galaksiyi, evreni, ve bilemediğimiz ne varsa her yeri zerresince inceleyip yok denilebilir belki. Fakat bir şeyin varlığını ispatlamak için ise; o şeyi bir yerde bulmak, göstermek kafidir.
Ben de yok olduğunun kanıtını gösteren kimse göremedim.
Lakin var olduğuna dair akıl gözüyle gözüken bir çok delil gördüm...
Olmayan birşeyin olmadığını ispatlamak zordur. Hele ki soyut bir şey ise... Var olan birşeyin varlığını ise ispatlamak daha kolaydır. Akıl gözüyle gözüken bir delil gösterin bakalım. Gördüm demeyle olmaz o iş...
Günümüz bilim adamları biraz farklı, aslında günümüz insanları farklı.
Kimse birşeyin ispatı ile dertlenmiyor. Bilimsel çalışmalar o kadar hızlı gidiyor ki, ben bunu diyot eğrisine benzetiyorum.
Uzun süre düşük bir ivme ile gitti, şimdi tam bir üssel yapı ile eğri füze gibi dikleşti. Birim zamanda çok çok bulgular elde ediliyor. İnsanlar ispat derdi ile değil eldeki bulgularını yorumlama derdi ile meşgul. Çok bulgu var, bulgulara yorum yetersiz. HADRON da 1 çarpışma sağlanıyor, belki sonuç yorumlama ile 10 sene uğraşılacak.
Geçtim ispat çabasını, adam kendi yorumuna güvenmeyip başkasının önüne atıyor, "sen de yorumla" diyor. Çünkü farklı bir bakış bana çok başka kapılar açacaktır düşüncesinde.
Yani demem o ki,
"Birbiri ile sidik yarışı değil (geçti o devirler), gel sen de fikrini söyle ki bana yeni bir bakış açısı sağla" derdindeler.
Selamün aleyküm.Kardeşler ! siz sebeplere takıldınız ben sebepleri yanı Allah c.c nün esbablara ihtiyaç duymadan da iş yapabileceğini ve bunu kuluna Hakk-ul-yakîn göstereceğini anladım. ama bunu nasıl anlatırım onu bilemiyorum.Maddeyi yada sebepleri bırakın hayal aleminde canlandırabiliyorsak ki düşündüren Rahman boşuna atmaz kalplere bu düşünceleri ,En güzel örnek şu olur her halde:
İmam Rabbani k.s'nun mektubatında yazışmalarda insanların derece derece yükselmelerinden çokca bahis ediliyor.Düşünün bakalım mana aleminden çıkıp gidiyorlar.Değil bir tasta 200 evren bunların dışında bir yerdeler.Ama fiziki olarak vücüdları mana aleminde yani bir tasın içinde bin alem yaratılıp oraya milyon insan koymak ne kadar zor gelebilir ? "Kün fe yekun"Ben sorumun cevabını fiziğin üstünde buldum.Sebeblere takılan sebepler ile kalır, sebebleri yaratana ulaşan sonzuluğa ulaşır.Muhakkak sebebler bir basamak ama hesap kitap ile bulunabilecek bir şey değil bu.Bir söz söylerim deli dersiniz başka bir söz söylerim zındık dersiniz en iyisi Allah sebbepleri aşmayı Hakk-ul-yakîne an dahi olsa ulaşıp görmeyi nasip eylesin.
mümkün olan madde de bölünebilir içeri çoğalabilir genişleyebilir kendi kurallarını zamanını oluşturabilir(Allah c.c'ın izni ile) bunu engelleyecek hiç bir şey olmadığı gibi bunu şu an için ispat edecek ilmi kanıt yok.Olmaması olmayacağı anlamına gelmiyor.Çünkü yaratıcı ve delillerini aklın anlaycağı şekilde yayan sonsuz güç artık ne diyim :o Allahın isimleri sadece dua ederken yada duvara asmak için kullanılmıyor.Bunu fenni çerçevede düşünürseniz ortak yolu buluruz.
En güzel örnek olsa gerek Hz.Ebu Bekr Sıdk r.a bunu söylese idi Allah c.c esbabı ile beraber bunu halk ederdi.yani nasıl izah olurki bu :o .Dilim dönmüyor kardeşler Cumanız mübarek ola...