Picproje Elektronik Sitesi

SERBEST BÖLGE => Bilim Teknik => Konuyu başlatan: fractal - 25 Nisan 2009, 23:57:11

Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 25 Nisan 2009, 23:57:11
aklıma takıldı her devrenin bir saat frekansı var evrenin saat freknası varmı?varsa kaynağı nedir?şimdi tüm atom ve atom altı parçacıklar kuarklar ,mezonlar, qluoanlar, highs ler filanlan falnlar zamanın en kücük birimi bölünemez parçası anda bir durumda iken diyelimki clock darbesi geldi sonraki ana gecekler....bu iş böylemi oluyor acaba...acaba bu anlarda nasıl oluyorda bir sonraki durumunbilgisi saklanabiliyor.cünkü birşeylerin sürekli değiştiği bariz..herşey titreşiyor..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: eLectronbLue - 26 Nisan 2009, 00:05:01
Sicim teorisini açıklamaya mı çalıştın anlamadım  :?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 26 Nisan 2009, 00:14:50
:)..keşke açıklayabilecek kadar bilgim olsaydı.sadece sorduğumu sanıyordum..merak ettiğim şeyi sordum.sicim teorisini okudum ama  hatırlamıyorum.düşünsenize clock darbesini birisi durdursa evrenin ne olur.işlemci gibi uyku modunamı gecer acaba...yada evrenin herhangi bir yerinde-- şayet böyle bir clcok darbesi ile çalışıyorsa evrenimiz--o bölgede frekansı artırsak ne olur acaba.yada bir insan üzerindeki maddenin ...bu adam hemen yaşlanırmı?yada şakk diye tohumdan armut elde edebilirmiyiz?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 26 Nisan 2009, 09:52:40
Biraz daha karıştıralım  ;) Evrenin gözlemleyenden bağımsız olmadığıda söyleniyor. Aslında iş çok daha karmaşık.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 26 Nisan 2009, 22:37:20
şimdi  everen derken bizim onun dışında olamamız düşünülemez.bizim gözlemimiz etkileyebilir.kuantum fizği ve ışığın yapısı gibi.bilindiği gibi ışığın konumu belli olduğunda parçaçık hızı belli olduğunda dalgacık oluyordu...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: eLectronbLue - 26 Nisan 2009, 23:28:15
Bana göre herşey bir adet arayüz ve arkaplan programcığından ibaret... Neyin ne zaman nerede ve nasıl olduğu konusunda asla bir karara varılamıyor, çünkü program tek satırda sonsuz sayıda IF donguleriyle dolu, her IF dongusu kendi içerisinde başka IF donguleri ile bağlanıyor.

Hiçbir zaman IF X=Y diye gitmiyor
Defalarca tekrarlanan IF X=Y then IF A=B döngüleri ile dolu...

Gördüklerimiz ve duyduklarımız ise beynimizin çalışma frekansı ile sınırlanmış hızda olan bir ADC... Ve bu adc'nin hızı ise ZAMAN.

Farklı evrenler ise farklı frekanslarda çalışan farklı çözünürlükteki ADC'lerdir de denilebilir.

Hiçbirşeyin somut bir cevabı yok.

Biz kırmızıyı kırmızı görüyoruz, en azından beynimize gelen renk kodlaması olarak atıyorum 00ff 'i kırmızı diye adlandırıyoruz.
Hayvanların çoğu renk körü onlar zaten Allah'lık durumda...
Bazı hayvanlar bizim kırmızı gördüğümüzü mavi olarak görüyor, onların beynine de 22ff olarak gidiyor kodlama.
Peki ben mantık çerçevesinde soruyorum bu ışık yansımasının orjinali nedir?...


Madem mutlak soğuk -273.15 derece , bu sıcaklığa varıldığında bütün dalgaformlar yok oluyor, soğuktan hiçbir canlı ya da cansız varlık stabil iş göremiyor, bunun mutlak soğuk olduğu nasıl ispatlanıyor? Nasıl deney yapılabiliyor ? İspatlanıyorsa net rakam nasıl bulunuyor? Dünya üzerinde en büyük sayı kümesi reel sayılar olduğuna göre hangi dayanağa güvenerek -273.15 söyleniyor.

Aslında bir anda bütün bir meseleyi düşününce herşeyin pozitifi ve negatifinin içinde olduğumuzu anlayabiliyoruz ama bu evrende birtek "evet" ya da "hayır" yanıtı olabilseydi yargılanmanın bir manası kalmazdı. Bunu bir oyunda hile kodlarının elinizde olması gibi düşünebilirsiniz.

İyi Çalışmalar
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 26 Nisan 2009, 23:49:10
diyelimki sizin modelleminiz gerçeğe en yakınki peki bu if lerin yapısı nedir?bu if leri yada şartları oluşturan şey nedir ve bu şartlrın(iflerin)kaynağı neidir?zaman "an"lardan oluşmuş ise.asıl sorun şu ozaman diyelim tüm "anlar" bu if yapıları ile bağlı..peki if yapıları nerde bu anların içindemi yoksa başka bir yerdemi?ve bu if ler kendilerininda şartlarını oluşturumu?kendi kendini yönlendirebilirmi?

mutlak soğuk demek titreşimin olmadığı atom da denebilir.titreşim yoksa cekirdek kendi içine doğru büzüşür ve cöker.bu mutlak sıcaklığı veren teori ve onun ispatında bu sonuca nasıl ulaşıldığı görülür.

ispatlanmış bir durumda reel sayılar kümesi tam sayılar kümesiden büyüktür...

kuantumdaa zaten olaylar evet yada hayır değildir.belli bir olasılık dahilindedir.zaten kuantumda uzay öklidin uzayı değik fizikte newtonun fiziği değildir.lobacevski uzayı ile einsteinın fiziğidir ..

schröderin kedisi paradoxunu duymayan kalmamıştır.kedi aynı anda hem canlı hem ölüdür.dolanık parçaçılarda mekandan bağımsız olarak haberleşirler.biri evrenin bir köşesinde diğeri en uzak yerinde olsa dahi birini etkileyen olay anında diğerinide etkiler..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: eLectronbLue - 27 Nisan 2009, 00:08:13
Her bir IF'in programın Run komutu aldıktan sonraki hali kendisini oluşturuyor diye düşünüyorum.

Yani anlatmak istediğim şu:
IF'leri farklı renklerde üst üste konulmuş bir kutu olarak kabul edelim, aralarda tabi ki de aynı renke üst üste gelmiş kutular da var. Kocaman bir matris düşünün. Her üst üste gelen aynı renkteki kutuları, döngüden çıkartırsak bu durumda geriye kalan kutular birbirlerinin üstüne düşecek ve  farklı yapıdaki IF'leri oluşturmuş olacaktır. Bu da kendi kendini oluşturması anlamına geliyor.

He şu da diğer bir düşüncedir ki, işte bu IF yapılarının RUN komutu almadan önceki halini ben Kader olarak tanımlıyorum.

Kader: Olacakların önceden Allah tarafından bilinmesi ve belirlenmişliğidir. Bu, şuanda bu paragrafı hazırlamam gibi birşey değil. Önüme gelecek seçenek sayısının diğer IF'lerle bağlantılı olması ve Allah'ın da bu IF yapılarını oluşturmuş olmasıdır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: daekim - 27 Nisan 2009, 00:14:11
Yani anlatmak istediğim şu:
IF'leri farklı renklerde üst üste konulmuş bir kutu olarak kabul edelim, aralarda tabi ki de aynı renke üst üste gelmiş kutular da var. Kocaman bir matris düşünün. Her üst üste gelen aynı renkteki kutuları, döngüden çıkartırsak bu durumda geriye kalan kutular birbirlerinin üstüne düşecek ve  farklı yapıdaki IF'leri oluşturmuş olacaktır. Bu da kendi kendini oluşturması anlamına geliyor.

(BLOCKAZOİD )
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 27 Nisan 2009, 00:44:25
if yapısı ile ..gritli önermesini cözemessin daha bir evren paradikması için çok basit dğilmi...çünkü..

tüm giritliler yalancıdır önermesini elealdığımızda
bunu söyleyenin doğru yoksa yalanmı söylediğini nasıl bileceğiz.oysa bu önermenin tersi en az bir giritli doğru söylerdir.

uzun yıllar metamatikteki ve/veya ve bunların zıtları araştırılmıştır.yukardaki önermeyi if ile çözemessin...yine kuantuma gelicem..postmodern bir açıklama olucak ama...kuantumda parçaık orda değilse şurda şurda değilse orda dadır dan ziyade %79 orda dır yada %20 olasılıkla ordadır...ayrıca kaos kuramıda bunun karşısına cıkacaktır.nonlinersistemler..musluktan düzensiz bir şekilde damlayan suyu evrenin ağzından if yapısyla çaıklayabilirmsin...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: eLectronbLue - 27 Nisan 2009, 00:56:25
IF'ler fizik kuralları ile beslenirler. Bütün açıklaması budur. Ayrıca sadece başkalarının görüşlerini yani bu konuda çalışma yapmış olup birtakım teorileri geliştirmiş kişileri öne sürüyorsun arkadaşım. Ben bu konudaki senin düşünceni merak ediyorum, sana göre nedir bu clock palsinin tanımı?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 27 Nisan 2009, 09:52:29
Bir görüşe göre evren sonsuz sayıda frekanslı bir dalgalar denizi. İnsanların beyni bir decoder görevi görerek kendi decoderımızın  yani beynimizin kapasitesince, bu dalga okyanusunu anlamlandırıyor,  Dolayısıyla bizler aslında evrende bir gözlemciyiz de diyebiliriz. Olayları düzenleyesende bu dalgalar okyanusunu dalgalandıran boyut olmaktadır. Dini terminolijideki adı meleki boyut. Beynimizin kapasitesi çok az olduğu için evreni tam olarak anlamlandırmamız ve anlamamız mümkün olamamaktadır. Aslında bizler evrenin en kısıtlı ve alt boyutunu algılamaktayız (Dini terminolide esfeli safilin). Yani gökdelenin bodrumunda yaşamaktayız. Bodrumdaki imkanlarla bütün gökdeleni anlamaya çalışıyoruz.
Kimse yanlış anlamasın bu yazdıklarım benim anlayabildiklerim. Sadece sizlerle paylaşmak için yazdım. Gayet tabi çok saçma bulanda olabilir.
Saygı duyarım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: eLectronbLue - 27 Nisan 2009, 12:01:26
Alıntı yapılan: "salih"Bir görüşe göre evren sonsuz sayıda frekanslı bir dalgalar denizi. İnsanların beyni bir decoder görevi görerek kendi decoderımızın  yani beynimizin kapasitesince, bu dalga okyanusunu anlamlandırıyor,  Dolayısıyla bizler aslında evrende bir gözlemciyiz de diyebiliriz. Olayları düzenleyesende bu dalgalar okyanusunu dalgalandıran boyut olmaktadır. Dini terminolijideki adı meleki boyut. Beynimizin kapasitesi çok az olduğu için evreni tam olarak anlamlandırmamız ve anlamamız mümkün olamamaktadır. Aslında bizler evrenin en kısıtlı ve alt boyutunu algılamaktayız (Dini terminolide esfeli safilin). Yani gökdelenin bodrumunda yaşamaktayız. Bodrumdaki imkanlarla bütün gökdeleni anlamaya çalışıyoruz.

Tamamen aynı düşünceye sahibim.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: erkan614 - 27 Nisan 2009, 17:19:59
benim bildiğim frekans yok direkt noktalar dizisi olarak çalışıyor matematikteki limit tarzı bişi yani biz anlık olarak var olup an geçtiğinde yok oluyoruz sonra ikinci anda tekrar yaratılıyorz ve tekrar ve tekrar her an geçtiğinde ise yok oluyoruz, işte öyle bişi
burda tazelenme hızı diye bişi var işte o çooook küçük bir zaman dilimi evren olarak bunu ölçebilecek bir birim belirlemek imkansız o sebepten an olarak bildirilmiş (ve/veya tanımlanmış) bir afaki bir ölçü var. sanırım senin sorduğun bu eğer "an'ın" çarpmaya göre tersini alabilirsen frekansıda bulursun buda büyük ihtimalle yan sekiz olucaktır

esfeli safilin konusuna katılmıyorum o mertebeye insanın algılaması ile değil yaptıkları (ve/veya yapmadıkları) ile düşülür
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 27 Nisan 2009, 18:12:22
erkan614 dediği doğrudur.madde planck sabiti süresi kadar zamanda atımlar yada enerji paketleri halinde var olmaktadır.quantum kelimsei yunancada ne kadar anlamını verir.nekadar 1 paket kadar:))E=hv=hc/λ ve h sabiti, önemli evrensel sabitlerdendir ve değeri 6.626 0693(11)•10-34 J•s kadardır. Planck zamanı 10-43 saniyedir ve bu bir kronon olarak da adlandırılır.şimdi madde hem enerji  nerjide maddeye dönüeşebilmektedir.maddeye enerji verildiğinde madde enerjiye dönüşür.ısıtılan bir madde eninde sonunda tamam enerji olur.ama enerji nasıl madeye dönüşür?bir ışığı nasıl maddeye dönüştürüsünüz.ışığın yapısı fotonlar ise zaten foton parçaçık değil eneji paketleridir ki nasıl madde olur....?

sayısız biribiri içine geçmiş evrenlerdende bahsedildiğini duymuşunuzdur.boyut kavramı artık en ilkel şekli bile nerdeyse 4 boyuttan cıktı.boyut sayıları nı berlirleyen evren modelleri bile oluşturulmuştur...

Yaydan çıkmış, ilerleyen bir ok hayal edelim. Zaman içindeki her anda, ok belirli bir konumdadır. Eğer an belirli, tek bir nokta ise o anda okun hareket etmeye zamanı yoktur ve durağandır. Bu nedenle gelecek anların hepsinde de durağan yani hareket etmeyen şekilde olması gerektir. Böylece ok her zaman durağandır ve hareket etmez; hareket imkânsızdır.bu yüzden aslında hareket de bir illüzyondur

ilginç birşey ise beynin kendisinin yada aklın neyi bilip bilemeyeceğini kendine bildirmesi konusudur.insan evrenin belli bir kısmını bilebilir ondan sonrasını aklı almaz önermesi.hiç bir zaman doğrulanamaz bir önermedir.
ve çelişiktir çünkü bu önermenin doğru olduğunu kabul ettiği zaman kendisinin bu kavramcayak bir yapıda olduğunu ispatlamasıda gerekir....
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 28 Nisan 2009, 11:05:19
Alıntı yapılan: "fractal"
ilginç birşey ise beynin kendisinin yada aklın neyi bilip bilemeyeceğini kendine bildirmesi konusudur.insan evrenin belli bir kısmını bilebilir ondan sonrasını aklı almaz önermesi.hiç bir zaman doğrulanamaz bir önermedir.
ve çelişiktir çünkü bu önermenin doğru olduğunu kabul ettiği zaman kendisinin bu kavramcayak bir yapıda olduğunu ispatlamasıda gerekir....

Benim kast ettiğim beynin kapasitesinin alamayacağı değil. Mevcut beyin kapasitesi ile evrenden anlayacağımızın kısıtlı olduğu. Bugün bilimsel olarak söyleniyorki en zeki insanların bile beynin ancak %7 si civarını kullanabiliyor. Aslında bütün sır insan beyninde olduğu söyleniyor. Milyarlarca doları çeşitli araştırmalar yerine beynin anlaşılması için harcansa insanoğlunun şu anki seviyesi çok farklı olurdu diye söyleniyor. Evreni anlamamız için dışa doğru değil içe öze dönelmemiz gerekiyor. Beynimizi bir decoder'a benzetmiştim. Önemli olan decoder ımızın çözümleme kapasitesini artırmak. Decoder ımızın doğuştan gelen kapasitesi ile evreni bu şekilde algılıyoruz. Decoder ımızı geliştirdikce daha geniş kapasite ile evreni farklı biçimde algılayacağız. Parçaçık teoremleri ile evreni anlamaya çalışmak çok zor. Sonu olmayan bir yol. Decoder kapasitesi artmadıkca üst boyut(lar) anlaşılamayacak. Decoder ın mevcut kodlarıyla evreni anlamaya çalışmamız iki boyutlu bir evrende yaşayan insana 3. boyutu anlatmaya çalışmak olacaktır. Yinede takdir edilecek çalışmalar. Haddime değil eleştirmek. Ölüm ile decoder ımızın kapasitesi elimizde olmadan artacak ve evreni çok farklı olarak algılamaya başlayacağız.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 28 Nisan 2009, 11:24:22
şaşırtan varsayımlar adlı bir kitap var beyin-madde-ruh-nasıl düşünüyıruz nasıl algıloyourz  ve dahası francis crick trafından yazılmış.o kitabı okuyabilirseniz beynin nasıl bir decoder olduğu hakkında cok dahz fazla fikir oluşaçak belkide birçok şeyde sarsıcı bilgiler edineceksiniz...bu kitapda beynin bazen cok muazam çalıştığı bazende inanılmaz hatalar yaptığına dair örneklerde var.bir sayfasında hatırladığım kadarıyla beynin lojik haritası yada örneklemesi gibi bişey bile vardı..aslında burda çılan konu bilim-bilim felsefesi,felsefe ile iç içe bir konu.beyinden yola çıkarsak bu yolun sonu genelde tek bencilik denin felsefi bir akıma gidebilir.çünkü ozaman herşey beynin bir fonksiyonu olucak ve beynin algıladığı şey gerçek olmuş olucak.ozamandan  bu beynin yada aklın dışında gerçekte hiçbirşey yoktur sonucuna kadar gidebilir.birde ilginç bir nokta kuantum yada atom altı parçacıklar konusunda dünyaca ünlü bir bilim adamımız yokken ve buluşların coğu batılı hristiyan bilim yada müsliman olmayan  adamları trafından yapılmaktadır.harun yahya gibi kişilerin futuristler gibi biraz bergson biraz berkley ontoloji-teoloji-kuantum söylemleri yapmaları hayli komiktir.adam iki diferansiyel denklem cözemez ama kuantumu yalayıp yutar...
--fayarabend adlı franzsız bilim felsefecisi vardı.bilimsel bilginin  toplumlara etkisi üzerine bazı düşünceleri var.düşünün ışık hızı 300binkm/sn .bu bilimsel bilgiyi normal vadantaş nasıl tastik edebilirki.onun için birşey bilimsel ise doğrudur.herkes bilim adamı olup bu bilginin doğrumu yanlışmı olduğunu ispatlayamayacağı için..insanlar söylemleri hep bilimsel verilerle doğrulamaya çalışırlar..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 28 Nisan 2009, 12:33:54
Alıntı yapılan: "fractal"beyinden yola çıkarsak bu yolun sonu genelde tek bencilik denin felsefi bir akıma gidebilir.çünkü ozaman herşey beynin bir fonksiyonu olucak ve beynin algıladığı şey gerçek olmuş olucak.ozamandan  bu beynin yada aklın dışında gerçekte hiçbirşey yoktur sonucuna kadar gidebilir.

Kastettiğim bu değil. Beyin bir şey var etmiyor. Sadece sonsuz sayılı dalga okyanusundaki çözebildiği frekansları (Decoder kapasitesi) anlamlandırıyor(Dolayısı ile çözemediğimiz sonsuz sayıda frekanslı dalgalarda var). Bildiğiniz gibi beyne 5 duyu ile  algıladığımız fiziksel büyüklüklerin kendileri girmiyor. Fiziksel büyüklükler (Ses, resim, ısı vb.) öncelikle elektriksel sinyale dönüştürülüyor ve beyne iletiliyor. Beyin bu elektriksel sinyalleri sadece anlamlandırıyor (Doğuştan gelen Decoder kapasitesi ve özelliği kadar.) İşte evrendede bu işlemin çok daha kapasiteli olanı ve karmaşığı mevcut. İnsan dışında bir şey yok değil. Ama şu gözlemlediğimiz evren modelini bizim beynimizin bir algılama ve anlamlandırma biçimi olarak var kabul ediyoruz. @Fractal arkadaşım belki benim kastettiğimi söylüyorsun diyecek ama bence aynı şeyi kastetmiyoruz. Biz evreni var etmiyoruz. Zaten sonsuz anlamlar içeren dalga okyanusu dediğimiz bir yapı var.Bizler sadece decoderimizin kapasitesi kadar bir biçimde  evreni algılayan bilinçli varlıklarız. Ve decoder kapasitesi bizden çok gelişmiş belki sonsuz sayıda evreni çok değişik biçimlerde algılayan bilinçli varlıklar var.
Alıntı yapılan: "erkan614"esfeli safilin konusuna katılmıyorum o mertebeye insanın algılaması ile değil yaptıkları (ve/veya yapmadıkları) ile düşülür

Evet sizin dediğinizde kavramın bir boyutu için geçerli. Sadece bir boyuttan bakmak diğer anlamlarıda geçersiz kılmamalı. Evreni bizden çok daha yüksek kapasitesi ile algılayan bir bilince göre biz insanlar taşın toprağın üzerinde yaşayan ilkel canlılarız.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 28 Nisan 2009, 14:03:22
yıllardır merak ettiğim bir noktaya geldik.algıladığımız şöyle yada böyle sinaylleri işleyerek nasıl oluyorda algılayamadığız şeyler hakkında büyük görüşler öne sürebiliyoruz.yani sizin paradikmanıza göre decoder i ela alıyorum.bu decoder bu muazzam evrende sadec bazı siyanlleri alabiliyor ve şöyle yada böyle bir şekilde eksik doğru işliyor varsayalım.sonrada kalkıp diyorki ben aldığım bu yarım yamalak sinyallere göre ve bu mazzam evrenin işleyişine göre yine bu verileride değerlendirme acısından vasat sayılacak bizler evrenin geri kalanı yani decoderin cözmediği diğer herşey hakkında nasıl yorum yapabiliyoruz?ve ne önermemimiz kabulumuz hipotemiz hep bu yönde :decoder  işlediği frekanslar cok düşük işleyemedikleri inanılmaz bir yığınlıkta...bu nerden biliyoruz...neden hep bilmediğimiz evreni bildiğimiz evrenden cok büyük hatlarla ayırıyoruz....ona cok büyük gizemler varlıksal olarak  türlü türlü varlıklarla ,sonzus boyutlarla,mekan ve zaman olarak sınırsızlıkla nitelendriyoruz...

o kitapda bir söz vardır.eğer biz insan beynini cözümleyebilecek kadar basite indirgesek bile ona anlamayacak kadar aptal olacaktık gibi...

bence dil dünyayı yaratır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 28 Nisan 2009, 18:07:44
Bildiğiniz gibi bu aşamadan sonra konu kişinin meşrebine göre ya felsefi ya mistik yada dini alana girecektir. Çünkü bu aşamadan sonra somut verilerle konuşabilmek herhalde mümkün değil. Dolayısı ile modern bilimin alanı dışında kalmaktadır. Kendi bilgilerime göre devam edeyim. Evrendeki herbir bilinç insanlarda dahil evrensel üst bilinç diyebileceğimiz bilincin bir parçası ve aynı zamanda ilişki halinde. Hatta şöyle diyebilirizki herbir insan bilinci üst bilincin kendisini daha düşük(aynı zamanda farklı) seviyede seyretmesini istemesidir. Dolayısı ile bazı insanlar zaten hepimizde potansiyel olarak mevcut bulunan üst bilinç seviyesine tabiri caiz ise çıkabilmektedirler(Çünkü inme çıkma bize göre mutlak banada inme çıkma yok). Üst bilinci algılayabilen insanlar sayesinde bu bilgilerden haberdar oluyoruz. Günümüzde teorik fizikcilerin en popüler teorisi holografik evren modelidir. Meraklı olanlar biliyordur zaten. Holografik evren modelinde en küçük parçada bütünün bilgisi mevcuttur der. Bu nedenle herbir bilinç de evrensel bilinç ve bilgisi potansiyel olarak vardır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 29 Nisan 2009, 09:43:05
fractal geomerty gibi sonsuz özdönüşümler.şeklin bütünün şekli oluşturan tüm parçaçıklarda kendini tekrar etmesi.mandelbroat kümesei,julia setleri kock eğrisi,,kantor tozu.....
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 05 Mayıs 2009, 12:08:17
sonuç?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 05 Mayıs 2009, 13:06:39
Benim düşünceme göre evreni algılamamızı beyin, decoder görevi üstlenerek gerçekleştiriyorsa ve  eğer dediğiniz anlamda bir oluş frekansı varsa bunu belirleyende yine beynimiz olmaktadır. Çünkü algılama frekansıda neticede beynimizin bir varsayımıdır. Aynı şekilde varoluş frekansıda belkide evreni bu şekilde algılamamızın bir unsurudur.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 05 Mayıs 2009, 13:37:36
şunumu demek istiyorsunuz ozaman beynin algıladığı  şeyler vardır.platon gibi idealizm.bir dış dünya var biz sadec bunların kötü bir yanılsama ile bilebiliyoruz?bizim algıladığımız ağaç ile gerçekte var olan ağaç birbirinden cokmu farklıdır?...yoksa beynin algısı dışında hiç birşey yokta beynin kendi fonskisyonları sayesindemi algıladıklarımızı var sayıyoruz?bu  rasyonelizim oluyor.ozaman tanrı melek gibi varlılarlarda sadece beynin fonksiyonu olarak kalmıyormu?..yine bence bu tür sorunlar mantıksal değil dilseldir.dil ve imgeleme henüz vasat bir yapıdadır.belkide evren varlık oluş frekans gibi nietelendirmelerin yerine asıllarını bulamadığımız için bu sorulara yanıt bulamıyoruz..

bence daha öncede şöylemiştin wietgeinstein nın bir sözü var.dil mi dünyayı yaratır yoksa dünyamı dili.kant dediği gibi hepimiz hayata pempe renkli bir gözlükle  doğuyoruz ve her şeyi bu pempe renkli gözlüğün ardından görüyoruz.günün birinde bu gözlük  çıksa dünya çok daha farklı olur.insanın en büyük buluşu dildir.bence bu cok yeni bir buluştur. cünkü dünyaya baktığımızda tüm sorunların altında bir uzlaşı ve uylaşım gibi kendi bildiğimiz şeyi bir başkasına tam olarak iletememizden kaynaklanmatadır.elma dediğimizde tüm insanların aklına elma nesnesi gelir anacak herkesin aklındaki elma kesinlikle birbirinki ile aynı değildir.dil gelişimi tamamladığında. elma denince tüm insanlar aynı varlığı bilmiş olacaktır.bu mükemmel dil gerçek varlık evren gibi konulaşrı daha iyi anlamamızı sağlayacaktır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 05 Mayıs 2009, 16:19:52
Herhalde işin püf noktası evrende insanın konumunun ne olduğudur. Eğer evrende insanı merkez kabul edersek sizin dediğiniz gibi yaklaşabiliriz. Belki çok eski devirlerde hatta 1900 yıllara gelinceye kadar insan merkezli düşünülmesi eldeki verilere göre normal kabul edilebilir di. Fakat şu yüzyılda ulaşılan bilgileri düşündüğümüzde insanı merkez kabul etmek mümkün görünmüyor. Gözlemleyebildiğimiz evrenin ne kadar büyük olduğunu biliyorsunuz. Buna ilaveten algılayamadığımız ama kütlesel olarak varlığı kabul edilen karanlık madde olayı var. Neredeyse, yanlış hatırlamıyorsam, görünür evren ancak bütünün %25i kadar. Bu sadece algılayabildiğimiz evren için geçerli. Birde evren de bizim algılayamadığımız paralel bir çok evren olabileceği teorileri de tartışılıyor. Hal böyle olunca insan merkezli evren yorumu bence uygun değil.
Beyin algılıyor demekle yaratıyor demiyorum. Öyle olsaydı insan geçmişi benim duyduğum en uzak tarih 200 milyon yıl. Bu tarihten önce dünyamızın olmaması gerekiyordu. Evrenin asli yapısı daha öncede söylediğim gibi bilinçli ve sonsuz çeşitli frekanslardan oluşmuş bir enerji-dalga okyanusu. Evrendeki mutlak bilinç çeşitli algılama biçimleri ile kendi oluşturabileceği manaları kendinde seyrediyor.Belki bir anlamda her bir birim kendi algılamasını yaratıyor diyebiliriz . Bir örnek verirsem. Havada yüzlerce tv kanalı içeren elektromanyetik dalgalar mevcut. Fakat  receiver olmadığı zaman algılanamıyor. Receiver bu dalgaları tv ekranında görünecek şekilde anlamlandırıyor. Bu örneği incelersek, receiver var olana müdahalede bulunmuyor. Manaları oluşturan havadaki dalgalar. Ama receiver ında bir fonksiyonu var.Receiver da  algılamayı oluşturuyor.
Başlık: ???
Gönderen: EOS - 05 Mayıs 2009, 16:57:54
konuya birde bu açıdan yaklaşmak gerekiyor...

Siz tasarımcı olarak bir makina yaptınız,,makinadaki her bir parçaya bir veya birkaç görev yüklediniz,,ve bu parçaları biraraya getirerek sistemi oluşturdunuz,,,ve sistemi öyle harika bir şekilde tasarladınızki her şey mükemmel bir şekilde zamanı geldiğinde görevini yapıyor....(otomatik çalışma modu);

Diğer taraftan bu sistemi kullanan operator veya işci ,,bu makinaya bakarak " ne kadar güzel çalışıyor, her şey kendiliğinde çalışmaya başlıyor, açılıyor, kapanıyor, yazıyor,, çiziyor,," diye düşünerek sistemi çözmeye kendince fikirler üretmeye başlıyor...
Ama gerçek olan şudur ,,makina işçinin düşündüğü gibi "kendi kendine çalışmıyor", sistemi tasarlayan tasarımcının programladığı bir düzen içinde çalışıyor...

Yukarıda yazılanları okuyunca, siz şu anda bu işçinin durumundasınız,diye düşünüyorum..

"kainat, evren,insan vs..." adına  ne derseniz deyin bunu yaratan ve istediği program dahilinde çalıştıran mutlak kudret ve irade sahibi bir ALLAH (c.c) var.

ve ALLAH (c.c) ,insana cüzi bir irade ve akıl nimeti vermiştir...ve bunların sınırı vardır...Eğer herhangi bir maddeye kaldırabilceğinden fazla yük verirseniz sonuç felakettir...insanda bu akıl nimetinin sınırlarını zorlarsa sonuçta aynı olacaktır...
"Evet bunlar  doğru ama " diye başlayan sözlerin sonu hep çıkmaz sokakta döner durur...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 05 Mayıs 2009, 17:06:40
EOS kardeşim,

Evreni Allah'ın yaratmış olması düşünmemize gerek olmadığı anlamınamı
gelir. Yoksa benmi yanlış anlıyorum.
Başlık: ???
Gönderen: EOS - 05 Mayıs 2009, 17:54:54
@salih kardeşim, kesinlikle değil,,,Allah (c.c) aklı sadece insana düşünsünler diyer vermiş.Bunun sınırları olduğunu ve bu sınırları zorlayınca ( düşünmeyi) sonucun, insan için felaket olacığını (inkar ve imansızlık) noktasına götüreceğini anlatmak istedim.Ben konuya inanç ve iman penceresinden bakanlardanım.insanlık tarihinde bir çok alim (mevlana gibi) bu sınırları gözeterek düşünmüşler ve çıkış noktasında Allah'ı (c.c) bulmuşlar...
Sınırı gözetmeden sadece kendi yolunda gidenler ise (Darwin gibi) sapıtmışlar..Bunu anlatmak istedim...

Yukarıdaki konuşulanlarda , bu forumdaki teknik insanların kendi düşüncelerini zorlayarak,, çıkmaz yola girmelerini( bu sadece nacizane benim düşüncem) önlemek içindi.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 05 Mayıs 2009, 18:20:34
daha öncede değinmiştim.önerme şuydu:insan aklı ancak bir noktaya kadar bilebilir.kısıtlı akıl kısıtlı bilir...bunu analitik olarak elealalım.

1.şimdi burdaki nokta o kadar mutlak belirsiz birşeyki bunun  ne olcağı hakkında herkes yorum yapabilir ama kimse birşey söyleyemz.cünkü düşünün öğle bir bilgi seviyesine geldiğimizi varsayalım peki bu seviyenin en son seviyeye ne kadar yaklaştığını nasıl bileceğiz? kim söyleyecek?söyelese bile nasıl doğrulayacağız?çünkü baştan kabul ettiğimiz kısıtlı akıl ile nasıl oluyorda kısıtsız şeyler hakkında yorum yapabiliyoruz?

2.aklın kısıtlı olması nedir?2000 bin yıl önce imkansız olan bu günvar.bu gün imkansız olan gelecekte neden olmasın.

3.sınırlı veriyle genel geçer yargıya varmak.

neyi bilip bileceğimizi tam olarak bilemeyiz.cünkü bu algılsaldır.algıda en azından şu iki şeye ggöre zamana ve mekana göre değişir.klasik fizik-kuantum fiziği...bir sürec halindedir bilgi.ancak tarihsel olarak kazandığımız deneyimler bunlarla karıştırılmamalıdır.onların coğu olgusaldır.örneğin su 100 derecede kaynar ateş yakar....ama evren sonsuzdur.insan aklı sınırsızdır gibi önermeleri doğrulamak çok zordur. çünkü şu an bizim doğrulama dediğimiz şey le evrenin tüm köşe bucağını algılamamız lazım oda sonsuz olduğuna göre bu sonsuza dek sürecek ve biz asla bunu bilemeyeceğizmi...

yine diyorum daha önce bahsettiğim gibi bu tamamen dilsel bir sorundur..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: erkan614 - 05 Mayıs 2009, 18:55:48
1) dilsel sorun derken söyleyen mi dinleyen mi söyleneni syleyenden farklı anlayanmı sorun?

2)bilimin sınırına geldiğimizde kesin farkederiz

3) istediğin kadar bu kainat nasıl olmuş diye kafa patlat ne çıkar sonuçta nasıl olduğunu biliyoruz (çoğumuz biliyo veya bir kaçımız)

4) tanımlayamadığımız şeyler üzerinde düşünmek hiç kimseyi dinden çıkarmazdinden çıkmak için (din derken anlamışsınızdır onu) şirk koşmayı düşünmek bile yetmez şirk koşumak gerekiyo bi zatın sözü var bu konuda bilen bilir ama bilmeyenler için yazamıyacağım bkz forum kuralları

5) evrenin saat frekansından buraya nasıl geldiniz anlamadım
zaten yazılanları tamda okuyamıyorum bir iki satır okuyunca cevap verilmesi imkansız sorular olduğu ortaya çıkıyor

5.5) neden mi?
insalık yunan munan mısır çin hint vs vs bissürü uygarlıktan beri buna benzer soruları soruyor ve herkes soruyor belli bir zümrenin sorusu değil
genel itibari ile bimemizin şart olduğu konular çünki ve bi şekilde bi tarafımıza öyle bi geçirilmişki çozumunu bulmadan rahat edemeyoruz
ve halada bulabilmiş değiliz
biri çıkıyor böle diyor diğeri çıkıyor şöyle diyor ve ikiside birbirinin varsayımlarının yanlışlığını veya doğruluğunu ispatlayamıyor.
bu sebepten darvinizim kadirizim budizim herkul zeus deutz hiristiyanlık yahudalık muslumanlık ortayaçıkıyor
bunların bazıları insan elinden türüyor bazıları direkt yaratıcı tarafından gönderiliyor gönderilenlerin bazılarını insan bozuyor absurt bişeye dönüştürüyor yaratıcı son olarakta bozulmayacağı sigortalı bi din gönderiyor ve işi bitiriyor
insanlar istediğine inanıyor istediğine inanmıyor.

5.6)sonuç olarak inandığımız ve bildiğimiz ne olursa olsun bunu dünyada kesin olarak tescilleyemiyoruz
demek ki burası tesçil yeri değil
boyut değiştirdiğimizde görücez hangisi doğru

ee şimdi kimmne derse desin 5 ve paydaları benim birazcık gerçekleri saçmalamamdan başka birşey değildir
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: smyomekatronik - 05 Mayıs 2009, 19:45:59
Esselâmû aleyküm

fizik=sebep=ALLAH(C.C.) sünnetidir.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 05 Mayıs 2009, 20:06:12
@EOS kardeşim, teşekkür ederim. Kendine göre iyi niyetli olarak uyarıyorsun. Yalnız şu düşünme olayının sınırlarını nasıl çizeceğiz. Veya kim çizecek. Şu anda böyle  kabul edebileceğimiz dini anlamda bir otorite varmı? Birisi bu sınırı belirleyecekse belirlenen sınır o kişinin kapasitesi kadar değilmidir? Bilirsin, insanların düşünme kapasitesi çok farklı seviyelerde yaratılmıştır. Aslında düşünen bir beyni durdurmak çok zordur. Mutlaka düşünecektir. Akside geçerlidir. Düşünmeyen bir beynide düşünür hale getirmek çok zordur. Denirki cennetteki  insanların seviyesi dünyada iken açabildikleri idrakleri kadardır. Tamam cennete iman eden girecektir. Ama yükselme şartıda dünyadaki idraki kadardır. Tabiiki düşünmenin riski vardır. Ama risk olmadanda kazanç elde edilmiyor.
Bu risk-kazanç dengesi de artık  kişinin kendisine kalmıştır.
@fractal arkadaşım senin dil olayına katılmıyorum. Evrende o manalar var zaten biz dillendirelim veya dillendirelim. Belki dil olayını geliştirirsek sosyal olarak daha kaliteli bir toplum olabiliriz.
@erkan614 buraya nerden geldiniz diyor. Bizde araştırıyoruz zaten.:)
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 05 Mayıs 2009, 20:55:44
bundan 2000 yıl önce aristo zamanında deseydim güneş mi dünyanın etrafında dönüyor dünyam ı onun etreafında sonra şöyle bir açıklama yapsaydım dünya duruyor sabah güneş nerde doğuda öğlen yukarı çıkıyor akşam nerde batıda demekki dünya duruyor güneş onun etrafında duruyor..insanlar buna tam 2000 yıl inandılar.buna aristo mantığı deniliyor ironik olarak.gerçekci tüm sorulara aristo mantığı ile cevap verip kestirip atabilirsiniz.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 05 Mayıs 2009, 22:19:01
dilsel sorun:

örnekleme;masanın üstündeki kalem dediğimde herkesin bu kelimeden yola çıkarak kafasında bir kalem şekli yada onu betimleyen niteleyen birşey belirir.birisine kalemi ver dediğinizde aklı başında biri ise şüphesiz size o masanın üstündeki kalemi verir.dahada açarsak ortda bir kalem diye varlık birde onun dilsel ifadesi imgesi ve beynimizde canlanan şey var.şüphesizki bu ortalama kalem olarak(rengii boyu gibi..) herkesin kafasında aynı ama bu onun cok cok sadec bir bicmi.kalem kelimesi tam olarak kalemin yerini alamaz .benim beynimdeki kalem kırmızının bir tonu ike başkasının kafasındaki başka bir tonu bendeki biraz uzun ise başkasında biraz kısa olucaktır.biz bu kalem hakkında hakikat araştırması yapsak bile kullandığımız dildeki her kelime varlıkları bir uzlaşı olarak ortalama tasvir ettiğinden asla bir varlığı karşımızdakine tam olarak aktramayacağız onun bilgisini...

şu dil ile düşünüyoruz ?peki gelecektede dil ilemi düşüneceğiz?varlıkla kusursuz iletişim mümkünmüdür?varlıkları blmek onu kusursuz imgelemektenmi gecer?

peki dil bu kadar sorunlu(yukarda iki örnek verdim dili sorun yaptım değilmi:))  ) ise neden dünyayı yada diğer dünyaları kurtaran söylemler ilkel olduğunu düşündüğüm bu yöntemle bildirilmiş.?(matematiksel olduğunu düşünsenize..)biz yukarı seviye cıkamasak o seviye bize iner.nedense  erdemlik krtiterlerinde insanlar hep en alt seviyede erdem verenlerde hep üst seviyede olur.insan aptaldır anlamaz.hayaletler neden fotondan korkar.neden doğa üstü olaylar hep 3.tekil şahışlar tanık olur.mübarek olaylar neden hep geçmişte  sonuçları gelecekte ama neden biz şimdide yaşıyoruz.

dilimi ısırdım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 06 Mayıs 2009, 09:26:15
Evet @fractal arkadaşım iş sonunda yine bazı kavramların sorgulanmasına
kadar geldi. O zaman devam edelim. Nereye kadar gideriz bilemiyorum.
Beynimiz decoder olarak kapasitesi kadar evrendeki manaları çözümlüyorsa ve aynı zamanda aslında çözemediğimiz sonsuz manalarında olduğu da malum. Hatta beynimizde oluşan manalar üst mana seviyesine göre çok çok kısıtlı. Ama birde bunu dille ifade etmeye kalktığımızda çok daha kısıtlı hale getiriyoruz. Çünkü dilde kullandığımız imkanlar çok kısıtlı. Burada @fractal'a  katılıyorum. Aslında beyin algıladığı manaları aynı zamanda beyin dalgaları ile yayınlamaktaymış. Bu özelliğimizi geliştirebilsek kısıtlı dile ihtiyacımız olmadan direk manaları aktararak iletişim sağlayabiliriz. En azından böyle bir potansiyelimiz var. Çok azda olsa bu yeteneği kullanan kişiler var(Telepatik özelliği gelişkin insanlar).
Mübarek konuların niye dille aktarıldığı konusu. Herhalde başka bir yöntem kullanma imkanı olsa kullanılırdı. İnsanlar dille anlayabildiği için başka imkan yok. Ama dikkat edin peygamber denilen kişilerde aslında manalar beyninde algılama şeklinde ortaya çıkmakta. Burdanda peygamberlerin(Veya üstün insanlar diyelim) beyin decoder larının çok büyük kapasitede olduğunu anlıyoruz. Belkide peygamberler algıladıkları manaların bir kısmını bize aktarmak için bizim kullandığımız yöntem olan dil aracını kullanmaktadırlar. Neden geçmişte olmaktada şimdi günümüzde yok sorusunda şöyle düşünüyorum. Günümüzdede decoderı çok gelişmiş kişiler olduğunu düşünüyorum. (Adını ne olarak verirsek verelim bence önemli değil, ben olaya teknik olarak yaklaşıyorum. Erdem(veya peygamber, evliya mübarek kişi vs.) denen olguda bence kişide beyin kapasitesinin açılması olayıdır. Yoksa bazı insanların kendilerine göre beğendikleri kişilere verdikleri paye değil. Bir kişinin beyin decoderi çok genişlemişse otomatik olarak ortalma insan seviyesinden yükseğe çıkmıştır. Bizim o kişiyi nitelendirmemiz ve nitelendirmemizin önemi yok.)Eğer geçmişte çeşitli isimler altında belli bir miktar insanın beyin decoderi kapasitesi açılmışsa günümüzdede açılması gerekir. Bizler bu tür kişileri, kendilerini açığa çıkarırsa tanıyabiliyoruz. Onun için geçmiş zamanda vardıda bu zamanda yok diyoruz. Yüksek seviyeli beyinler için dil ile iletişim en son çare vede çok ilkel bir seviye. Zannımca, onlar  günümüzde beyin dalgalarını kullanarak işlevlerini görmekteler.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 06 Mayıs 2009, 10:26:09
jostein gaarder sofinin dünyasının yazarı ünlü norveçli yazarın kiatbında bir söz vardı.hakikat dediğimiz şeyi bir ilizyonist olarak düşünürsek biz ilizyonistin şapkasının içindeki tavşanın tüylerinin dibinde yaşayan ilkel canlılarız.çok azımız bu ilizyonisti merak edip tavşanın tüylerinden tırmanıp izliyonistin gözlerinin içlerine bakma uğraşısını ve cesaretini gösterebiliyor...ve felsefeyi böyle bir uğraş olarak tanımlıyor.antik çağdan günümüze tüm filozofları okudum.(talesten,,kiergegaarda,gazaliden imanuel kanta ,jaspers kadar varlık bilim,tekbencilik,cokbencilik,varoluşculuk,realizm,,,,sonra düşünmede insan psikoloji önemlidri dedim psikoloji ekolllerini okudum.(adler,jung,freud..)sonra biraz antropoloji(lewis) okudum insan nasıl cıkmış nasıl gelişmiş.sonra beyin nasıl düşünüyor diye nörolojik araştırma yaptım.(Francis Crick),,sonra bilim felsefesi,locates,wittgeisntesin,kuantum mekaniği,higs parçaçıkları,tılsımlı kuarklar,schrödingerin kedisi,alice harikalar diyarında,mantık,diyalektik mantık klasik mantık,kozmoloji carl sagan,kaos kuramı,mandelborad kümesi,lorenz cekicisi ,fractal geomteri,,,,,sonuç bilmeden düşünülemez.

matrix,diğerleri,sofinin dünyası gibi yapıtlar bence aynı konuyu işliyor.gerçeğin adı bir yanılsaması içinde yaşıyoruz.yaşananlar gerçek değil söylemi bunlar sadece bir paradikma ve her paradikma zamanla kendisi daha günceline bırakır yerini.

evrenin clock frekansı durduğunda işlemcideki gibi evren uyku moduna gecermi?evrenin yazılı  kod düzeneği tersine çaılışırsa ne olur?bunlarıda merak ettim.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 06 Mayıs 2009, 14:50:57
Kontrol sistemleri ile uğraşanlar bilir. Kontrol edilecek cihazın modellemesi yapılır(Veya yapılmaya çalışılır. mümkünse). Yapılan modelin başarısı sanal ortamda uygulanan testlerdeki gerçeğine yakınlık ölçüsündedir. Yani oluşturduğumuz veya varsaydığımız modelden sorgulamalar sonucunda aldığımız cevaplar gerçeğe uygunsa veya ne kadar çok yaklaşıyorsa modelleme başarılıdır.
  Diyorumki, sanki bütün felesefi ekoller ve dinler kendilerine göre bir evren modellemesi yapıyorlar. İnsanlarda aslında bu modellemelerden birisine iman veya kabul ediyor. Belki çok az bir insanda kendi modelini oluşturuyor.
   Şimdi, herkes aslında kendi modellemesinin doğru olduğunu iddia ediyor. Bu durum çıkmazdır, çünkü evrende müracaat edilecek bağımsız bir kurum olmadığı için tam kesin sonuçta elde edilemez. O zaman ne yapmak gerekir. Kanaatime göre şöyle bir yol izlenebilir. Her fikir veya inanç bir modelleme yaptıysa aynı zamanda şunuda iddia etmiş oluyorlar demektir. Biz var olan evreni en kapsamlı biçimde anlıyoruz ve anlatıyoruz. O zaman yapmamız gereken her modellemeyi evrende karşılaştığımız bilgiler ve olaylar yardımıyla sorgulamak. Bilhassa günümüzde evrenle ilgili çok yeni ve geniş kapsamlı bilgilere sahip olmaya başladık. Öyleyse hangi modelleme sorgulamalara ve testlere makul ve yeterli cevaplar verebiliyorsa başarılıdır demektir. Dolayısıyla modellemesinden emin olmayanlar öncelikle sorgulamaya karşı çıkacaklardır(Önemli bir ipucu). Modellemesine güvenenler ise aksine sorgulamayı teşvik edeceklerdir. Çünkü iyi modelleme yapanlar zaten çok sorgulayanlardır.
Evrenin çalışmasının mikroişlemciye benzediğini zannetmiyorum. Daha önce bahsettiğim gibi evrenin bize göre iki üst boyutunda sonsuz frekanslı dalgalar okyanusu vardı. Eğer frekanslar sıfırlanırsa bizim üst boyutumuzda mana üretimi durmuş demektir. O zaman ne algılayan nede algılanan kalır.
Programın geri çalışması evrenin yapısı itibari ile mümkün olmadığını düşünüyorum. Bir kere iki üst boyutumuza göre baş ve son geçersizdir. Zaten bizim baş ve son görmemiz bizdeki decoder in algısıdır. Decoderimizde anladığımıza ve tecrübelerimize göre sadece ileri yön şeklinde algılıyor.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: OG - 06 Mayıs 2009, 16:40:20
Evreni tümden çözmek yerine parçalarla uğraşmak daha akılcı olur. Parçalar (ki buna organizmalar denebilir), hepsi kendini bir şey zanneden genelde bir üst veya bir alt organizmadan habersiz, Hepsi kendini bişey sanıp "BEN" diyor, Algı Meselesi. Fazla kafaya takmayın. Takanlar ise işin sonunda "Ben Yokum" diyor.

http://micro.magnet.fsu.edu/primer/java/scienceopticsu/powersof10/index.html
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 06 Mayıs 2009, 17:23:28
Salih güzel tespitlerde bulunmuşsun.katılıyorum.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 06 Mayıs 2009, 18:51:27
Alıntı yapılan: "OG"Evreni tümden çözmek yerine parçalarla uğraşmak daha akılcı olur. Parçalar (ki buna organizmalar denebilir), hepsi kendini bir şey zanneden genelde bir üst veya bir alt organizmadan habersiz, Hepsi kendini bişey sanıp "BEN" diyor, Algı Meselesi. Fazla kafaya takmayın. Takanlar ise işin sonunda "Ben Yokum" diyor.

http://micro.magnet.fsu.edu/primer/java/scienceopticsu/powersof10/index.html

Sanki diyorumki öncelikle hiç değilse bütünün zihinde bir siluetini (Tabiri caizse) oluşturmak lazım . Bütün belli oranda zihinde oluşursa parçaların anlamını ve işlevini daha kolay ve doğru olarak tesbit edebiliriz. Parçalardan yola çıkmak parçaların sayısını ve karmaşıklığını göz önüne alırsak çok zor olur gibime geliyor.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 06 Mayıs 2009, 22:03:29
aristonon meta ta fizika adlı bir kitabı var.her 3 cümlede bir ispat yapıyor.özellikle analitik düşünme sistemi cok iyi kullanıyor.2000 yıl öncesi için mühteşem bir beyinsel faaliyeti var.evreni ve yaşadığını dünyayı anlamaya çalışan gerçekten düşünen bir beyin.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 08 Mayıs 2009, 09:25:08
evrenin clock ları sanırım bu mesajla durmuş.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 08 Mayıs 2009, 10:06:10
Konu üzerinde genel hatları itibariyle açıklamalarda uzlaşma sağladık
diye yazı yazmadım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 08 Mayıs 2009, 10:33:49
senin dekoder pradihman  gibi bende evrenin işleyişini iç içe geçmiş sonsuz değişkenli diferansiyel denklemler sistemi gibi düşünüyorum.yani her değişi düzenleyen başka bir değişim var.değişimler araşındaki değişimleri geçişleride düzenleyen başka değişim sistemleri var.matematiktedi özdönüşüm sistemleri gibi.fractal geometri gibi sistemin tamı herhangi bir alt parçada bulmak mümkün.böyle olunca evrende herşey birbiriyle ilgili olmuş oluyor.kaos kuramını anlatıyor gibi olucağım ama dedikleri gibi cinde bir kebelek kanat cırpsa amerikada değil evrenin herhangi bir köşesi buna hemen cevap veriyor...burda sorun şu bu kadar sonsuz değişimin içinde yinede burdaki dünyamızdaki yaratılış sınırlı değilmi.acaba bu bu sınır bizim algılama bizimimizin zaman (deşim) ve mekan tarafından sınırlı olmasındanmı kaynaklanıyor.matrix deki durum olsa bunu mantıksal olarak olmayacağı ispatlana bilirmi.tüm bu algılar çok gelişmiş bir pc tarafından beynimize gönderiyor ve sizinde decoderiniz cözümlüyor ve kendimizi böyle bir sanal evrende yaşıyor sanıyorsak.bu durumun böyle olmadığını nasıl ispatlarız...bir hint inanınışı vardı.3 hint tanrısı bir araya gelmiş ve oyun oynamaya karar vermişler.ve şöyle bir anltlaşma yapmış kimin oyunu en inandırıcı olucak diye.ve yaşam bu oyun olmuş...
başak bir hint düşüncei  su ise matrix tarzında.eğer biz bir kelebek isek ve rüyamızda insan olduğumuzu görüyorsak...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 08 Mayıs 2009, 14:11:14
Zaman , mekan ve içindekiler decoder imizden kaynaklanıyor. Bu nedenle bu sistemin aslını gözlemleyip çözümlememiz de zaten sistemi meydana getiren decoder la olacağı için mümkün değildir. Yani bu algıladıklarımızı oluşturan decoder a aynı zamanda bu sistemi çöz diyoruz bu mümkün değil. Decoder ı kullandıkça durmadan sistemde yeni alanlar ve algılamalar oluşturuyor. Çünkü yapısı öyle ona göre programlanmış. Decoder imizin kapasitesini ve özelliklerini genişletmeden algıladığımızın aslına ulaşamayız. Belki şöyle düşünebiliriz. Diyelimki beynimizin kapasitesi 100 anlamlık ve bunun kombinasyonları. Bu şart değişmedikçe üretilecek anlamlar 100 anlamlık kümeye göre olacaktır. Ta ki anlam kümesini artırıncaya kadar. Normal insanlarda (en kalabalık grup) bu küme çok az ve değişmediği için yapabilecekleri bir şey yok. Biliminsanlarıda ne kadar ilerlerse ilerlesinler beyin kapasitelerini artırmadıkca decoderin üreteceği sonsuza yakın ayrıntılarda kaybolacaklardır. Ve bütün hakkında bilgileri büyük oranda kısıtlı ve yanlış olacaktır(şu anki kuantum fizikcilerinin geldiği aşama).
Bana göre peygamberler veya mübarek kişiler(evliyalar, gurular vs) kapasite artırımı yapan kişilerdir. Ama maalesef dini konular çok ilkel seviyelere indirilerek yaygınlaştığı için, dinlerin esas amacı olan konu gözardı edilmektedir. Dinlerin asıl amacı insanların normal şartlarda fark edemedikleri iç potansiyellerinden yani hakikatlerinden haber vermektir. Yoksa işin sosyolojik boyutu olan yalan söylememek hırsızlık yapmamak değil. Ama toplumu oluşturan çoğunluğun kapasitesi çok kısıtlı olduğu için(kesinlikle aşağılama amacı güdmüyorum. teknik bir tespit olarak) din konusuda siyasi ve sosyolojik bir olgu haline getirilmiştir. Tabiiki dinin sosyolojik yönü vardır. Ama esas gayesi o değildir.
Buradan şuraya gelmek istiyorum. Amacım dini propaganda değil. Senin vurguladığın matrix varsa nasıl anlayacağız. İşte normal insanlar olarak bunu anlamamız mümkün değil dediğin gibi. Peygamber ve diğer kişileri, beyin kapasiteleri artmış ve üst boyuttan bakabilen kişiler olarak düşünürsek bir imkan yakalamış oluruz. Çünkü ben başka bir çare göremiyorum. İslam tasavvufunda bilhassa muhyiddini arabi hazretlerinin çok önemli evren modellemeleri var incelemeni tavsiye ederim. Maalesef zamanında bir takım dindar çevreler tarafından da dışlanmış biridir. Çünkü getirdiği açıklamalar kendi yaşadığı devrin çok üzerindeydi. Şimdi yeni bilimsel bulgular ışığında ancak anlaşılmaya başladı. Belki bilirsin meşhur vahdeti vücud modellemesi var. İşte günümüzde buna holografik evren modeli adı veriyorlar. Demekki O zat kendi beyin kapasitesini artırarak bu yapıyı müşahede etmiş.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 09 Mayıs 2009, 08:37:52
bu dekoderin algılaması ve anlam kümelerinin dil boyutunda olduğunu düşünüyorum.aynı şeyleri söylüyoruz ama tekrar diyeyim dil geliştikçe mükemmel aktraıma mükemmel transfere dönüştüğünde mana akatarımı ozaman varlığı bilmemizde  o derece ilerleyecek.ama şöyle bir problem elma denen şeygenel olrak yuvarlak kırmızı ve sapı olan bir meyve diye dille varlığı aktarılabilir.peki bir elma sadece bu kadarmıdır.elmayı oluşturan maddeler maddeyi oluşturan moleküller molekülleri oluşturan atomlar ,elektronlar,atomun çekirdeği protonlar nötronlar onları oluşturan kuarklar..1 elmanın tüm varlığıbunların tek tek biriberiyle olan iletişimlerinmin zaman  ve mekan olarak konumlarının toplamı değilmidir.tek bir kelime yada mana ile bu aktarılabilirmi?


neden doğa üstü olaylar anlık.neden süregelen bir doğa üstü olayı yok.neden ermiş mübarek birisi tüm bilimsel otoritelerin karşısında uçmuyor yada inanılması zor bişey yapmıyor.neden olmuş oluyorlar yada olucak konumundalar.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 09 Mayıs 2009, 09:43:57
Alıntı yapılan: "fractal"
neden doğa üstü olaylar anlık.neden süregelen bir doğa üstü olayı yok.neden ermiş mübarek birisi tüm bilimsel otoritelerin karşısında uçmuyor yada inanılması zor bişey yapmıyor.neden olmuş oluyorlar yada olucak konumundalar.

Evet bu soruları sormakta çok haklısın. Mutlaka cevaplarını sorgulayıp ortaya çıkarmamız gerekli. Ama takdir edersinki bunları cevaplayabilmemiz için konuları çok geniş olarak ele alıp konuşmamız gerekir. Bu işlemde böyle bir forumda böyle yazışmakla başolmaz gibime geliyor.
Ne dersin?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 09 Mayıs 2009, 10:46:45
bzen bir şeyi nerde tartıştığından cok neyi ve ne şekilde tartıştığın daha önemli oluyor.önemli olan sorular sorup yanıtlar arama bir uğraşı içersinde olma hali.butür uğraşıları ben son derece teknik mantıksal matematiksel analitik buluyorum.cünkü bilim ve felsefe uşraşısı aksi durumlarda gelişen ve uygulama alanı bulan kendisine başak bir dal çıkarmamıştır bu yöntemler harici ile sorgulandığında ve irdelendiğinde....sokratesin bu güne kadar yazılı hiçbir metni yoktur.zaten düşüncesine de aykırıdır.tüm konuşmaları öğrencileri trafından kaleme alınmıştır.antik yunan felsefe metinlerinin coğu bir nalatıcı masalcı edasında şiirsel metinlerden oluşmaktadır ve en önemli özelliği soru cevap şeklinde olmalıdırlar. bu dönemde psagorcuların bile bir kuıtsal sayıları kutsal şekillleri vardı.başak bir  konuya gecersek russel başka matematikci bir arkdaşı ile mantıksal bir geliştirmeye çalışmışlardır.oktay sinanoğlu kazım mirşan çalışmları Türk dilinin cok matematiksel olduğunu söyler.ozaman programlama ve dil eğitimi için cok ideal olmalı....acan dil aktarmaya çalıştığı mana ile doğada gizemli kabul edilen ruhsal formdaki şeyler aynı türdenmi?mana aslından akıl oluyor.yada mana nasıl akıl olur?bir şeyin kendini algılaması durgunluktan bir değişime geçmesi biliş olayı akılmıdır?şimdi ruh denen şey yada eneji kendi varlığının bilincinde olmayan başı boş şeymidir?madde neden değişir?madde neden hacme sahiptir uzayda bir yer kaplar?enerji bir yer kaplarmı?enerji bir yer kaplamaz ise neden herşey nerji formunda değil..tekrardan hayaletler neden fotonlardan korkar.gündüz hayaleti neden yok?...insanın kendini bilişide bir muamma madde bir var bir yok şimdi bizim kendi bilişimiz hangi evrede oluyor.kendimizi bilmemiz kesiklimi yoksa süreklimi.kendimizi an larda bilipte süreklilikmi kazanıyor..cogito ergo sum.düşünüyorum ohalde varım.var olmam bir algı olsa bile kesinlikle yadsınmaz birşekilde düşündüğüm kesin.ohalde varlık ve algı sahta olsa bile düşünce akıl gerçek.ozaman tergerçek akılmı.decartmı
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 09 Mayıs 2009, 11:15:12
Size özelden mesajla bir link vereceğim.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 09 Mayıs 2009, 12:31:41
Alıntı yapılan: "salih"Size özelden mesajla bir link vereceğim.
Hocam, sürekli size bir cevap vermeye niyetlendim ama hep vazgeçmiştim. Verecekseniz linki açıktan verin. Gizli propaganda yasaktır.

Dinin amacı veya tarifi ile ilgili yazdıklarınız saçma. Dinin tarifini, amacını bu güne kadar yüzbinlerce tefsir alimi yazmış. Size mi kaldı tarifini değiştirmek. Üstelik te yazdıklarınızla Allahın isim ve sıfatlarını görmezden gelerek olayı dekoderini geliştiren sırasıyla büyük zat ve sonrası peygamber oluyor sırvalığına getirmen kadar saçma bir düşünce olamaz ve olmamalı. Ama maalesef cismani yaratılışı saptırarak bid'at sokmaya çalışan A...t H....i'nin ekolünden giderek ortalığa karıştırıyorsun. Sana tavsiyem önce Allahın isimlerini ve kainattaki tecellilerini oku ve kainata öyle bak. Kainatla dalga geçme. Kainattaki dalgaları inceleyeceksen de buna dini karıştırma, sadece sanatkarını sena et.

Vahdet-i Vücut son derece tehlikeli bir yaklaşımdır. Ateistler de aynısını savunur, ama Allahı inkar ederek herşeyi tabiata bağlar. Vahdet-i Vücut için bir çok imam açıklama getirmiştir ve bu konu kökünden çözülmüştür. Varlık alemini ne nisyan perdesine atmak ve ne de yok saymak, fakat Cenab-ı Allah'ın isim ve sıfatlarının tecellilerini gösteren mahluklar nazarıyla bakmaktır.  

Kusura bakmayın bu forumda dini konularda (lehine veya alehine) yazmak yasak olduğunu bildiğim halde konu kalkıp başka mecralara gidince yazmak zorunda kaldım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 09 Mayıs 2009, 12:55:57
@Ziya Hocam,

Konuştuğumuz konu geldiği aşama itibari ile bu forumun çerçevesini aştığını zaten söyledim. Ve devam ettirmek istemedim.
Toplum olarak maalesef fikir paylaşımı konusunu olgunlaştıramadık. Herkesin bir fikri vardır. Doğrudur yanlıştır. Önemli olan medeni bir şekilde fikir alışverişinde bulunabilmektir. Ben fikirlerim yüzde yüz doğrudur demedim. Diyemem çünkü bunu ispatlayacak elimde imkanım yok. Çoğu insanın olmadığı gibi. Sadece fikirlerimi ortaya koydum. Tabii olarak beğenende olur saçma bulanda. Fikirlerimi saçma bulmuşsunuz saygı duyarım. Ama şu söylediklerinize itirazım var. Propaganda yaptığımı ima ediyorsunuz. Yazılarıma dikkat ederseniz elimden geldiği kadar kaçındığımı görürsünüz. Bir kere propaganda yapılması mümkünse açıktan yapılır, doğası gereği. Benim böyle bir niyetim olmadığı için arkadaşa özelden mesaj göndermek istedim.
İyi niyetinize inanmakla beraber. İkinci olarak din kimsenin malı değildir. Bazıları kendilerine göre sahip çıkmaya çalışsada. Din temel olarak Allah ile kul arasındadır. Herhalde buna itiraz etmezsin. O zaman bırakalım herkes Allah'a uygun gördüğü bir biçimde ulaşmaya çalışsın. Nasılsa her kulun hesabı Allah'a ait değilmi. Sizin telaşe etmenize gerek yok. Herkes kendi hesabını kendi verecek.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 09 Mayıs 2009, 13:19:53
Ziya üyeyinin fikirlerine katılmıyorum konuyu başka yere çekmiş..biz burda din tartışmıyoruz.konuyu herkesin birşey söyleceğini konuşmak için bir disliplin bilimsel bir bilgi gerektirmeyen!! kişisel inançları evrensel sanan  mukaddes metinleri ve şahsiyetleriden alıntı yapıpta ,benliğini psikolojik olarak bunlarla içselleştirdiği!! için başkarının düşünceleri bir çok defa kendine tehtit sayabilecek kaldıramayacak birisi olarak algıladım.özellikle kendini tutamamışta evrensel mihenk taşı olarak bu kepazeliği durdurayıp deyipte mesaj yazmış.içselleştirdiği dünya görüşü sağ tarftan hanesine bu sayede bir çarpı atmış.. neyseee.....bu konuda ne bir propaganda nede bir din konusu tartışılıyor.burda evren işleyişi kuamtum kozmoloji,metamtik mantık  felsefe hakkında birkaç bişey söyledik.sonuç :mikroişlemci tasarımı hakkında kaç kişiyle konuşursunuz ve bu konuda kaç kişinin söylecek bir şeyi vardır.peki ya inanç konusu herkes birşeyler zırvalar.konuşmak için çokta bir bilinç faliyeti gerekmez.zaten şöyle birşey bizim bu konuda birşey düşünmemizde grekmez çünkü nedense hep bizim aklımız kısıtlı olduğu için üstün şahışların aklını ikame etmemiz gerekir.

neyse bakın elektrikte çok kullandığımız karmaşık sayılar ile oluşturulan mandbrot kümeleri.evreni anlamamızda evrendeki matematik yapılar hakkında çok şey anlatıyor.
http://www.coolmath.com/fractals/fractals_lesson.html

(http://img238.yukle.tc/images/1717mandelbrot_images_fract_2.jpg) (http://www.yukle.tc)
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 09 Mayıs 2009, 14:17:41
adalet odur ki , herkes kanunlar önünde eşit olsun ... hiç bir organın bir diger organdan üstün olmadığı gibi ... bazılar harika işler yapsada bir digerine mahlukatça eşit mesafededir ...

mesala güneş ve ay  

biri kalkar mehtap der aşk şiirleri besteler ... fizikçiye olağan üstü fikirler verir , kozmografya için ekmek teknesidir ilmini merakını artırır ... matametikçi için bir geometridir , vs vs ... bir dindara soruldugunda " bir mumdardır der , güneşte kandil , insanoğluna " der ...ayrıntıya girmez ... diğer organlar yapsın der bu işi

bir İstanbul var ama herkeze ilham verir gözlerini herkez kaparsa ...
- ulan istanbul senmi büyüksün , benmi ? diyende
- bir istanbulu düşünüyorum ........... diyende ,  haklıdır ikiside kabahat istanbulda değil ki ...

kapalı kapılar ardında bir odada bi " A " çizsem ve saklansam , ardından sen çıkagelsen ve bu harf e gözün takılsa ...

diyeceksin hemen bunu biri çizmiş , ardın da da ilim sahibidir diyeceksin ... kudreti var diyeceksin yoksa çizemezmiş ... gözleride görüyor ki düzgün çizmiş diyeceksin ...ve beni söbeliyeceksin hemen .... sonra kainata bak ve göreceksin ansiklopediler yazılmış cilt cilt ...

bahçemi sularken fark ettim ... bu kadarını ben yapabildim ... yarabbi sen ne büyüksün demek kainatı da sen suluyorsun ... sonra bahçedeki suyuda ona  teslim ettim ...

ben düşünmesemde varım ... sahipsiz değilmişim ... anladım tam 5 yıl sonra ...


arkadaşlar bunu paylaştım sizlerle ... tam beş yıl ateis yaşadım ... ve bir gün program yazarken ayıldım ... :D ...  siz siz olun sakın benim hatalarıma düşmeyin ... yoksa bu işler sakat işler bazen hakikatkazarsın kafana dalalet düşer (bir zaman benum gibi :S)...  hepiniz süpersiniz ...

saygılar
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 09 Mayıs 2009, 14:42:25
@ziya abi adamlar medenice halleşiyorlar. sen başka bir topicde bizi türkiye'nin nükleer durumları hakkında aydınlatsan ne güzel olur. hani can alıcı bir soru vardır bizim atom bumbamız varmı?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 09 Mayıs 2009, 14:44:37
Alıntı yapılan: "gladi"
arkadaşlar bunu paylaştım sizlerle ... tam beş yıl ateis yaşadım ... ve bir gün program yazarken ayıldım ... :D ...  siz siz olun sakın benim hatalarıma düşmeyin ... yoksa bu işler sakat işler bazen hakikatkazarsın kafana dalalet düşer (bir zaman benum gibi :S)...  hepiniz süpersiniz ...
saygılar
abey boşver, nasıl yaşarsan yaşa her yol aynı kapıya çıkar.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 09 Mayıs 2009, 15:02:41
gladiye itafen

konumuzla a lakası olmayan duygusal ruh halini paylaştığın için teşekkürler gladi tarzın şiir yazmaya yatkın.retorik alanında kendini geliştirebileceğini düşünüyorum.ikincil iş olarak program yazmaya devam edebilirsin böylece erdem basamaklarını cıkmada tek etken gibi gözüken algoritmikyazıtların işlevini yerine getirmiş olur.


10^-16 metre kuark boyutudur. En çok bilinen, alt parçacıklar (kuarklardan) oluşan proton, elektron, nötrondur. Yapısı tamamen keşfedilmemiş olanlara örnek foton (ışık), bozon, mezon, fermiyon, baryon, graviton.
atomlar sürekli titreşir.kelvin sıcaklığında bu titreşme tamamen durması lazım.eğer evren tüm hareketler durduğunda ne olur.?yaşamın devam edip evrenin işlemesi için bu devinimlere neden ihtiyaç vardır.

önceki yazılarda arkadaş açıklamış zaman kesikli olmaz yani zamanı anlara bölemeyiz böldüğümüzde ok pradoxu kablumbayağı gecemeyn tavşan paradoxu gibi zamanın anların toplamı olmadığıyla cözülebiliyor.şimdi madem zaman sürekli de değişimler neden parça ça oluyor.?zamanı parçalıyor.bir işlemci düşünün saat frekansı olmadan çalışsın.bence insan algısı zamanı kavramak için anlara ayırıyor bu anlarıda mekana sığdırıyor.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 09 Mayıs 2009, 16:31:06
Alıntı yapılan: "fractal"Ziya üyeyinin fikirlerine katılmıyorum konuyu başka yere çekmiş..biz burda din tartışmıyoruz.konuyu herkesin birşey söyleceğini konuşmak için bir disliplin bilimsel bir bilgi gerektirmeyen!! kişisel inançları evrensel sanan  mukaddes metinleri ve şahsiyetleriden alıntı yapıpta ,benliğini psikolojik olarak bunlarla içselleştirdiği!! için başkarının düşünceleri bir çok defa kendine tehtit sayabilecek kaldıramayacak birisi olarak algıladım.... özellikle kendini tutamamışta evrensel mihenk taşı olarak bu kepazeliği durdurayıp deyipte mesaj yazmış.içselleştirdiği dünya görüşü sağ tarftan hanesine bu sayede bir çarpı atmış.. neyseee...
Tam geleceğini tahmin ettiğim bir cevaptı. Bu cevabı bekliyordum.

Bu konularda İbn-i Sina, Farabi gibi zatlar gitmişler ve boğulmuşlar. Siz kuantum fiziği, kaos teorisi vs. gibi konular o zaman yoktu deyip güya kendinizce bilim dünyasına açılan yeni pencerelerden bakıp bu işi çözmüş veya çözeceğinizi zannetmektesiniz. Ben kuantum fiziğinin dersini almış birisi olarak bu konuşmalarınıza ve eksik bilgilerinizle yanlış yolda gitmenize sadece acırım. en basit örneği, mutlak sıfırda titreşim durur diyorsunuz. Doğrudur ama dönme hareketi mükemmel düzgün bir şekilde devam oder. Çünkü sıcaklık diye tabir ettiğimiz şey atomların titreşimidir, mutlak sıfırda titreşimin durması demek sıcaklığın sıfır olması demektir. O zaman mantık olarak güneşlerin atom yığını halinde sıfır sıcaklıkta dolaşması gerekir. Bunu da kişisel inançlarını evrensel sanan  mukaddes metinlerden ve şahsiyetlerden alıntı yapıpta söylüyorum. İstiyorsan gözat: Fundamentals of Modern Physics, Arthur Baiser.

Allaha şükür 20 yıldan fazladır inanç dünyasına ait pek çok araştırmam olmuştur. Şu an içerisinde bulunduğum zaman diliminde sizin bu yazdıklarınızdan endişe duyacak değilim ve aldığım eğitimin her bir anının da sonuçta Allah'ın varlığını bildirdiğini, eğitimim olmasaydı da balkonumda yavrulayan güvercinden ve aile yaşantılarından tevhide dair binlerce hüküm çıkartabilirdim. Burada meseleyi, eyvah, din elden gidiyor gibi bir endişeye kapıldığımı sanmanıza gerçekten de güldüm. Konu ne dinin elden gitmesi, ne de benim inançlarımın (ispatlanmış gerçeklerimin) zayıflaması değildir.

Din Allah ile kul arasında bir konu olmasına kısmen katılırım. İçinden yaşadığın sürece öyledir, ama başkalarını yanıltacak düzeyde, faraziyeleri gerçek sandırmak dünyevi yaşantıda da suçtur, uhrevi yaşantıda da (kasıtlı ise) ve bu konuda doğruyu göstermek te (sizin tabirinizle, peygamber efendimizin kişisel inançlarını evrensel zannederek) bizim görevimizdir. Kasıt yok ise uyarmak yine görevimizdir.

Henüz atomun kendisini göremeyen bir beyinin, çekirdek altı parçacıkların birbiri ile olan ilişkisini çözmesi ilericilikmi oluyor? Yaklaşık 6 yıllık nükleer mühendislik eğitimimde ve 16 yıllık bu meslek üzerindeki çalışmamda gördüğüm, insanoğlu evrenin sırlarını çözmeye gayret etmesidir. Bunu yaparken de tek başına değil bir çok meslek disiplininden insanlarla birlikte ve çok büyük yatırımlar yaparak bunu yapmasıdır. Yapılan çalışmalar da son derece ciddi ve sistematiktir. Kahvehanede vatan kurtarmak gibi değildir.

Kaos teorisi diye bir ders alacaktım ama zaman müsait olmadığı için almadım. Hocası dersin içerisinde yaprağın neden görünen şekli alacağını açıklayacağız demişti :) İnsanoğlu hep bir kurtuluş çaresi arıyor, herşeyin kendi kendine olmasının kendisine ne faydası olacaksa. Madem ki kainatı kendi kendine devindireceksiniz, o zaman ışık ile gözün, ses ile kulağın, mide ile yiyeceklerin, doğmak ile rızıklandırılmanın ilişkisini çözün, sonuçta evrensel bir iradenin senin, benim olduğu gibi sivrisineğin de gözünü tasarlamadığını, yeni doğmuş bebeklerin rızkının anında ve ihtiyacına göre gönderildiğinin arkasında yine bir evrensel iradenin olmadığını ispat edin. Ve sevginin frekansını ölçün, tesanüd ve teavünün genliğini hesaplayın.

Her neyse konu ne bu ne de din değil ama oralara geldiğinde de hata yapmamak gerekir.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 09 Mayıs 2009, 16:39:25
Alıntı yapılan: "gcolak"@ziya abi adamlar medenice halleşiyorlar. sen başka bir topicde bizi türkiye'nin nükleer durumları hakkında aydınlatsan ne güzel olur. hani can alıcı bir soru vardır bizim atom bumbamız varmı?
Hocam, o konu şu an birinci önceliğim. Haftaya ciddi bir rapor hazırlayıp (aslında tamamlamak üzereyim) bu işin önceki iptal edilen projede olduğu gibi bizim tarafımızdan yapılması gerektiği konusunda üst yönetimi ve Bakanlığı ikna etmeye çalışacağım. Şimdilik tek kaldım, elemanlarım başka projelerde çalışıyor. Yardımcı olursanız sevinirim :)

Türkiyenin a.b. sı var mı bilmiyorum. Belki Sovyetler Birliği dağıldığında bir kaç adet yürütmüş olabiliriz (bilmiyorum sadece tahmin). Emin olun bundan çok daha büyük bir bomba var ve şu an İran'da var mesela. Komşu ülkeler müthiş derecede endişeli. Mühendislik, irade ve teşebbüs bombası. Yürüttüğümüz bir projede bize gelen bir proje çizimi vardı, rezalet. Kaç kere uyardık, her seferinde rezalet ve sabunlama. İşte ülkemizin hali...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 09 Mayıs 2009, 17:14:07
hocam görüşmeye başbakandan başla ki işin kolaylaşsın.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 09 Mayıs 2009, 17:27:21
ziya hoca

elektronik mühendisiyim diye kuantum dersi almadım diye konuya yabancı olmam gerekmiyor.sanırım.birçok konuda sorularımı yanıtlarına göre eğreltilemişiniz.uzun zamandır kuantum mekaniğini takip etmeye çalışıyorum.mutlak sıçaklık ve titreşim konusunda ne demek istediğimi anlarsınız sanmıştım.ama malum erekselcilik.hatalı yada yanlık sizin düşüncelerine ve de cevapları zaten harız olan sorulara karşı kayık çarpık cevaplar vermem gerektiği..zaten baştada söylemişsiniz o cevabı beklediğinizi...ben daha öncede söylediğim gibi bir şey dikte etmiyorum bir sonuçada varmış değilim sadece merak ettiğim konularda sorular sorup konuşmak istiyorum.mesleğimin yanında metamtik ,felefe ,bilim felsefesi,psikoloji,kozmoloji,kuantum mekaniği ,filoloji,hakkında kitaplar okuyor gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum.bu alanlarda hangi isimlerin nasıl bir bilimsel disiplin içersinde olduğunu biliyorum merak etmeyin.ve ibni sinanlar gazaliler farabiler,rüştler,inanın hepsini okudum.bunun yanında antik yunan dan günümüze batı düşünce gelişimi inceledim biraz hint ve çin mediniyetleri hakkındada inceleme yaptım.bir dünyaya ne kadar açıksa başka bir dünyada o derece kapalı olmadım ve yadsımadım.

daha öncede dedim bizim kuantumculuğumuz harun yahya kadar olur.iki integral alamazlar ama kuantum mekaniği yemiş yutmuşlar ve içine biraz bergson dan berkleyden katmışlar felsefe katmışlar sonuca gitmişler.zaten batılar bulur bizimkiler biz bunları biliyorduk kutsal kitabımızda vardı bakın siz daha yeni buldunuz.soruyorum kaç tane bu alanlarda isim yapmış bilim adamımız var.lafa gelince...neden bir kerede biz bulup onlara göstermiyoruz.cünkü doğu toplumları batı toplumları arasında düşünme sistemi arasında cok büyük farklılıklar vardır.

inançları konuşmak kolaydır.kolay muhabbet.şurda iki satır matematik konuşsak insanları canı sıkılır onuda birşekilde dinle bağdaştırıp karşısındaki ateist yaparki verdirip verişrirki kendi içselleştidiği dünyasında eskiden öyledim şimdi doğru yolu buldum sen uğraşdur  desin tabi cevaplar önceden bellidirki ne sorduğunun önemi yok.neyse iştee..şöyle böyle...öyle..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 09 Mayıs 2009, 20:25:20
Hocam kusura bakma, sizinle hiç ilgisi yokken beklediğim cevap sizden geldi. O nedenle sanki size yazıyormuşum gibi oldu. Sizin yazımınızdan sizin inanç dünyanıza yönelik bir yazım olmazdı ama sizin yaklaşımınız inanan insanların tabiin sınıfına konması beni biraz üzdü. Malum asrımız bilim ve teknolojinin çok ileri gittiği bir asır ve bu asırda insanlar aynı hızda ilerleyemiyorlar. Bir kısmı ki, bu kısımdan insanlarla da karşılaştım, hiç bilmediği fizik konularından beyni yıkanmış ve eski yolundan sapmış. Didero ve Çiçero'nun sohbetinden bir kısmı aktarıp, elinde tuttuğu kaşıkla konuşmasını söyledim. Aklı başına geldi sanırım (sene 1993).

Neyse konu bu değil. Konu evrendeki maddelerin birbirleri ile etkileşimi ve bu etkileşimden muhteşem eserlerin ortaya çıkması değil mi? Burada atomların kendilerine bir varlık ve kudret vererek bu etkileşimi kur demek herhalde akıldan uzak bir yaklaşım olurdu. Zira sizi ve beni oluşturan bu varlıklar eğer benim hayat programımı ve bindiğim uzay gemisinin (cesedin) bütün planlarını hazırlayacaklar ve bir iş bölümü yaparak bu cesette herkes yerini bilecek. Dahası, bekası için çocuk yapma biçimi, onun programı vs. bilecek, vs. eğer böyleyse benim cesedimde benden en az bin kat daha akıllı varlıklar varsa neden ben onlar kadar akıllı değilim ve doğduktan sonra ölünceye kadar sürekli öğrenerek bilgimi arttırıyorum? denmez mi?

Bir de tabi hazır programlı gelenler var. Onlar düşünmeyecekler. Eğer düşünürlerse atlar, eşekler, filler, aslanlar insana binip çalıştıracaklardı. Belki de kasaplarında insan eti satacaklardı.

Atomun yapısını modellemişiz ama eksik kalmış (bir çok parametre deneyler sonucu tespit ediliyor hala). Bu gün yağmurun başlangıcının bile çözememişiz. Eve gelirken (araba ile) bazı yerlerde yağmur var, 200 metre ilerisinde yok, 300 mt. sonra tekrar var görüyorum. Bazen oluyor bilinen bütün sebepler var ama yağmur yağmıyor. Demek yağmur da bir iradenin takdiri ile gönderiliyor. Kelebek etkisi dediğiniz şey sadece transport denklemini hiperbolik yapan atmosferik koşullarda oluşur ve o da sizin benim çizdiğim hat boyunca değil, koşulları sağlayan yerlerdedir. Durağan da değil yön değiştirebilir, sönümlenebilir.. O da bir emir altındadır.

Siz bu konularda istediğinizi düşünebilirsiniz, hatta konuşabilirsiniz, buna kimsenin itirazı olmaz.
Alıntı Yapdüşünmemizde grekmez çünkü nedense hep bizim aklımız kısıtlı olduğu için üstün şahışların aklını ikame etmemiz gerekir.
Bu konuda da size bir kısıt yok, onları reddetme hakkına da sahipsiniz, ama kendinize karşı samimi olun ve kendinize itiraf edin, özgün bir felsefe geliştirebildiniz ve hayatınıza uygulayabildiniz mi? Peşinizden kitleleri sürükleyebildiniz mi?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 11 Mayıs 2009, 08:59:03
söylemek istediğim şöyle birşey vardı.dil mana aktarımda gelişmediği için imgelerimizi,simgelerimizi,işaretlerimiz,varlığı bize bildiren her ne varsa ve bizdende başkasına aktarn herne varsa belli bir noktaya gelmiş değil.cünkü daha öncede yazdığım gibi elma olayına geri dönersek insanın şu anki algısı zaman ve mekan ile kıstılı iken bir tek elmanın varlığı hakkındaki bilgi bile bir insanın hayatı boyunca derleyemeceği kadar fazladır.bu elmanın atom altı parçaıklarından ve bunların kendileri ve evrendeki diğer parçaçıkları ile etkileişimin bir toplamı değilmidir elma.elamanın varlığı biz sadece kırmızı yuvarlak 100 gr  diye cok sınırlı bir şekilde biliyoruz.bu onun varlığının kendisi değildir.buran yola cıkarsak biz bu kavrayışla gerçek bir elmayı bu argümanlarla bu şekilde kavramamız olanasız.ortaya şöyle iki sonuç çıkıyor ya varlığı mükkemmel bir biliş ile bilecek birşeyler gelişecek.ben buna üstün dil diyorum.yani varlık algılamamızda zamandan ve mekandan bağımsız olacağız.diğer donuçta aslında bu bir soru madem bu kadar varlığı kusurlu biliyoruzda nasıl kusursuz kavramlar geliştirebiliyoruz?ve dahası bunlarda nasıl son derece emin olabiliyoruz.vasat algılar ve kavrayışlar ile tanrı gibi mükkemmel bir sonuca nasıl varılı?va dahası bu alanla ilgili ilahi mesajları nasıl kavrıyoruz.bizim dünyamız bir yanılsamalar ortalam algılar bunlardan daha çok bir uylaşım ve uzlaşı dünyası.yuvarlak kırmızı birşey hakkında elma diye bir karar almışız okadar.gecleri olan fotondan korkan şeyede hayalet diyoruz.

amacım felsefi bir ekol oluşturmak değil.sadece merak ettiğim şeyleri soruyorum.bu sorular felsefe ve bilim alanında kendine muhataplar bulmuş olabilir.örümceğin ağındaki hakkikat,yağmurdaki hakikat,doğanın orasına yada burası şıkışmış hakikatler sinsilesi içersinde yaşıyoruz.konuyla alaksı yok ama bunları size söyleyen inançsız bir insan değil.(ben).bir atomdan cıkıpta göz kendi kendine nasıl oluşur..nasıl bir oginasazyon kendi kendine bu şekilde ustalaşırnasıl oluyorda madde tek bir nokta iken tüm evremsel bilgi burada saklana biliyor.dilim yetsede söylesem.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 11 Mayıs 2009, 15:01:39
bittimi?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 11 Mayıs 2009, 15:56:21
sen şunumu soruyorsun ...

madem yapı taşları atomlar ... toprakta başka bitkide başka iş yapar ... onu biri yer onda başka ....başka başka işlerde çalışır gözde başka bitkide başka meyvada başka

yani diyeceğiz ki ... bir adam bir anda silikon vadisinde yazılım yazarken ... ordan alıyoruz nasaya tayini çıkıyor ... orada bir çok işte mükemmel çalışıyor ... sonra onu alıp ameliyat masasında cerrah yapıyoruz ....

cansız bir atom bunları nasıl yapar .? ...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 11 Mayıs 2009, 16:05:18
Alıntı yapılan: "fractal"...amacım felsefi bir ekol oluşturmak değil.sadece merak ettiğim şeyleri soruyorum.bu sorular felsefe ve bilim alanında kendine muhataplar bulmuş olabilir.örümceğin ağındaki hakkikat,yağmurdaki hakikat,doğanın orasına yada burası şıkışmış hakikatler sinsilesi içersinde yaşıyoruz.konuyla alaksı yok ama bunları size söyleyen inançsız bir insan değil.(ben).bir atomdan cıkıpta göz kendi kendine nasıl oluşur..nasıl bir oginasazyon kendi kendine bu şekilde ustalaşırnasıl oluyorda madde tek bir nokta iken tüm evremsel bilgi burada saklana biliyor.dilim yetsede söylesem.
Bahsettiğiniz soruları ben de sorardım ve cevabını arayarak buldum. Bazı konuların bilimsel açıklaması yok ve temsiller ile anlaşılabilir. Tabi bulduğum cevap sizi ne kadar tatmin eder bilemem ve dil bakımından belki size biraz yabancı gelebilir ama madem ki meraktır anlamak için biraz çaba sarfetmek gerekir. Molla google da tabiat risalesi diye aratırsan karşına çıkacaktır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 11 Mayıs 2009, 17:12:24
-gladi

yazdıklarım içersinde bunları nerden bulduğun ve nasıl bu sonuclara vardığın en az cevaplarını aradığım konular kadar ilgi cekici.

-ziya

sorular sormak kadar yanıtlarıda önemlidir.benim yanıtlarım içersinde esaslı soruların temel unsurları içersinde muğlak ,doğruluğu ispatlanamayan müspet olmayan nedenler barınamaz.tutupta nasları sanıları umut edilmiş sonuçları, erilmek istenen nedenleri aradığım şeylerin merkezine getirip koyarsam sahte bir ruh dingiliği ve içselleştirilmiş hayat bütünlüğüm içersinde kendi matrix imde yaşarım hemde tüm insanlarında bu hakikat denen şeyi neden bir türlü göremediklerini zırvalayarak.yani gemiler nasıl oluyorda yüzüyordan cıkıp suyun kaldırma kuveti birkaç fizik yasası ortaya koyupta gemiyi kaldıran su değildir bu bizim aklımızı ve irademizi aşan bir olaydır bu hikkmeti şu üstün şahıs izahetmiştir....sonra o üstün şahısa bakarsınız sonuç olarak Allah istemeseydi yüzmezdi..(evrendeki herşey tanrılsal bir laf salatası değil -Allahın beşeri istek ve hırlasrla değiştiremeyeceği muazzam yasaları vardır.ç)Açıklayamadığını saptırarak soyut kavramlarla doldurma olayı psikolojik kitleleri manüple etme oyunudur..cünkü soyutladımı beyin döngüye girecek.insan bu döngünün verdiği beyinsel faliyeti bir cevap sanacak.ortaya çıkıpta arapça kelimeler zırvalayıp bilimsel birşey koyan kaç kişi olmuş.yok adam öyle bir alim imişki harcadığı kalemlerin yongası ile caneze suyunu ısıtmışlar.sonra komplo teorisleri.amerika -israil.hep bize takoz.bu şahıslar hep bizdan bir şekilde saklanır.aslında herşeyi doğu bulmuştur.batılılar araklamıştır.daha ülkemizin insanların kacı kutsal kitabımızın tamamı türkçe okuyup anlamay çalışmıştır.hep ikame akıl.hep ikame.üstelik nasıl oluyorda bunu söyleyen akıl kendisi ile çakışmıyor.nasıl oluyorda akılsız olduğunu söyleyen akıl bu kararını doğru kabulediyor.risaleyi foton zamanaşımı insan.tembbellik.Alev alatlıyı her zaman sevmişimdir kitaplarında futurizmden hibernetiğe tarihten kuantuma herşey var...birkaç şey işte.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 11 Mayıs 2009, 18:18:24
kardeş öyle sormasanda seneye bu soruyu soracaksın nasılsa ... adını koy şu çocugun artık ...takip ediyorum merakla  :roll:
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 11 Mayıs 2009, 18:37:04
hangi çocuğun ?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 11 Mayıs 2009, 19:48:41
fractal,

dikkat edebildiğim kadarıyla her konuya şüpheci bir yaklaşımın var. evet belki olmalı da. Ama senin buraya kadar yazılarında bahsi geçen bir çok fiziksel gerçeği yanlış algılamış ve kurgularını onlara göre yapmışsın. Sonra kalkıp "doğruluğu ispatlanamayan müspet olmayan nedenler barınamaz" diyorsun. Peki sence doğruluğu ispatlanmış olan nedir?

"Açıklayamadığını saptırarak soyut kavramlarla doldurma olayı psikolojik kitleleri manüple etme oyunudur." baştan bu yana sizin de takip ettiğiniz yol budur. Bir de yazımın çok kötü. Sanıyorum entellektüel birikimini gösterme pahasına anlam bütünlüğü ve ifade kopukluklarını görmezden geliyorsun. "yani gemiler nasıl oluyorda yüzüyordan cıkıp suyun kaldırma kuveti birkaç fizik yasası ortaya koyupta gemiyi kaldıran su değildir bu bizim aklımızı ve irademizi aşan bir olaydır bu hikkmeti şu üstün şahıs izahetmiştir....sonra o üstün şahısa bakarsınız sonuç olarak Allah istemeseydi yüzmezdi..(evrendeki herşey tanrılsal bir laf salatası değil -Allahın beşeri istek ve hırlasrla değiştiremeyeceği muazzam yasaları vardır.ç)"

Senin kuantum dediğin konuları biz de gördük, ama konunun uzmanından, sen ise alev alatlıdan (ikame akıl).  Yazının geri kalan ksımlarında tam anlamıyla saçmalamışsın. Hatta sözde benim adıma düşünerek benim düşünce tarzımı eleştirmişsin. Şartlanmış bir bilinçle de yerinde sayarsın ancak.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 11 Mayıs 2009, 20:13:37
sadece merak ettiğimşeyleri sordum.bu beni süpeheciliğe götürürmü?
zaten olağan şeylerden bahsederken bile insanlar zor anlaşıyor.birde bu öz töz zaman mekan nerden geldik nereye gitme bir takım bilimsel felsevi noktalara teğet  geçtiğimizi düşündüğümüzde ve toplumuzun tümevarımcı indirgeyici pasifleyici eleştirel yapısını düşündüğümüzde ve özellikle ve özellikle olayları değilde kişileri konuşmaya daha yatkın olduğumuz için bende bu aynı içgüdü ile yorumlarınızın  işaret ettiği  noktalara bakarak cı profilinizi tahminediyorum.bizim oralar da hava cok cabuk değişir.onun için konuşma tarzım da bir çoşku-çöküntü hali kopukluk atlamar olması tabidir.ben edebiyat eseri ortaya koymaya çalışmıyorum yada retorik yapmakda değil kastım.ama burdaki arkadaşlar yine eninde sonunda konuyu  kişiselleştirdi ve önzeyi yoruma açtı.2 kelime konuşamıyoruz bir konuda.yazdıklarımın okunabilirliği bir entellektüel kaygı barındırmamaktadır.karadenizin bir yüksek dik ve ormanlık bir bölgesinde doğup kuantumdan felsefden bilimden bahsetmekten onur.duyarım.korkarım ki daha önce yazıların icindeki insanların ismi aklınızda kalmamış.bir alev alatlıya çakılı kalacak birisi değilimdir herhalde.:))))çokyöngü olmaya çalışma gayretimi basit bir potada etritmeye çalışmıssınız.nedense sorularım aptalca olsa bile cok az kişi cevaplama zahmetinde bulunmuş...insanlar bir dünyaya bakarken diğer dünyalara okadar kapalıki.bir konuya odaklandılarmı gözleri başka birşey görmez.coğu şey bir alışmışlık halini alıyor sonra mış mış gibi oluyor.sormayan sorgulamayan ..doktor-mış,öğretmen-miş,mühendis-miş...bir şey neyse odur.kendisi gibi davranmayan doğaya akırıdır.filan falan...filan
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 12 Mayıs 2009, 12:02:42
kimse yokmu?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 12 Mayıs 2009, 12:23:58
Alıntı yapılan: "fractal"kimse yokmu?
geldim kardeşim selam ...

kardeş senin sorgularını herkez yapıyor kendi kapasitesince ... çünkü herkezi bağlıyor ... ama nasılki bir labaratuvarda deneylerle bir şeyi takip ve sorgulamak için gerekli ortam ve labaratuvar gereksimleri lazım , aynen bunun gibide kainatı sorgulamak için de donanıma önce sahip olmamız gerekiyor ... herkezin anlayacağı bir dilde konuşursam ;  malumat ile manasını iyi ayırt etmek lazım ... nasılki ; bir lambayı bulan zat o kadar deney sonucu bir başarı elde etmiş ve bunun manasıda insanlar geceleri ışık la işlerini görsün denmiş ... bunun gibide kainat teferruat ve manası ile bakmak lazım ... mesala bir GÜL e baktıgında aslında büyük bir ilim varken herkezin gördüğü güzelliktir ... bu gün bilim dediğimiz herşey inceleme ve test etme sonucu elde ediliyor .... hiç kimse diyemez ki " arkadaşlar bundan sonra güneş batıdan doğacak bölesi daha iyi " her konuda diyemez ... sen güneş hakkında çok malumat sahibi olsanda manasını bulamassan eğer vardığın sonuç başarısızlıktır ...

sorguları sadece sen yapmıyorsun ... mesala ben

- neden bir odun parçasından elma çıkıyorda ve hatta benim damak zevkimi bilebiliyor ... ve neden kendi çamur içip bana meyvasını veriyor ...
- neden en vahşi hayvanlar dahi yavrularını şevkatle besliyorda onlarıda yemiyor ...
- doğduğumdan beri vücudumda kaçkere öldüm öldüm ve ririldim
- herkezce kabul edilen bir gün dünyanında kıyameti kopacak ve bu kadar masrafa yazık değilmi ...
- bu kadar akıl fikir bana bu dünyada neden var elimde bunlarla ne yapacağım halbuki zengin olmak için bile çok çok fazla iken bile
- ben iki ledi başarısızca yakarken , havadaki yıldız büyüklügünde ledleri nasıl yakıyor ? ...
- ölümsüz isteklerle madem yaratılmışım acaba ölümsüz olacakmıyım ?
- herkez gençlik iksirini ararken acaba ebedi gençlik varmı ?

gibi gibi ...

yani bu seninde benimde herkezinde sorunu ... sadece senin aklına gelmiyor
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 13 Mayıs 2009, 21:43:34
neden bir odun parçasından elma çıkıyorda ve hatta benim damak zevkimi bilebiliyor ..ve neden kendi çamur içip bana meyvasını veriyor ...
*********************************************************
bu soru şu aslında neden benim algıladığım  şeyleri bu şekilde algılıyorum
çünkü bu şekilde tanımladığım için o şekilde biliyorum.bu algılama sınırlarımıla ve tanımlamarımla ilgili.odun parçası elmaaslında daha parçaık bazında baktığınızda bu organizasyonu göremessiniz.elmada olsa armutta olsa atomlar ve lektronlar var.biz varlığı bilmemiz için onun en azından dil ile bilinebilir olması lazım.atom trafından bakınca camur icip meyva vermek diye bişey yok.bizim bilin ve varlığımız zaten bu atomik dev,inimlerim makro olarak nitelenedirilmesi değilmidir.şimdi odundan karpuz olsa ne olur kürek olsa ne olur.atomik bazda fizik yasalarınca işleye n kanunlar var sadece.

- neden en vahşi hayvanlar dahi yavrularını şevkatle besliyorda onlarıda yemiyor ...
türün devamı için.peki havyan bunu nerden biliyor?en azından bilmese kendini bu zaman kadar taşıyamazdı.

- doğduğumdan beri vücudumda kaçkere öldüm öldüm ve ririldim
bu cok sıradan kuatum olayı.planck sabiti harikası.burda benim asıl merak ettiğim.böyle var yok şeklinde ise evren.ozaman zaman sürekli değil.anların toplamından oluşuyor.oysa ok paradoksu ne olucak şimdi.ve dahası bir andan diğer ana veriler neyle taşınıyor.ve dahası yok olduktan sonra tekrar varlığa döndüren şey nedir?yada sonra yokluğa.neden varlık yokluk şeklinde dönüp duruyor.ozaman tüm varlık devinime mecbur ozaman....

- herkezce kabul edilen bir gün dünyanında kıyameti kopacak ve bu kadar masrafa yazık değilmi ...
ilahi  muhasebe...

- bu kadar akıl fikir bana bu dünyada neden var elimde bunlarla ne yapacağım halbuki zengin olmak için bile çok çok fazla iken bile
bu kadar akıl fikir varsa ozaman bu sorularıın cevabı nerde...

- ben iki ledi başarısızca yakarken , havadaki yıldız büyüklügünde ledleri nasıl yakıyor ? ...
bunun cevabını bilsen ledleri daha iyi yakardın ve bu soru anlasız kalırdı

- ölümsüz isteklerle madem yaratılmışım acaba ölümsüz olacakmıyım ?
bu sorunun cevabını ancak ölümsüz olduğunda alacaksın.şayet ölümsüz oldğunda bu sorunun cevabı hayır ise ne olucak?

- herkez gençlik iksirini ararken acaba ebedi gençlik varmı ?
evet.horon ve kemençe  gençlik iksiri
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 14 Mayıs 2009, 11:44:02
@fractal

kardeş atomunada bak elektronunada ... çevir çevir bak ... yapan ilmini gizlememiş nasılsa... ama en son da tasarımına da bak ... o zaman tam olacak ... bir ressamın sergisine dahi girdiğinde elinde mercekle mikroskopla sürekli dolaşırsan ... güzel şeyler düşünmezler hakkında ... :roll:

cevabında en çok güldügüm horonla   led davası ...

ya ben onu şundan söylemiştim ... tesbih gibi yıldızları gezegenleri kudret elinde nasıl kolayca çeviriyor ona işaret etmiştim ...

horona gelince

- doktor ne kadar ömrüm kaldı ?
- bir hafta
- du ben bi horon tepiim
- aşagıda üç günlükler   kolbastı oynuyo oraya katılsan ?...

süper hoş  sohbet ... teşekkürler kardeşim ...






[/I]
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 14 Mayıs 2009, 12:30:51
gladi kardeş ben zaten Allahın bu muhteşem eseriyle bir zorum yok.kim bu sistemi tasarladığınıda tartışmıyorum.birşeyler varsa ortada neden bu şekilde var.birbirleriyle etkileşimi nedir?ve algı denen şey nedir?ve nasıl olur...

atomlar bahsetme olayı şu altında  gübrede aynı sistem emvcut.bunu değerli ayad değerisz olarak tanımlayan bizisiz.bu tür bir noktaya değindim az cok.baktığımız şey ne olursa olsun  onu bilmemiz için tanımlamamız gerekiyor.insan bilmediği tasavur edemez.demek istediğim şey elamnın bizim yaşamımız ila ve bu yaşamla bir  alakası olamsaydı.sen bu soruyu sormayacaktın.neden odundan elma cıkar.makro boyutta bizimle diğer varlıklar gibi bir anlam ve algı kümesinde etken yada edilgen bir yer edinmiş elam odun modun...sonuc olarak bie elam neyin parçası olduğunu bilmez.bir atomda elamnınmı yoksa kirazınmı yapısında bulunduğunu bilmez.silahı ateşlediğinizde mermi gitmek itediği icinmi yada bir hedef aradığı icinmi kendine bir yol izliyor haıyr.fizik yasalarını izliyor.atomlarda bu yasaları izleyerek çeşitli yapılar meyadana getiriyor.sonra biz onunla etkileşimimiz boyutunda ona anlamlar yüklüyoruz.bunu demek istedim..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 15 Mayıs 2009, 10:07:28
bu konuda heralda ZİYA kardeş daha iyi açıklama yapabilir sanıyorum ...

evet Ziya kardeş bu algılamaları , biz nasıl algılıyoruz ... şimdiye kadar yediğimiz elmalar aslında gübrenin paketlenmiş halimiydi ... yoksa biz aslında pazardan gübremi alıp yiyoruz ... açıkla bize ...   8)
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 15 Mayıs 2009, 10:12:24
ziyada salihte  konuyu bitirmiş sanırım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 15 Mayıs 2009, 11:16:18
Alıntı yapılan: "fractal"ziyada salihte  konuyu bitirmiş sanırım.

Bitirmedim tabiki. Fakat usul konusunda yıllardır müzdaribim. Toplum olarak bir türlü bu usul problemini çözemedik. Şöyleki; burası bir teknik forum, gayet güzel. Diyelim bir arkadaş bir problem ortaya koyuyor. Herkes elinden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyor. Fikrini söyleyen kişilerin ne inancına ne meşrebine ne cemaatine nede örgütüne bakıyoruz. Ki doğru olanda budur. Sadece Kişilerin probleme verdiği cevap bizim için önemlidir. Probleme katkıda bulunuyorsa yararlanırız hepsi bu kadar. Hatta problem ortaya koyan arkadaşında problemini eleştirmeyiz. Yani senin probleminde ne kadar saçma demeyiz(diyemeyiz). Katkıda bulunanların fikirlerini de saçma bulmayız. Çünkü saçma kelimesi bir yargılamadır. Buna hakkımız yok. Öne sürülen çözüm teknik olarak doğru veya yanlış olabilir. Şimdi teknik konularda büyük oranda usul yönünden problem yaşamıyoruz. Ama ne zamanki bir sosyal konu (Siyaset , din, vb...) hakkında konuşmaya başlayalım hemen usulu bozmaya başlıyoruz. Hemen soran kişinin ve cevaplayan kişinin (veya kişilerin) meşreplerini inançlarını öne almaya başlıyoruz. Aslında ne önemi var. Burda problem ve öne sürülen fikirlerin tartışılması gerekir. Varsa çözümle ilgili katkıda bulunabileceğin fikrin söylersin. Yoksa söylemezsin bu kadar basit. Diğer davranışlar fikirlerin gelişmesini engelliyor. Sen böyle soru soramazsın veya bir kişi bir fikir öne sürer sanamı düştü. Halbuki bunların hepsi kişisel yargılamalardır. Genel olarak konuşuyorum. Kimse alınmasın . Toplumsal olarak yaygın bir problemimiz. Çoçuk evde fikir söylemeye çalışır; büyüklerinin karşılığı, ne zaman adam oldunda fikir söylüyorsun! Çoçuk okulda fikir söylemeye çalışır, öğretmen sen kimsin der. vs. vs. Bütün bunların sonucunda bireyselleşme problemini ortaya çıkarıyor. Artık toplumda herkes bir kimlik sahibi olmaya çalışıyor. Çünkü birey olarak bir değeri ve etkisi olmadığını görüyor. Ve bir fikri örgüte , cemaate, siyasi topluluğa mensub oluyor. Ve mensup olduğu grubun kalıplarıyla düşünmeye ve davranmaya başlıyor. Aynı zamanda çevresindeki kişileride bireysel olarak değil bir mensubiyet olarak algılamak istiyor. Bütün bunların neticesinde yeni bir şeyler üretemeyen bir toplum oluyoruz. Çünkü beyinlerdeki düşünme kabiliyetini törpülüyoruz. En acı tarafı belli düşünce kalıplarını ezberlemeyi de düşünme kabul ediyoruz. Lafı biraz uzattım kusura bakmayın. Burada ne söylesek bazı arkadaşlar söylenenle değil söyleyenle ilgileniyor. Şurda sadece @fractal arkadaşın sorularıyla ilgilenseydik hiç problem olmayacaktı.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 15 Mayıs 2009, 12:43:12
salih hoca söylediklerine kesinlikle katılıyorum.olayı cok iyi analiz edip cok güzel bir dille temize cekmişssin.bu bakımdan cok teşekkür ediyorum.neyse konuya kaldığımız yerden devam edelim.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 15 Mayıs 2009, 15:13:47
Salih Hocam,

açık toplum diyorsun ama sana özelden bir link vereceğim diyorsun. Kendince dinin tanımlamasını yapıyorsun. Alıcılarını geliştiren peygamber olur diyorsun. Neyse bunlar kaziyyei muhkem olmuş konulardır.

fractal,

dil önemli diyorsun, yazdıklarını bir bütünlük içerisinde yazamıyorsun, bir cümlede 4-5 cümle barındıryorsun. Anlamakta zorlanıyorum ve bu nedenle yazımın kötü dedim. Fikirlerini daha düzgün ifade edebilsen yazdıklarına cevap bulacaksın. İkame akıl diyorsun ama senin her bahis açtığın konu bir başkası tarafından geliştirilmiş bir fikir içeriyor. Sorduğun soru konusunda şu var dendiğinde içerisinde bir tek küfür eksik ve neredeyse lanet dolu ifadeler kullanıyorsun. Benim adıma düşünüp yazıyorsun, hatta öyle yazıyorsun ki beni itham ettiğin hususlarda kendin daha kötü durumdasın bunu farkedemiyorsun. İlla ki sana 2+2=4 denecek kesinlikte cevap vermez isek bize ithamda bulunuyorsun ama kendi bahsettiğiniz konularda bir bilimsel kesinlik olmamasına rağmen onlara hayranlık duyuyorsunuz. Bu konuları dile getirince de olayı kişiselleştirip konuyu saptırmakla suçluyorsunuz.

Öncelikle sizin dil probleminizi çözelim. İstediğiniz filoloji uzmanına sorun, dünyanın en zengin dili arapça olduğunu söyleyecektir (1.5 milyon kelime). İngilizce de yaklaşık 300 000 kelime vardır. Türkçede 50-60 000. Eğer derdini anlatacak isen birinci tercihin arapça olmalıdır. Çevrenizdeki hukukçulara hukuki mevzuattan arapça kelimeleri atalım ve yerine Türkçe'lerini koyalım deyin. Cevabı çarpıtmadan buraya yazın.

Konuşma sanatına göre delil iddiadan daha karmaşık ise dinleyenlerin kafası karışır ve konuşma amacına ulaşmaz. O nedenle konulara cevap verirken getireceğiniz deliller basit olmalıdır. Profesyonellik bunu gerektirir. Sizin falan hoca falanca konuyu foton risalesinde çözmüş diye aşağıladığınız konuyu (ki bahsettiğiniz her ne ise) bir kere daha oradan okuyup tekrar yorumlayın.

Atomların bireysel davranışlarını sorguluyorsunuz. O zaman şunu da aklınızda tutmakta fayda var. Evrendeki atomlar minimum enerji düzeyine ve maksimum düzensizliğe yönelme eğilimindedirler. Belki size bir açılım sağlar.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 15 Mayıs 2009, 16:33:02
Alıntı Yapaçık toplum diyorsun ama sana özelden bir link vereceğim diyorsun.

Ziya kardeşim, daha önce yanılıp bir defa ilgili linki vermiştim. Bir mod tarafından şiddetle uyarıldım ve linkim anında silinde. Demekki bir tecrübem var . Ve bana bu eylem yapıldığında hiç tepki vermedim. Çünkü fikir serbestliğini sadece kendi fikirlerinin yayılması ve kabul edilmesi şeklinde anlayan bir kişiyi ikna etmek zor olur diye düşünüyorum. Aynı zamanda tartışmaktan hoşlanmıyorum. Eğer mümkün olur ortamda bulursam fikir alışverişinde bulunuyorum.

Alıntı YapKendince dinin tanımlamasını yapıyorsun
Baştan konuştuklarımın kendi anladıklarım olduğunu söyledim ve söylemeye devam ediyorum. Şunada dikkatini çekerimki senin din hakkındaki kuran ve sünnet dışında bildiklerinde yine birilerinin fikrine dayanıyordur.
Alıntı YapAlıcılarını geliştiren peygamber olur diyorsun.
Tam olarak böyle söylemedim. Kaldıki peygamberlerin beyin decoderlerinin (Kapasiteleri) normal insanlardan daha geniştir ve farklıdır demek, onlara bir eksiklikmi fazlalıkmı getirir. Yoksa onlarda biz gibidirler sadece ceplerinde kitap vardır demekki üstünlük getirir?
Alıntı YapNeyse bunlar kaziyyei muhkem olmuş konulardır.
Bunu anlayamadım.  :?:

Ben @fractal gibi düşünme fonksiyonunu kullanan bir kişiye rastladım diye sevinerek ona kendi fikirlerimi yazdım. Yazdımki bildiklerimin yanlışlıklarını, yetersizliklerini ve çelişkilerini görebileyim. Şundan eminimki kendi fikirlerimi dahil sorgulamaya son verirsem ilerleyemem.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 15 Mayıs 2009, 16:33:03
ziya--

bana yöneltiğiniz yargıları es geciyorum.kimseye lanet öfke kin küfür ve aşağılama gibi bir davranış içersine girmedimi.yanlış anlaşılmışımdır.genel itibari ile yorumlarınızdanda bunu anlıyorum.piramid deyince mısır ufo deyince 51 bölge meteor deyince tugunska diyecek popüler söylemlerden kaçınarak konuyu uzatmadan aynı odak etrafında farklı görüşerinde olabileceğini isimler ve kaynaklar göstererek vermeye çalıştım.tek bir cümlede birçok şeydan bahsetmeye çalıştığım için karışmış olabilir.siz bunu entellektüel kaygıya bağlamışsınız.neden olmasın:)hiç bir zaman kendimi bir düşünce sistemin  boyunduruğu altına alamdım.kendime bayrak isimler aramadım.başkalarının görüşlerini savunmadım.kendi ereklerimi , dünya görüşümü kendime totem yapıpta at gözlüğüyle dolaşmadım.son yazdığını ileti yine beni kendim hakkımda konuşmaya itti.neyse...

filolojiyle ilgilenmem en zengin dil nedir en üstün dil hangisi değil dil nasıl çıkmış kelimeler nasıl gelişmiş etkileşmiş tüm diller ortakmı gibi.....

demişsiniz arapça en fazla kelime olan dil.dünyada ingilizler birşey yutturmuş amerikalılar birşey yutturmuş ruslarbirşey yutturmuş bi biz Türkler yutturamamışız galiba.keşke sizde bizim kültürümüzden birşeyin savunucusu olsanızda böyle olmasaydı.en üstün dil meram anlatılacak dil arapçaymış.emevi döneminde bu prim  yapardı.belkide en üstün dil arapça demek bile insanın sağ hanesine bir çarpı almak için bile yeterlidir.ne yani göktür alfabesinde 38 harf var diye en cok kelimede göktürk alfabesindemi?en cok kelime olunca insan en iyi bu dildemi kendini anlatır.olayın okadar cok boyutu varki..bir yazıda okumuştum çölde yaşayan bedeviler kahve renginin 400 tonunu ayırt edebiliyormuş.ozaman sadece 400 tane kahverenginin kelimesi var.hal böyle olunca bu kadar kelime zenginliği dili opsiyonelmi kılıyor.birde kazım mirşan oktay sinanoğlu bak nediyor.google yazdım arapça en cok kelime bişey cıkmadı.arapçadan dilimizdeki arapça kelimelerdende ne kadar sıyrılabilirsek okadar iyi.arapların merhemi olsa...zaten çok ileri bir millet ya.dinlerinde kelimelerin bahse girerim 1milyonu maneviyatla ilgilidr.soyut kavramlardır.yinede görmüyorlar birbirlerini kırıyorlar...

kesin cevaplar aradığımda yok ben işlemci gibi karşılaştırma yapıyorum.birisi şu düşünceyi savunuyor sonra diyorumki şu kişi o konuda böyle düşünmüş sen ne diyorsun diye soruyorum.bu arada bende birşeyler öğrenmeye çalışıyorum.

entropiden konuşalım daha iyi...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 15 Mayıs 2009, 17:56:40
fractal,

ben arapça hayranı bir insan değilim. Elbette ki dilimizi kullanmayı tercih ederim. Ama dilimize girmiş arapça terimleri neden dışlayayım. Bunu Oktay Sinanoğlu da savunuyor, siz de. Nitekip yazılarınızda siz de yabancı kelimeler kullanmışsınız.

Madem ki dil düşünme ve düşündüğünü anlatmada önemlidir, o zaman ya dilimizi iyi kullanalım veya yabancı kelime kullanalım.

"Döner" kelimesini bakın ingilizler nasıl kullanıyorlar. 1. spin, 2. rotate, 3. revolve, 4. turn, 5 convert, .. hepsi de bir anlama sahip, spin kullanılacak yerde turn kullanamzasınız. Fiziksel bir olayı anlatırken olayı tarif eden kelime kullanmazsanız RISC işlemciler gibi kısa kısa ama çok konuşarak tarif etmek zorunda kalırsınız.

Entropiden konuşalım. Buyrun evrende her şey minimum enerji düzeyine ulaşmak ister. Bunun sonucu olarak Evrende tersinir bir sistem yoktur. Evren genişlemektedir. Evrenin entropisi artmaktadır. Maksimum düzensizliğe giden bir sistemde maximum düzenliliğe giden canlılar vardır ki bu teoriye ters bir durumdur. İnsanın ana rahminden başlayan sürecini düşünün. İnsan vücuduna giren gıdaların vücuttaki dağılımını düşünün. Sanki bir bilgisayar programı gibi hangi atomların nerelere yerleşeceği ve ne zaman oradan ayrılacağı bir program dahilinde işlemektedir. Muhteşem yapıdaki bir uzay gemisinde insan denilen bir varlık oturtulmuş ve bu varlık bu düzenin işletilmesinde belki binde bir payı vardır (yemeği ağzına koyup çiğnemek gibi). Bu sisteme zarar verecek bir çok şeyi de yapmaktadır (içki, sigara, kötü beslenme vs.) sistem kendisini tamir edecek yazılım ve donanımlarla donatılmıştır.

Programcı iddia etmiş, bir sinek kanadını yapın yapabiliyorsanız diye. Yapmak demek, yapıp çalıştırmak ve onu beslemek demektir. Nice kuantumcular, nice fizikçiler, nice kimyacılar vs. gelmişler. Bu iddiaya cevap verememişler.

Deniyor ki hayvan klonladılar ya. Bir hayvanın yapısında bulunan bütün elementleri ortaya koyalım. Öyle hormonlar var ki bu günün terazileri ile tartılamaz miktarda ama insan veya hayvanın hayatını idame ettirebilmesinde çok önemli paya sahipler. Bi canlı tasarlayıp göstersinler. Bu canlının varlığını sürdürebilecek bütün fonksiyonları da tasarlasınlar. Eğer bu sistem aklı olmayan fakat bazı fiziki kanunlara tabi atomlar tarafından yapıldığı görülüyorsa, o zaman şunu söylemek lazım. Evren çok çok büyük bir bilgisayar, bu bilgisayarın içerisinde bir yazılım var ve bu yazılım (eğer temsili ikili sisteme indirgersek) 1 ve 0'ları yazılımdaki algoritmaya göre oluşturuyor.

Soyut değil mi? Sizin bilgisayarınızdaki çalışma da soyut. Ama ekranına bakınca somut şeyler çıkıyor. Aynı monitörünüzün dışında kalan 3 boyutlu ekranda gördüğünüz gibi. Yazılımın ne olduğunu çözmek istiyorsunuz. Evrendeki her bir parçacığı sayı sisteminin bir elemanı diye düşünürseniz ortaya çıkan matematiği çözmeniz gerekir.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: muhittin_kaplan - 15 Mayıs 2009, 18:27:37
Güzel Tartışma Olmuş. Bazen Konu Kaymış,
Ama İmzamdada Var. Tartıştığınız (-mız) konular bigbang e kadar, öncesi..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 15 Mayıs 2009, 18:38:53
sinek kanadını..şimdi diyelim yine 2000 yıl öncesindeyiz.ozamanın kavramları ile bu günün kavramları ve yaşam anlayışı farklı olduğu aşikardır.ozamanın yaşamı ve hayatı anlamaya yaran tüm bilgisel birikimleri  düşünün hangi soruları sorabilirsiniz?kuantum bahsebilirmisin?telvizyondan,bilgisayardan bahsebilirmisiniz?bakınız ozaman kim sormuş forier analizi nasıl yapılır?1 ve sıfılarla çalışan bir bilgisayar yapayım diyee?anlatmak istediğim şu ozaman belki sorsaydınız bir sineğin kanadını kim yapabilir diye ne cevap alırdınız ?peki şimdi nasıl bir cevap alıyorsunuz?peki gelecekte ne tür bir cevap alıcaksınız?düşünün evreni anlamaya yönelikgeliştirilen tanımlamarımızı kavramlarımızı akılsal deneylerimizi..işte daha öncede bahsettiğim olay varlığı bilmemizde önemli bir fonksiyon olan dil varlık ile aramızdaki bağlantıyı mükemmelleştirdiği zaman varlığın gerçek bilgisine ve başka bir varlığada bu bilgiyi aktarma becerisine sahip olacağız.eskiden sorduğumuz sorulara bakın şimdi ise sorduğumuz sorulara bakın.
eğer evrende çalışan bir yapı varsa ve kuşkusuz bizde bu yapı içersinde ise bu yapı neden aynı yönetmleri bizimde kullanmamıza izin verip ve neden bu tür bir bilgi ile sizin sinek kanadı tarzı zor gördüğünüz şeyleri yapmamıza izin vermesin?

bilim felsefesinde pradikma kavramı vardır.nasıl klasik fiziğin açıklayamadığı noktaları kuantum mekaniği açıklıyorsa bu paradikmalrda kendilerini yenilemektedir.entropi şimdi böyle tanımlanmış.açıklamışsınız.zamanla bu paradikmadaki çelişki ya ortadan kalkacak yada evrende böyle bir olayın olmadığı biim yanlış bir taraftan baktığımız ortaya cıkacaktır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 16 Mayıs 2009, 10:56:32
asıl sorulardan biri şudur...

başka bir mesajımda sormuştum.neden bilmediğimiz sesleri çıkaramayız diye.o kadar cok ses varken.bunu arkadaşlar genelde insanın sesi üretmede kullandığı fizyolojik anatomik yapılarla açıklamya çalıştılar...

peki daha önce hiç görmediğimiz bir şeyi algılamadığımız vede deneyimlemediğimiz birşeyi görebilirmiyiz?acab bundan dolayı evrenin ve maddenin büyük bir bölümünü boş olarak algılıyoruz?

buna 1 örnek ama biraz çelişki var.colomb amerika kıtasın a ilk gittiğinde karayiplerdeki yerliler onları görememiş.çünkü deniz üstünde böyle birşey olacağına inanmazlarmış ve daha öncede hiç yelkenli ve böyle insanlar görmemişler.sadece gemilerin dalgalarını görmüş oda yerlilerin ruhani kişisi.onada kabilede herkes inandığı için oda onlara anlatınca bu olayı onlarda inandıkları için yelkenlileri görebilmişler.

bir masay bakan insanın beyin tomografisinde parlayan bölgeler ile bir masayı düşününce parlayan bölgeleri aynı ise gören kim?gerçeklik nedir.

madem ruh diye birşey var.ve vucut işlevini yitirince  madde denen şeyler etkileşime giremiyor.insan ölüyor.peki bu ruh denen şey neden maddeye bu kadar bağımlı?ve onunla etkileşimi nasıl oluyor?maddeyle etkileşiyor ise bu etkileşimin kurallarını bulursak ruhuda analiz edebilirmiyz?

herkes bir dafalık en zor soruala cevap bulmaya çalışmasın bir kezde en zor zoruları bulmaya çalışssın..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gunesf - 16 Mayıs 2009, 17:14:52
Açıkcası bu bilgi alış verişindeki tartışmanın sonu nereye varacak onu çok merak ediyorum ve her mesajı okurken bi sonra ki mesajda acaba ne yazılacak diye meraklada bekiyorum. :roll:
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 16 Mayıs 2009, 22:55:17
Madem meraklananlar var devam edelim. ;)
Kendi paradigmama göre cevaplıyorum. Benim paradigmama göre aslında gözlemlediğimiz evrenin aslı gözlemlediğimiz gibi değil. Evrenin bir alt boyutu sonsuz frekanslı dalgalar okyanusuydu. Neticede beyinde aynı şekilde   yapısı itibari ile çeşitli frekansların girişimden oluşuyordu. Böyle olmakla beraber, beyin diğer dalga yapılardan farklı olarak ortamdaki dalgaları anlamlandırmaktaydı.  
Alıntı Yapbaşka bir mesajımda sormuştum.neden bilmediğimiz sesleri çıkaramayız diye.o kadar cok ses varken.bunu arkadaşlar genelde insanın sesi üretmede kullandığı fizyolojik anatomik yapılarla açıklamya çalıştılar...

Beyin kendini oluşturan Dalga yapısının izin verdiği kapasite kadar anlamlandırabilir. Başlangıçta genetik yapısından gelen altyapı ile başlar. Beyin daha önce söylediğimiz gibi potansiyel olarak sonsuz miktarda mana algılayacak(veya anlamlandırabilecek) yeteneğe sahiptir. Ancak geliştirilmesi gerekir. En yaygın olarak beş duyu dediğimiz organlardan gelen veriler yardımı ile bu gerçekleşmektedir. Ama bu, sadece beyinde yatay kapasite artışı sağlamaktadır. Yani default olarak ayarlanmış evreni algılama kapasitesi artmaktadır. Yani maddesel evrenin bilgilerini genişletmektedir. Örneğin Uzayın daha derinliklerini keşfetmek veya maddedin kuantsal boyutlarını incelemek gibi. Maalesef, daha beynin esas kapasitesini ortaya koyacak dikey kapasite gelişmesi olayı toplumsal bazda yaygınlaşmamaktadır.

Alıntı Yappeki daha önce hiç görmediğimiz bir şeyi algılamadığımız vede deneyimlemediğimiz birşeyi görebilirmiyiz?acab bundan dolayı evrenin ve maddenin büyük bir bölümünü boş olarak algılıyoruz?

Görebiliriz. Aslında görmek tabiri yerine algılamak tabirini kullanmamız daha uygun olur gibime geliyor. Biz hangi eyleme yaparsak yapalım (Duyma, görme vs..) sonuçta anlamlandırıyoruz. Aslında boşluk görmede yine anlamlandırmamızdan kaynaklanıyor. Gerçekte evrenin alt boyutunda boş bir yer yok. Her yer bilinçli enerji dalgaları ile dolu.

Alıntı Yapbuna 1 örnek ama biraz çelişki var.colomb amerika kıtasın a ilk gittiğinde karayiplerdeki yerliler onları görememiş.çünkü deniz üstünde böyle birşey olacağına inanmazlarmış ve daha öncede hiç yelkenli ve böyle insanlar görmemişler.sadece gemilerin dalgalarını görmüş oda yerlilerin ruhani kişisi.onada kabilede herkes inandığı için oda onlara anlatınca bu olayı onlarda inandıkları için yelkenlileri görebilmişler.

Bunun geçerli olmadığını düşünüyorum. Beynin algılama kapasitesi ve neyi algılayacağı yapısından geliyor. En azından default değerler miktarınca. İlk gemiyi yapanı düşünürsek zaten böyle olması gerekir.

Alıntı Yapbir masay bakan insanın beyin tomografisinde parlayan bölgeler ile bir masayı düşününce parlayan bölgeleri aynı ise gören kim?gerçeklik nedir.

Bu dediğiniz tam benim paradigmamı destekliyor. Evren dışarda değil, beynin içinde oluşuyor.(Anlamlanıyor).

Alıntı Yapmadem ruh diye birşey var.ve vucut işlevini yitirince madde denen şeyler etkileşime giremiyor.insan ölüyor.peki bu ruh denen şey neden maddeye bu kadar bağımlı?ve onunla etkileşimi nasıl oluyor?maddeyle etkileşiyor ise bu etkileşimin kurallarını bulursak ruhuda analiz edebilirmiyz?

Şimdi @Ziya kardeşim beni sıgaya çekecek, ama mecburen din alanı denilen sahaya gireceğiz. Aslında dikkat edilirse din alanı ve din dışı alan diye bir şey yok. Belki islam denilen, evrensel işleyiş mekanizmasının açıklamasıdır. Neyse oraya girmeyelim. Yine baştan belirtiyorum, söyleyeceklerim benim görüşlerim. Hiç bir iddiam yok. Aslında 1,5 milyarlık müslüman toplumundan kim ben gibi birinin dediklerinden etkilenir oda ayrı mesele. Yinede tedbiri elden bırakmayalım. Ruh belkide beynin çalışmaya başlamasından itibaren beynin kendi frekans şifre yapısına göre oluşturduğu bir tür holografik dalgasal yapıdır. Ve beyin çalıştığı müddetce hem ruh denen yapıyı oluşturmakta hemde sürekli iletişim halinde bulunmaktadır. Beyin dalga faaliyeti devam ettikce ruh beyinle irtibatını kesmiyor veya kesemiyor. Ne zaman beyinde biyolojik olarak dalgasal üretme faaliyeti son buluyor, o zaman ruh beyinle irtibatını kesiyor. Ruh la ilgili veriler dahi yine beyin faaliyetlerini anlamaktan geçiyor. Dikkat ederseniz evrenle ilgili veya özümüzle ilgili ne araştırmak istersek beyne ulaşıyoruz. Evrendeki bütün sır beyinde saklı  sanki.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 16 Mayıs 2009, 23:40:14
bir başka soru.tüm duygular beyinde hipotalamustan sagılanan peptitler tarafından oluştuğu bilimsel bir gerçeklik ise.ve noronlar en bilinç denen şeyin yapı taşları ise bu noronlarda birbirleriyle çeşitli şekillerde iletişime girdiklerinde birbirleriyle çeşitli bağlar oluşturular.böyle insada karkter denen şey oluşur.noropeptiler ve noron ağları karekter ve duygularıın fizyolojik  boytu ise.peki ruh a karşılık gelen oluş devinim yada ruhu betimleyen şey nedir?yoksa ruh bilinçmidir?

maddenin özü maddeden daha yoğun bişeymidir?atoma bakıldığında elektron çekirdek kuarklar ve boşluk.bunlarda gözlemci trafından algılanan şeyler.peki bunlar algılanmayınca nerdeler.algılanarak varsalar.ozaman bunların varlık nedenleri kendileri değil bizizmi?madem madde bile bukadar sorunlu.ozaman beyinde maddeden oluşuyor.ozaman beyinde maddenin gösterdiği bu durumlardan etkilenmezmi? bilinç neden beyne ihtiyaç duyuyor.neden beynin kendinin algısına bu kadar güveniyoruz.kendi kendimizin varlık algısına neden güvenmeliyiz.madde algımızmı daha gerçek kendi algımızmı.yoksa tek gerçeklik yanılsamalarımızmı.

neden zamanın ileri doğru aktığını düşünüyoruz?madem kuantum fiziği sonsuz olasılıksa  düzenin kaynağı nedir...

daha devam edeceğim...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 17 Mayıs 2009, 01:51:21
sonra.dokunma dediğimiz şey nedir?aslında dokunma diye birşey varmı.yok tabi.atomlar birbirine değmezki.dokunma sadece  elektriksel etki tepki şarj deşarj olayı.madde ise bizim algımız la olan birşey ,beynin oluşturduğu bir gerçeklik ise gerçkte bizim başka bir canlıya etkimiz ne derece olabilir?peki sevgi aşak peptit polipeptit  ve noron bağlarının oluşturduğu birliktelikler komplexi.ben birine aşıksam bile o sadece benim beynimde değilmi.gerçekte benim dışımda kimseye aşık olamam.onu algılıyor olmam benim dışımda yani gözlemcinin dışında bir varlık olduğu anlamına gelmez.herşeye geleneksel bir eşkilde miras bırakılan bu alışmışlık herşeyi gerçek yapmaya kadirmi?ve------şunu demek istiyorum.ben birine dokunamıyor iken onu öldrürebiliyorum.ruh maddeden üstün olsa idi  maddeye bağımlı olmazdı.öyle değilmi?sonra zaman bizim algımız ise ve gerçek alemde zaman yoksa ozaman devinimde yoktur. peki ebedi zevkler ve cezaları nasıl cekeceğiz ozaman.?zevk dediğimiz şeyde bir elektriksel algı.birine kötü birşey yapıp acı cekmeside.zaten bunlar beyinde olan bir olay.ozaman gerçeketn sevep ve günah nedir?bu sahte algılar yüzündenmi yargılanacağız.yoksa yaşamın amacı sadece bu sonsuz kuantum olasılığı içersindeki tercihlerimizmi bizi değerli kılıyor?peki diyelim kötü tercih yapıp günah işledik.sınırlı bir varlık formunda hatalı kararlarımız neden bizi zamanının olmadığı bir cehenneme hapsediyor.sırınırlı zaman tercihleri=sonsuz zaman cezası oluyor.sonra cehennem icin ayette deniyor onlar orda ne canlıdırlar ne diridirler bu schrödingerin kedisi düpedüz kuantumu tarif ediyor.bir madde sonsuz olasılıkta aynı anda her yerde olabilir.ozaman şu sonuç çıkıyor.cehennemde bile kuantum kanunları var ve biz bunu bu dünyadakinden cok daha iyi idrak edeceğiz.peki şuda bir sorun sonsuzlukta zamansızlıkta yani kendimizin varlığına nasıl farkedeceğizde sonra acı yada zevk duyacağız.çünkü bizim algımız varlığın  oluş-kaybobuluş oluş kayboluş atımlarının algısından bir devinimden oluşmuyormu.bu dünya bittide ötekine başladık:)

birde gerçeği bilmekmi faydalıdır?iyidir?
yoksa doğru tercihleri yapmak?

arkadaş bu yazının sonunu merak ediyor.faust diyorum.susuyorum.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 17 Mayıs 2009, 10:17:19
@Fractal arkadaş, o kadar çok sormuşsunki biraz toprlamam lazım.
İnternetten bulduğum bir yazıyı yayınlıyorum. Yazan kişiyi tanımıyorum. Sadece yazı içeriğinin senin sorularının bir kısmına cevap olabilir diye düşünüyorum.
Alıntı YapMutlak Mantığın Gözlemi‏  
İnsan, özünden gelen varlıksal sorunları çözümleyebilmek amacıyla farklı seviye ve kudrette olsa da düşünen ve düşünceyi yine farklı seviye ve kudretteki belirli bir mantık sinsilesi içinde sistemize ederek felsefesini oluşturan bir türdür. Varlıksal sorunları alemlerin ve kendinin nasıl ve neden  oluştuğuyla ve ne olacağıyla ilgilidir. Bu varlıksal sorunlarla ilgili dogmatik çözümleri olan herhangi bir inanç sistemini kabul etmiş bir sosyal çevrenin (aile, mahalle, toplum, v.b.) ferdi olarak dünyaya gelir. Kaynaklara ulaşma, irdeleme gücü ve temayülleri doğrultusunda doğuştan etiketlendiği inancı ya derinleştirir (felsefi veya doğmatik yollardan) ya  inkar eder ve başka bir inanç sistemini (inançsızlık inancı dahil) benimser ya da bilinmezci veya umursamazcı bir tavır takınır. Her durumda, inancı daha önce sistemleştirilmiş kalıplara dayanır. Bu kalıpların özüne nüzul etmedikçe derununda şüphe ve buhranı her an taşıyacaktır.
İster bir dine, ister bir felsefi görüşe, isterse bilinmezciliğe sarılsın, MUTLAK FELSEFE ye ulaşmadıkça her an değişebilecek bir inanç sahibidir. Mutlak felsefe, diyalektikle yani çok yönlü ve sürekli bir eleştiriyle artık çürütülemeyecek olacağı görülen salt gerçekliktir.  Felsefenin tanımı gereği Mutlak olamayacağını iddia etmek zansal veriler (izafi bilgiler) arasında ilaka (bağını) kuran aklın bu ilaka gücünün (mantığın) ancak izafi sınırlar içinde işleyebileceğini iddia etmektir. Bu durumda her tezin anti tezi olacak, sentez sürekli yenilenecektir. Mantığın, düzlemsel verilere dayanarak düzlem dışının bilgisini veremeyeceğini iddia etmek, mantığı dayandığı verilerin düzlemine indirgemektir. Oysa varlığı felsefi bir sorun olarak ele alıp düzlemsel verilerden hareketle çürütülemeyecek mutlak mantığa ulaşma yolları, binlerce yıllık insanlık tarihi boyunca gösterilmiştir. Bunun için insanlığın şu ortak gözlemlerine dayanılır:1- Her tür oluş özünde değişimi taşır. Makro ve mikro planda her tür madde, enerji, fiil, hatta düşünce duygu ve idrak sürekli hareket ve değişim gösterir. Hiçbir oluş statik değildir. 2-Oluşların bu değişimi, halden hale geçişleri, zaman mefhumunu doğurur. Zaman maddenin ve özünde enerjinin hareketi, değişimidir. 3- Değişimsiz bir oluşun olamaması, her şeyin zamanın esiri ve zamanın eseri olduğunu gösterir ki aslında oluşun halden hale geçişi zaman mefhumunu doğurduğuna ve halden hale geçmeyen bir oluş olamadığına göre, zaman ve değişim kavramları oluşun bizatihi kendi karateristikleridir.
4- Değişim, hareket, halden hale geçiş, bir eneri gerektireceğine göre, her tür oluşun oluşturucusu enerjidir. Enerjinin kendisi de bizatihi hareket ve değişime endeksli olarak var olabilen bir oluş olduğundan, bu karakteristiği, farklı latifliklerde oluşturduğu tüm diğer oluşlara da yansımaktadır.
5- Her tür oluş başka oluşlara, temelinde bu oluşları var kılan enerji sirkülasyonuna bağlıdır. Enerji de sadece bizatihi değişen kendi kudretine dayanarak var olabiliyor olamaz. Dayandığı tükenmez bir kudret olmak durumundadır. Bir kudretin tükenmez olması için ise halden hale geçmemesi, yani değişimden münezzeh olması şarttır. 6- Bu durumda asıl kaynak oluşlar evreni düzleminde aranamaz. Ancak, bu oluşlar evreninin olabiliyor olması için oluşların karakteristiğinden tamamen farklı bir tükenmez kaynağın olması da zaruridir.Öyleyse olması zaruri olan değişmez kaynak, mutlak anlamda değişimden, hareketten ve zamandan uzak olmak zorundadır. Tüm bu zorunlulukların çıkarımı gösterir ki, zamana endeksli oluşlar için O kaynak, ezeli ve ebedidir.Bu durumda O, oluşturduğu enerji dahil tüm oluşlardan ayrıdır. Ancak oluşturduğu oluşlar O'ndan oluştuğu için, O'na bağlıdır. Böyle bir şeyin verilebilecek en iyi örneği rüyadır. Oluşlar evreni uykudaki bir adamın rüyaları gibidir. Rüyaların evreninden tamamen farklı boyutta bir bilinç ve kudret tarafından sürekli üretilmektedirler. Oluşlardan bir oluş olan bilincimiz, dini terminolojiyle dünya ve ahret hayatlarında asla MUTLAK'ın rüyası olmaktan bir adım öteye geçemeyecektir. Aksi hal izafi oluşun Mutlak olabileceğini söylemektir ki, Mutlak, olunacak bir şey değildir. Hali hazırda her an daim olarak değişmeden OLAN' dır.

V. Korhan Koral
Samsun - 13.05.2009
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 09:41:21
Alıntı yapılan: "fractal"sinek kanadını..şimdi diyelim yine 2000 yıl öncesindeyiz.ozamanın kavramları ile bu günün kavramları ve yaşam anlayışı farklı olduğu aşikardır.ozamanın yaşamı ve hayatı anlamaya yaran tüm bilgisel birikimleri  düşünün hangi soruları sorabilirsiniz?kuantum bahsebilirmisin?telvizyondan,bilgisayardan bahsebilirmisiniz?bakınız ozaman kim sormuş forier analizi nasıl yapılır?1 ve sıfılarla çalışan bir bilgisayar yapayım diyee?anlatmak istediğim şu ozaman belki sorsaydınız bir sineğin kanadını kim yapabilir diye ne cevap alırdınız ?peki şimdi nasıl bir cevap alıyorsunuz?peki gelecekte ne tür bir cevap alıcaksınız?
2000 yıl öncesinin kavramları ile şimdiki kavramlar arasında temelde bir fark yok. O zaman da bilmiyorduk yağmurun nasıl oluştuğunu (su damlacıklarının oluşmaya başlamasını kastediyorum) şimdi de bilmiyoruz. O zaman da dünyanın ayı ve güneşi nasıl çektiğini bilmiyorduk, şimdide. O zaman kuantum bilgisi yoktu ama şimdi var da neyi açıklıyor? O zaman bilgisayar yoktu ama algoritma vardı. Savaşlarda oluşan duruma göre mevzi alma bir algoritma ve bir programı gerektirir ve arkasında düşünen bir zekayı ve komutlara itaat eden merkezi işlem birimlerini ve 1 ve 0 ları temsil eden askerleri (diri ve ölü :)

O zaman da termodinamik kanunları işliyormuş şimdi de. O zaman da fiziksel olayların tersinmez olduğu biliniyormuş şimdi de. O zaman da atomların maksimum düzensizliğe meyilli oldukları biliniyormuş, şimdi de. (kimsenin evi rüzgar, deprem, fırtına yağmur vs. in ilginç kombinasyonları ile kendiliğinden ortaya çıkmamış, tam tersine yapılan evler veya eserler bu etkilerle tahrip olmuş).

Televizyon yoksa da tiyatro varmış. Ne değişiyor?
Alıntı Yapdüşünün evreni anlamaya yönelikgeliştirilen tanımlamarımızı kavramlarımızı akılsal deneylerimizi..
sadece tanımlamaya çalışıyoruz. O da eksik.
Alıntı Yap...eğer evrende çalışan bir yapı varsa ve kuşkusuz bizde bu yapı içersinde ise bu yapı neden aynı yönetmleri bizimde kullanmamıza izin verip ve neden bu tür bir bilgi ile sizin sinek kanadı tarzı zor gördüğünüz şeyleri yapmamıza izin vermesin?
Vermemiş değil vermiş. Ama cüz'i vermiş. Görme, işitme, irade, kelam, ilim, vs. Ama bunlar da sınırlı. Sinek kanadı yapabilirsin belki ama onu yaşatamazsın. Onun ihtiyacı olan besinleri ihtiyacı ölçüsünde veremezsin. Temizliğini yapamazsın, zaralı etkilerden koruyamazsın vs. demiş.
Alıntı Yapbilim felsefesinde pradikma kavramı vardır.nasıl klasik fiziğin açıklayamadığı noktaları kuantum mekaniği açıklıyorsa bu paradikmalrda kendilerini yenilemektedir.
Buna itirazım yok ama bir çok şeyi de yanlış algıladığını söylemem gerek. Klasik fiziğin açıklayamadığı makroevrendeki olayları rölativite, mikroevrendekileri de quantum fiziği açıklamaya çalışıyor ama bu da sadece gözlemlenen olayları bir formüle oturtmaktan ibaret. O da tam anlamıyla oturtulamamış ve çok uzun bir süre de oturtulamayacak. İstersen termodinamiğin birinci kanununda bahsedilen iç enerji değişimi teriminin diğer bileşenlerine bir bak.
Alıntı Yapentropi şimdi böyle tanımlanmış.açıklamışsınız.zamanla bu paradikmadaki çelişki ya ortadan kalkacak yada evrende böyle bir olayın olmadığı biim yanlış bir taraftan baktığımız ortaya cıkacaktır.
Entropi bir tanımdır. Bu tanım sabit sıcaklıktaki enrji değişiminin adıdır. Bunda çelişki veya değişiklik olacak bir durumu yok. Sizin adınızın size verilmesi gibi. Derseniz ki termodinamiğin ikinci kanunu bir gün değişebilir, ona itirazım yok. Fakat şu bir gerçektir ki fiziksel olaylar tersinmezdir. Yani şişirilmiş balonu patlatırsanız içerisindeki gaz atomları bir arada durmak istemeyecekler ve içerinde bulunduğu ortama dağılacak (difüzyon)tır. Bunun tersi asla olamaz, yani bir odadaki atomlar gelin hep beraber odanın ortasında toplanıp orada bekleyelim demeyeceklerdir. Dışarıdan bir etki olmadan tabi ki.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 09:54:29
Alıntı yapılan: "fractal"bir başka soru.tüm duygular beyinde hipotalamustan sagılanan peptitler tarafından oluştuğu bilimsel bir gerçeklik ise.ve noronlar en bilinç denen şeyin yapı taşları ise bu noronlarda birbirleriyle çeşitli şekillerde iletişime girdiklerinde birbirleriyle çeşitli bağlar oluşturular.böyle insada karkter denen şey oluşur.noropeptiler ve noron ağları karekter ve duygularıın fizyolojik  boytu ise.peki ruh a karşılık gelen oluş devinim yada ruhu betimleyen şey nedir?yoksa ruh bilinçmidir?
Ruh sizsiniz. Diğer geriye kalan cesettir. O cesedin de atomları sürekli değişim halindedir. Su vücutta 3 gün durur, en uzun duran atom da herhalde (yanlış hatırlamıyorsam) 3 yıl.
Alıntı Yapmaddenin özü maddeden daha yoğun bişeymidir?atoma bakıldığında elektron çekirdek kuarklar ve boşluk.bunlarda gözlemci trafından algılanan şeyler.peki bunlar algılanmayınca nerdeler.
Hala oradalar.
Alıntı Yapalgılanarak varsalar.ozaman bunların varlık nedenleri kendileri değil bizizmi?madem madde bile bukadar sorunlu.ozaman beyinde maddeden oluşuyor.ozaman beyinde maddenin gösterdiği bu durumlardan etkilenmezmi? bilinç neden beyne ihtiyaç duyuyor.
Donanımsız yazılım çalışır mı?
Alıntı Yapneden beynin kendinin algısına bu kadar güveniyoruz.kendi kendimizin varlık algısına neden güvenmeliyiz.
Düşünüyorum o halde varım demiş (Hz. Ali'ye ait olduğu iddia edilen bu sözü Descartes söylemiş) Bu çeşit sözler öyle günlük konuşma sırasında ağızdan çıkan kelimelerden olmadığını tahmin edersiniz sanırım. (Ben de dahil) Üzerinde düşünmek gerekir.
Alıntı Yapmadde algımızmı daha gerçek kendi algımızmı.yoksa tek gerçeklik yanılsamalarımızmı.

neden zamanın ileri doğru aktığını düşünüyoruz?madem kuantum fiziği sonsuz olasılıksa  düzenin kaynağı nedir...

daha devam edeceğim...
Zaman geriye doğru aksa, örneğin 3 gün öncesine gitseniz bu yazılar olmayacak ve tartışmanın bu noktaya geldiğini bilmeyecektiniz. Yani yine geçmiş zamanı hatırlayacak ama bulunduğunuz andan sonrası sizce bilinmeyecekti. O zaman 3 günlük zaman dilimi öncesinde 3 gün sonraki anda bulunduğunuzu hatırlamayacaktınız. Değişen ne oluyor? Eğer zamanda geri gitmekten kastınız saatler hep geri yönde işlese ve takvimler her gün bir önceki günü gösterse ise, bu da göreceli bir yaklaşım, yani zamanda ileri gittiğinizi geri sayımla göstermek gibi bir şey.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 10:09:09
Alıntı yapılan: "salih"Madem meraklananlar var devam edelim. ;)
Kendi paradigmama göre cevaplıyorum. Benim paradigmama göre aslında gözlemlediğimiz evrenin aslı gözlemlediğimiz gibi değil....
Hocam etağfirullah. Sizi sıgaya çekmek gibi bir niyetim yok. Fakat ruh ile ilgili ve beynin sonsuz algılama potansiyeli ile ilgili iddialarınıza rezervasyon koyuyorum. Ruh ile ilgili kısma ben cevap veremem. Sistemi yapan bilir, o nedenle de bilen konuşur. O da konuşmuş ve ruh'un ne olduğunu bildirmiş.

İnsan beyninin sonsuz bir algılama kapasitesi olabilmesi için sonsuz büyüklükte bir beyin olması gerekmez mi?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 11:15:16
Alıntı yapılan: "fractal"sonra.dokunma dediğimiz şey nedir?aslında dokunma diye birşey varmı.yok tabi.atomlar birbirine değmezki.dokunma sadece  elektriksel etki tepki şarj deşarj olayı.madde ise bizim algımız la olan birşey ,beynin oluşturduğu bir gerçeklik ise gerçkte bizim başka bir canlıya etkimiz ne derece olabilir?peki sevgi aşak peptit polipeptit  ve noron bağlarının oluşturduğu birliktelikler komplexi.ben birine aşıksam bile o sadece benim beynimde değilmi.gerçekte benim dışımda kimseye aşık olamam.onu algılıyor olmam benim dışımda yani gözlemcinin dışında bir varlık olduğu anlamına gelmez.herşeye geleneksel bir eşkilde miras bırakılan bu alışmışlık herşeyi gerçek yapmaya kadirmi?ve------şunu demek istiyorum.ben birine dokunamıyor iken onu öldrürebiliyorum.ruh maddeden üstün olsa idi  maddeye bağımlı olmazdı.öyle değilmi?
Sizin dışınızda olan olayları laydetmişler. Örneğin II Dünya savaşı belgeseli yapılmış. Siden önce. Sizin algılamanız da, başkasının algılaması da kayıt altına alınabiliyor ise bu sadece sizin beyninizde gerçekleşen bir durum olmaktan çıkar, mutlak bir gerçeğe dönüşür. Ruh cesete bağımlı değil, asıl olan ceset değil. İki bacağı kopmuş veya kesilmiş insanlar da yaşayabiliyor. Tabi ruhsal yapısında iki bacakla orantılı bir eksilme olup olmadığını bilemem. Ama insanı en güzel surette yarattığını bildiren (kendi isim ve sıfatlarının numunelerini de bu varlığa ekleyen) mutlak varlığın insandan beklediği bir şey olsa gerek. Bu da olsa olsa güzel eserlerini, sanatlarını görmek ve onlara da göstermek olsa gerek. Hani birisi güzel bir resim yapsa bunu mutlaka sergilemek ister ya, onun gibi bir şey. Ama Mutlak Varlık eserini başkasına değil kendi görmek istediği için insanı yaratmış olabilir mi?
Alıntı Yapsonra zaman bizim algımız ise ve gerçek alemde zaman yoksa ozaman devinimde yoktur.
Gerçek alemde zaman yoksa ne demek? Geçmişi ve geleceği aynı anda gören biri için mi kastediyorsunuz?
Alıntı Yappeki ebedi zevkler ve cezaları nasıl cekeceğiz ozaman.?zevk dediğimiz şeyde bir elektriksel algı.birine kötü birşey yapıp acı cekmeside.zaten bunlar beyinde olan bir olay. ozaman gerçeketn sevep ve günah nedir?bu sahte algılar yüzündenmi yargılanacağız.
Peki cüz' iradenin rolü nerede kaldı burada. Demek ki acı vermek veya iyilik yapmak senin cüz'i iradene bağlı ise, ve sen birine acı vermiş isen, suçu eline veya parmaklarına mı yükleyeceksin? Veya betnine mi? Hakim bey suçlu beynim, ruhumun bir kabahati yok diyeceksin. Hakim Bey de o zaman beynine bir ceza vermemiz gerek çünkü adalet bunu gerektirir diyecek. Mağdur ise, hakim Bey, gerçi ruhum bir şey hissetmedi ama beynim çok acı hissetti. Cezasını affet diyecek :)
Alıntı Yapyoksa yaşamın amacı sadece bu sonsuz kuantum olasılığı içersindeki tercihlerimizmi bizi değerli kılıyor?peki diyelim kötü tercih yapıp günah işledik.sınırlı bir varlık formunda hatalı kararlarımız neden bizi zamanının olmadığı bir cehenneme hapsediyor.
Kötülük Mutlak Valığın eserlerini tahkirdir, hatta ihanettir. Verilen ömür boyunca bu inkar herhalde karşılığını öyle bulacaktır.
Alıntı Yapsırınırlı zaman tercihleri=sonsuz zaman cezası oluyor.
Sınırlı zamandan kasıt verilen ömür kadar bir süre ise karşılığı o olmak gerekmez mi? Yani ömrünü inkarla geçiren biri, bütün sanatları inkar ederse o sanatlara karşı bir cinayet işlemiz olmaz mı? 1 sn. lik cinayete 5-10 yıl ceza verildiğine kıyasla ömrünü inkarla geçirenin cezasını hesap etseniz...
Alıntı Yapsonra cehennem icin ayette deniyor onlar orda ne canlıdırlar ne diridirler bu schrödingerin kedisi düpedüz kuantumu tarif ediyor. bir madde sonsuz olasılıkta aynı anda her yerde olabilir.
Schrodinger denkleminin yorumu bir madde sonsuz olasılıkla aynı anda her yerde olabilir mi demek, yoksa etrafındaki potansiyek kuyusunu aşabilecek bir ihtimal var ve bu ihtimal 10^-20 gibi (veya daha da düşük) bir ihtimaldir mi demektir. Yani senin 100 km/h hızla bir duvara trilyon*tarilyon*trilyonlarca (cizmine kıyaslandığında çok çok çok daha küçük) kez çarpman sonucunda bir ihtimal ki duvarın arkasına sağlam geçebilirsin mi demektir?
Alıntı Yapozaman şu sonuç çıkıyor.cehennemde bile kuantum kanunları var ve biz bunu bu dünyadakinden cok daha iyi idrak edeceğiz.peki şuda bir sorun sonsuzlukta zamansızlıkta yani kendimizin varlığına nasıl farkedeceğizde sonra acı yada zevk duyacağız.çünkü bizim algımız varlığın  oluş-kaybobuluş oluş kayboluş atımlarının algısından bir devinimden oluşmuyormu.bu dünya bittide ötekine başladık:)
Gidince göreceğiz :)
Alıntı Yap

birde gerçeği bilmekmi faydalıdır?iyidir?
yoksa doğru tercihleri yapmak?

arkadaş bu yazının sonunu merak ediyor.faust diyorum.susuyorum.
Ben de merak ediyorum nereye varacağız.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: ahmet2004 - 18 Mayıs 2009, 11:42:46
Sizde takdir edersinizki konu çok çok uzadı.

İsteyen arkadaşlar ÖM vb.. gibi yollardan bu konuya devam edebilirler.

Bu günlerde toparlayın konuyu bitirelim artık LÜTFEN.

Konu sürer gider ne bizim ömrümüz yeter ne sizin.

Elektroniğe Projelere vb.. konulara devam edelim

Sevgi ve Saygılar

ahmet2004
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 18 Mayıs 2009, 12:26:40
bir şekilde rahatsız olmuşsun gibi algıladım ahmeet20004.konu uzayabilir kısabilir.zaten elektronik mesleğmiz yaşamımızın bir parçası.rahatsız olduğun birşeymi var?yada yanlış birşeylermi yapıyoruz.burda  bu konu 1000 safya sürse ne olucak.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 18 Mayıs 2009, 12:54:38
ziya hocaya cok teşekkürler.şaçma yada değil her sorumu tek tek elealıp irdelemesi beni cok mutlu etti.özellikle şu kısma biraz daha açıklama getirelim.duygular nerde ?beyindemi bedendemi?söyledğim gibi beyinde ilşkilendirilen her şey bir noron ağı oluşturuyor.ve bu ağı ne kadar sık kullanırsak yada aynı şeyleri ne kadar sık düşünürsek bu ağda okadar sağlam oluyor.alışkanlıklar ve kişilik böyle oluşuyor.şimdi duygularda hipotalamusun salgısı peptitlerden demiştim.duygunun kaynağı bunlarmış.endorfin verince insan mutlu oluyor.işte diyorumki madde duyguya yol açıyorsa ve tamemen fiziksel ise duygusuz bir ruh bence hayal kırıklığı yaratır.ve tam yanıt bulamadığın ikinci şey ise. ruh madde ve bilinç madde ilişkisi.maddenin yapısı değişince ruh kacıyor bilinç kayboluyor.vücut ölünce yani.ozaman maddede ruhu tutatan saklayan  bırakmayan şey nedir.yada aynı şekilde bilinci?ve bu bakımdan madde ruha ve bilinçe etki edebiliyor ise ruh ve bilinçte maddeye etki etmeli.ama fiziksel etki olmadan da bu olmuyor.birde suyun tepkisi var japon profesörün buluşu.suyun kendine söylenenlere kristal yapısındaki motiflerle tepki vermesi..
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 13:12:41
Alıntı yapılan: "Ziya"
İnsan beyninin sonsuz bir algılama kapasitesi olabilmesi için sonsuz büyüklükte bir beyin olması gerekmez mi?

Konun temeli holografik prensibe dayanıyor. Yani her zerrede bütünün bilgisi mevcut.(Zerre küllün aynasıdır. H.Ş. Tam holografik sisteme işaret ediyor). Dolayısı ile beyinde ki işlem hücrelerin niceliği ile değil niteliği ile alakalı. Beyin hücrelerinin niteliği değiştirilerek sonsuz anlamlı bütüne erişilebilir. Aslında karaciğer hücresindede bütünün bilgisi mevcut fakat karaciğer hücresinin algılama ve algılama kapasitesini artırma yeteneği mevcut değil.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 14:41:40
Alıntı yapılan: "fractal"ziya hocaya cok teşekkürler.şaçma yada değil her sorumu tek tek elealıp irdelemesi beni cok mutlu etti.özellikle şu kısma biraz daha açıklama getirelim.duygular nerde ?beyindemi bedendemi?söyledğim gibi beyinde ilşkilendirilen her şey bir noron ağı oluşturuyor.ve bu ağı ne kadar sık kullanırsak yada aynı şeyleri ne kadar sık düşünürsek bu ağda okadar sağlam oluyor.alışkanlıklar ve kişilik böyle oluşuyor.şimdi duygularda hipotalamusun salgısı peptitlerden demiştim.duygunun kaynağı bunlarmış.endorfin verince insan mutlu oluyor.işte diyorumki madde duyguya yol açıyorsa ve tamemen fiziksel ise duygusuz bir ruh bence hayal kırıklığı yaratır.
Duygular tabi ki beyindedir. Ancak beyinden bahsederken bir şeyi eksik bırakıyoruz. Hafızayı. Yani ruh göz penceresinden dünyayı seyrederken, kulak penceresinden dinlerken, dokunmak penceresinden hissederken bu hislerini de kaydediyor (kaptanın seyir defterine ve bildirildiğine göre de ayrıca başkaları tarafından eksiksiz kaydediliyor). Hafıza olduğu için geçmişte aldığı lezzetlerin kaybolmasından endişe edip hayatı kendine zehir ediyor. Bazen de bundan kurtulmak için hislerini iptal eden uyuşturucu veya sarhoşluk veren maddleri kullanıyor. İnsanlarda duygusuz bir ruh (yani ceset gemisinin kaptanı) olmaz. Olamaz. Varsa da canavar olur, merhametsiz olur ve çevresindekilere zarar verir. Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünenin ruh hali çevresindekilere de mutluluk kaynağı olur. Belki mutluluğun aracı kimyasal salgılar olabilir ama sonuçta geminin kaptanıdır mutlu olan ve duyguları hisseden.
Alıntı Yapve tam yanıt bulamadığın ikinci şey ise. ruh madde ve bilinç madde ilişkisi.maddenin yapısı değişince ruh kacıyor bilinç kayboluyor.vücut ölünce yani.ozaman maddede ruhu tutatan saklayan  bırakmayan şey nedir.
Bu noktada bize bildirilenlerden başka bir bilgim yok.
Alıntı Yapyada aynı şekilde bilinci?ve bu bakımdan madde ruha ve bilinçe etki edebiliyor ise ruh ve bilinçte maddeye etki etmeli.
Bazen canımız çok sıkılır ve iştahımız kapanır. Birşey yiyemez hale geliriz. Hatta öyle ki sağlığımız bozulur, zayıflarız. Demekki etki ediyormuş. Bazen de bazı insanlar (hint fakirleri) çivili tahtalara yatıyorlar ve acı hisstemiyorlar. Bazıları cam kırıkları yiyor. Rivayette vardır ki Hz. Ali ayağına ok saplanıyor, namazdayken çıkartın diyor ve öyle yapıyorlar. Acısını hissetmemiş. Demek ki ruhun kısmen bedenden ayrıldığı da oluyormuş.
Alıntı Yapama fiziksel etki olmadan da bu olmuyor.birde suyun tepkisi var japon profesörün buluşu.suyun kendine söylenenlere kristal yapısındaki motiflerle tepki vermesi..
Bunu duymamıştım. Link varsa gönderirseniz bakarım (ilginç).
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 14:51:08
Alıntı yapılan: "salih"Konun temeli holografik prensibe dayanıyor. Yani her zerrede bütünün bilgisi mevcut.(Zerre küllün aynasıdır. H.Ş. Tam holografik sisteme işaret ediyor).
Aynı güneş ışığını yansıtan parlak eşyalar gibi. Hiç birinde güneş yok ama güneşin bazı özelliklerini yansıtıyor.
Alıntı YapDolayısı ile beyinde ki işlem hücrelerin niceliği ile değil niteliği ile alakalı. Beyin hücrelerinin niteliği değiştirilerek sonsuz anlamlı bütüne erişilebilir. Aslında karaciğer hücresindede bütünün bilgisi mevcut fakat karaciğer hücresinin algılama ve algılama kapasitesini artırma yeteneği mevcut değil.
Hocam burada delil iddiadan daha karmaşık. Yani delilin kendisi delile muhtaç.

Öğrenciliğimde hafıza denilen şeyin ne olduğunu tıpta okuyan ev arkadaşıma sormuştum. Bana beyin hücrelerinde sentezlenen proteinler demişti. Peki bunlar nasıl uzun bilgileri kesintisiz hatırlamamızı sağlıyor demiştim. Cevap alamadım. (Hard/floppy disklerdeki gibi bilgi saklama mantığı gibi mi, yani bilginin geri kalan kısmı hangi sektörde hangi hücrede olduğunu bildiren bir zincir proteinin sonuna mı ekleniyor demiştim). Eğer sonsuz bilgiyi idrak edebilecek bir beyin olsa, sonsuz protein salgılayarak bu bilgileri saklaması lazım ve her birine anında ulaşabilmeli ki varlıklar arasındaki ilişkiyi çözebilsin.

Polisiye vakalarda olay yeri inceleme ekipleri incelemede bulunduktan sonra, günler alan analizler sonucunda bulgulardan yola çıkarak olayın failleri yakalanabiliyor. Bunun için de kaç kişi çalışıyor, bir çok cihaz kullanılıyor (sınırlıyız ya, o sınırları genişleten cihazlar). Bu kadar basit bir olay için bir çok kişi çalışıyor da sonsuz evreni idrak edecek tek bir beyin nasıl olur pek aklım almıyor.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 18 Mayıs 2009, 15:23:41
su kiristallerine bende raslamıştım ... haa birde tansu çillerin eşinin elinde bir kitapda vardı öle şeylere merak sarmış tv de görmüştüm ... güzel şeyler düşünüp suya dokunup için diyordu ...


ruha gelince bu konu her bakımdan inceleniyor yapısı maddelerle ilişkisi vs ...bununla ilgili googlede aratınca var ... benimde öncelerden yararlandığım kaynaklara rasladım... herkez bakabilir ...


ha bu arada zerre küllün aynası demekle , zerrede küllün bütün bilgisi var demek aynı şey değildir ... (uyarayım dedim )
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 15:45:52
Alıntı YapHocam burada delil iddiadan daha karmaşık. Yani delilin kendisi delile muhtaç.

Haklısın ama elimden bu kadar geliyor. Sadece bildiklerimi elimden geldiği kadar paylaşmaya çalışıyorum.

Alıntı Yap[Öğrenciliğimde hafıza denilen şeyin ne olduğunu tıpta okuyan ev arkadaşıma sormuştum. Bana beyin hücrelerinde sentezlenen proteinler demişti. Peki bunlar nasıl uzun bilgileri kesintisiz hatırlamamızı sağlıyor demiştim. Cevap alamadım. (Hard/floppy disklerdeki gibi bilgi saklama mantığı gibi mi, yani bilginin geri kalan kısmı hangi sektörde hangi hücrede olduğunu bildiren bir zincir proteinin sonuna mı ekleniyor demiştim). Eğer sonsuz bilgiyi idrak edebilecek bir beyin olsa, sonsuz protein salgılayarak bu bilgileri saklaması lazım ve her birine anında ulaşabilmeli ki varlıklar arasındaki ilişkiyi çözebilsin.

Bir görüşe göre bellek fonksiyonu şu şekilde çalışmaktadır. Beyin algıladığı bütün manaları aynı anda ruha holografik dalga olarak yüklemektedir. Dolayısı ile saklama kayıtları beyinde değil ruhtadır. Veri Saklama işlemi holografik dalga olarak ruhta gerçekleştiği için beynin fiziksel yapısı ile sınırlanmamaktadır. Ve beyin sürekli ruhla interaktif ilişki içinde olduğundan gerektiği zaman ruhtan verileri alabilmektedir. Ölümden sonra geçeceğimiz boyutta ruh bedenle yaşayacağımız için , yaşadığımız hayatla ilgili bütün kayıtlar üzerimizde olacaktır.
Alıntı YapPolisiye vakalarda olay yeri inceleme ekipleri incelemede bulunduktan sonra, günler alan analizler sonucunda bulgulardan yola çıkarak olayın failleri yakalanabiliyor. Bunun için de kaç kişi çalışıyor, bir çok cihaz kullanılıyor (sınırlıyız ya, o sınırları genişleten cihazlar). Bu kadar basit bir olay için bir çok kişi çalışıyor da sonsuz evreni idrak edecek tek bir beyin nasıl olur pek aklım almıyor.

Beynimizi kısıtlı olarak kullandığımız için alet edavat kullanmak zorunda kalıyoruz zaten. Eğer tasarlayan beynimizde böyle bir potansiyel oluşturmuşsa olur. Yoksa böyle bir potansiyel olmasa insan nasıl yeryüzünde halife!(Siyasi anlamda değil) olacak.

@gladi
Alıntı Yapha bu arada zerre küllün aynası demekle , zerrede küllün bütün bilgisi var demek aynı şey değildir ... (uyarayım dedim )
Vurgulamak istediğin farkı anlayamadım.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 18 Mayıs 2009, 15:53:58
insan beyni kapı gibi geçiş aracı gibi birşey herhalde.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 15:56:44
Alıntı yapılan: "salih"Bir görüşe göre bellek fonksiyonu şu şekilde çalışmaktadır. Beyin algıladığı bütün manaları aynı anda ruha holografik dalga olarak yüklemektedir. Dolayısı ile saklama kayıtları beyinde değil ruhtadır. Veri Saklama işlemi holografik dalga olarak ruhta gerçekleştiği için beynin fiziksel yapısı ile sınırlanmamaktadır. Ve beyin sürekli ruhla interaktif ilişki içinde olduğundan gerektiği zaman ruhtan verileri alabilmektedir. Ölümden sonra geçeceğimiz boyutta ruh bedenle yaşayacağımız için , yaşadığımız hayatla ilgili bütün kayıtlar üzerimizde olacaktır.
Bildiğim kadarıyla sadece hayat arada bir perde olmaksızın insana verilmiştir. Onun haricindeki her şey için arada bir sebep (vasıta değil) vardır. Yani ölüm için araya bir sebep konmuş ki şikayetler hayatı verene gitmesin. Aynı şekilde hafıza için de beyinde kimyasal faaliyeler olması lazım. Mesela hafızasını kaybeden insanlar bir süre sonra tekrar kazanabiliyor.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 16:17:32
Alıntı YapAynı şekilde hafıza için de beyinde kimyasal faaliyeler olması lazım. Mesela hafızasını kaybeden insanlar bir süre sonra tekrar kazanabiliyor.

Haklısın bir sebeb olması gerekir. Beyindeki bazı hücreler ruhla bellek fonksiyonu gerçekleştirmek için interaktif ilişki görevini yapmaktalar. Modern araştırmalar beyinde bazı hücrelerin bellek işlevi görevi görmekte olduklarını tespit ettiler. Fakat modern bilim beyinle ruh arasındaki ilişkiden haberi olmadığı için bütün olayı beyin hücrelerine yüklemektedir. En azından şimdilik. Eğer ilgili hücrelerin fonksiyonları bozulursa ruhla veri alışverişi sağlanamadığı için irtibat bozulmaktadır. Aslında bellekte veri kaybı söz konusu değildir. Sadece aradaki irtibattan sorumlu hücrelerin fonksiyonları azalmakta veya kaybolmaktadır.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 18 Mayıs 2009, 16:23:13
Alıntı Yap
Alıntı Yapha bu arada zerre küllün aynası demekle , zerrede küllün bütün bilgisi var demek aynı şey değildir ... (uyarayım dedim )
Vurgulamak istediğin farkı anlayamadım.
yani bir şey başka bir şeye ayinedarlık edebilir amma ayinedarlık ettigi şey onda aynen var olmaz ...mesala bir baloncuk güneşe ayinedarlık yapabilir ... ama o baloncukta güneş yoktur ... gibi ... "madem zerre bir şeye ayinedarlık ediyorsa bütün bilgiler onda vardır " denir se butlan olur hüküm ...
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 16:28:24
Alıntı yapılan: "gcolak"insan beyni kapı gibi geçiş aracı gibi birşey herhalde.

Dediğinden çok öte bir yapı. Kapıyı, kapıdan sonrakini anlamlandıran bir yapı.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 16:35:30
Alıntı yapılan: "gladi"
Alıntı Yap
Alıntı Yapha bu arada zerre küllün aynası demekle , zerrede küllün bütün bilgisi var demek aynı şey değildir ... (uyarayım dedim )
Vurgulamak istediğin farkı anlayamadım.
yani bir şey başka bir şeye ayinedarlık edebilir amma ayinedarlık ettigi şey onda aynen var olmaz ...mesala bir baloncuk güneşe ayinedarlık yapabilir ... ama o baloncukta güneş yoktur ... gibi ... "madem zerre bir şeye ayinedarlık ediyorsa bütün bilgiler onda vardır " denir se butlan olur hüküm ...

Klasik mantık sistemine göre düşünürseniz haklısınız. Ama holografik yapı kavramı çok yeni. Eğer internette bakarsanız, örneğin holografik fotoğraf tekniği diye bir çalışma var. Holografik fotoğraf filmini parçalara ayırsan bile her bir parçası aynı fotoğrafı gösterebilmektedir.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 18 Mayıs 2009, 16:56:00
bende hep hissetmek nedir diye düşünmüşümdür, beyin dediğin sinir hücreleri, onlarda molekül, onlarda atom veya daha küçük zerresi, peki bunlarmı hissediyor, öyleyse tüm maddeler hissediyor, değilse hisseden ne, seviyorum deriz, kızıyorum deriz, acıdı deriz, bu his denen olay nedir, hisseden kimdir?
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 16:59:23
Alıntı yapılan: "gcolak"bende hep hissetmek nedir diye düşünmüşümdür, beyin dediğin sinir hücreleri, onlarda molekül, onlarda atom veya daha küçük zerresi, peki bunlarmı hissediyor, öyleyse tüm maddeler hissediyor, değilse hisseden ne, seviyorum deriz, kızıyorum deriz, acıdı deriz, bu his denen olay nedir, hisseden kimdir?
deriz diyen kim ise o. Kaşık deriz diyor mu? :)
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gladi - 18 Mayıs 2009, 17:01:26
yani diyorsun ki ... tam boy ayna nasıl ki güneşi gösteriyor ... tuzla buz yapsam gene her bir zerresi hala tam güneşi gösteriyor ... ve bundan dolayı ben bu cümleyi kullanabiliyorum aynı holagramda oldugu gibi diyorsun ...

bende diyorum ki hala klasik olarak ... zerreden yıldıza kadar ... sinekten gergedana kadar ...

zaten ayinedarlık bir kere aslı değildir ... onun için zerrede kül ancak cüzi aranır ... timsali aranır ... o kadardır ... cüz dür ... cüz ile külli zıt ... yani iki zıt aynı anda olmaz ... cüzde kül tam olmaz  ...

yani bilmiyorum daha nasıl anlatayım ...

zerre aynedarlık yapar de ... ama küllde ne varsa cüzde zerrede o var olmaz ... bu hükümdür kanundur ... zadece kapasitesince kabiliyetince  ayinedir ....
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: gcolak - 18 Mayıs 2009, 17:01:41
Alıntı Yapderiz diyen kim ise o. Kaşık deriz diyor mu?
hah işte o kim?, ben onu arıyorum.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Ziya - 18 Mayıs 2009, 17:21:59
Alıntı yapılan: "gcolak"
Alıntı Yapderiz diyen kim ise o. Kaşık deriz diyor mu?
hah işte o kim?, ben onu arıyorum.
O bi kere hayat sahibi olmalı. Bitkilerde de hayat vardır (bitkisel hayat). Eğer acıdı veya acımadı diyorsa ki bunun olmadığını düşünüyorum, o zaman bir de ruh sahibi olmalı (hayvanlar ve insanlar). Hisleri ile yaşayan, geçmiş acılarına ah veya oh diyen biri ise ilave olarak bir de akıl sahibi olmalı. İşte aradığın o.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: fractal - 18 Mayıs 2009, 20:30:34
holografik evren gibi düşsel tasarımların new age akımının bir popüler propagandalarından biri olarak görüyorum.new age takımı futuriz ve karamtüretme ,holistik, kozmolojik,teolojik alnalrda çok rahat  konuşabilmektedir.bunuda ben şeye dayandırıyorum daha öncede bahsetttiğim gibi fayrabend katıldığım bir görüşü eğer bir bilgiyi bilimsel olarak insanlara sunarsanız sırf o bilgi bilimsel ve karşı koyulmaz evrensel bir gerçeklik gibi bu unsurlardan aldığı güçle bireylere zümrelere topluma bu bilgiyi  kabulenmelisin der.böyle olunca gerçekten söz bir güç barındırır.dini metinlerdede böyle bir güç vardır.modernizm tutmayınca postmodernizm i çıkardılar ve büyük anlatıların sonu dediler.ne olmadığıyla tanımladılar.

düşünsenize fractal geomtery kimse karmaşık sayılarla değilde işin matematiksel asıl bu olayın nedenini değilde bundan çıkarmaya çalıştıkları düşlerle ütüpyalarla içi boş söylemlerle insalara gelmektedirler.bir tür magazinsel bilim.

bence gerçeklik kurgusal değildir.kendime göre gelimeler çıkarır kavramlar oluşturur ve kendi içlerinde kendi reaksiyonlarıyla çelişmeyen sayısız felsefik dünya görüşü oluşturabiliriz.birisinin modası gecince değeri daha revaçta olur.
Başlık: Evrenin Clock Frenkansını
Gönderen: Salih - 18 Mayıs 2009, 21:41:39
Alıntı yapılan: "fractal"
bence gerçeklik kurgusal değildir.kendime göre gelimeler çıkarır kavramlar oluşturur ve kendi içlerinde kendi reaksiyonlarıyla çelişmeyen sayısız felsefik dünya görüşü oluşturabiliriz.birisinin modası gecince değeri daha revaçta olur.

Evet bende bu görüşe katılıyorum. Çeşitli fikirler üretmek kolay. Yalnız daha öncede söyledim, öne sürülen sistem sürekli sorgulanmalıdır. Gerçeğe uygun olmayan fikir sistemi mutlaka açık verecektir, bazı zaman yetersiz kalacaktır, bazen çelişkiye düşecektir. Senin dediğini engellemenin en iyi yolu sürekli tefekkür eylemini devam ettirmektir. Düşünmeyi engelleyen görüşlerden şüphelenmek gerekir. Ama gözlenen gerçeklik resmin bütününü anlamlandırmaya yetmiyor. İnsan nerden (doğmadan önce) nereye (öldükten sonra) gidiyor. Bu evrenin anlamı ne gibi sorular bazı soyut fikirler olmadan izah edilemiyor. Tamam kabul ediyorum soyut fikirler içinde gerçeklerden sapma tehlikeside içeriyor. Ama ben başka çare göremiyorum. Gerçekler ve soyut çıkarımlar dengeli şekilde kullanılmalıdır. Ulaşabiliyorsak gerçeklerden yararlanalım. Ulaşamıyorsak (Örneğin ölüm ötesi)o zaman  bir şeyler düşünmemiz gerekiyor. Evrenin anlamını evrende sinek kadar yer işgal etmeyen bir gezegenden bakarak başarabilirmiyiz. Diyeceksin sonsuz süre içinde mutlaka gerçek olarak bulunacaktır. Olabilir ama birey olarak o kadar vaktim yok. ;)

Konu kilitlenmiştir.

ahmet2004