Ynt: Mikroelektronika'yı kuran kişinin resimli hayat hikayesi

Başlatan carirt, 21 Kasım 2013, 18:59:21

OG

Alıntı yapılan: mistek - 23 Kasım 2013, 11:08:29

Durum böyle olunca teknoloji trenide kaçtı, şimdi yetişmeye çalışıyoruz.
http://lagarihasancelebi.kimdir.com/

Hasan Çelebi, daha sonra ulemânın baskısı ile yargılanmış ve Kırım'a sürgüne gönderilmiştir.
Hep aynı karalama zırvaları.
Önce kaynağı doğru seçmek sonra yol almak gerek.

Seyehatname cilt 1 sayfa 670 ise şöyle der imuş,


    "Lagâri Hasan Çelebi, Murad Han'ın Kaya Sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. Lagari Hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. Sarayburnu'nda Hünkar huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. Lagari, "Padişahım seni Hüda'ya ısmarladım" diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi...

    Denize indi...
    Yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. Bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinanpaşa Kasrı önünde deryaya indi. Oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. Zemini bus ederek selam verdi. Bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. Sonra Kırım'da Selamet Giray Han'a gidüp orada merhum oldu. Rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi.



FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

Icarus

Benim azıcık tecrübem ve görüştüğüm bütün firmalardan edindiğim tek şey şu oldu.
Elektronikle ilgili tek bildiği şey prize parmağını sokmaması gerektiği olan ArGe müdürü: "Hemen çok hızlı geliştirelim A chip'nin alalım, B'e takalım" şeklinde düşünüyor. Önemli olan para kazanmak çabuk olalım diyor. Mühendislere para vermesek dahi olur.
Sonra ? Yüksek maliyetler rekabet gücünü azaltıyor.
(Not: Görüştüğüm bir elektronik firmasındaki(yeterince büyük) ArGe müdürü Elektronik devre ve pcb dizaynı ile ArGe'nin neredeyse hiçbir ilgisinin olmadığını söyledi)

Oysa bütün arge'nin amacı zaten piyasayı köşeye sıkıştırmak ve para kazanmak. Fakat "off the shelf solution" chip almak demek, başka bir firmadan Mühendislik + Üretim + Tedarik satın almak demektir. Eh sizede bir tek pazarlama + kurulum hizmeti kalır. ArGe'den para kazanamazsınız...

mistek

Alıntı yapılan: OG - 23 Kasım 2013, 11:53:01
Hasan Çelebi, daha sonra ulemânın baskısı ile yargılanmış ve Kırım'a sürgüne gönderilmiştir.
Hep aynı karalama zırvaları.
Önce kaynağı doğru seçmek sonra yol almak gerek.

Seyehatname cilt 1 sayfa 670 ise şöyle der imuş,


    "Lagâri Hasan Çelebi, Murad Han'ın Kaya Sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. Lagari Hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. Sarayburnu'nda Hünkar huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. Lagari, "Padişahım seni Hüda'ya ısmarladım" diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi...

    Denize indi...
    Yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. Bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinanpaşa Kasrı önünde deryaya indi. Oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. Zemini bus ederek selam verdi. Bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. Sonra Kırım'da Selamet Giray Han'a gidüp orada merhum oldu. Rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi.

Lagari Hasan Çelebiyi daha önceden araştırmıştım kırıma sürgün edildiği iddaları asılsızmış, verdiğim bağlantının tamamını okumadım direk koydum hata bende kusura bakmayın.
Ama bişeyler yapabildiğimiz gerçeğini ve toplumda bir takım çevreler tarafından aşağılandığı gerçeğini değiştirmiyor.
boş işlerin adamı ---- OHM Kanunu: I = V/R ---- Güç Formülü: P = V*I = I^2*R = V^2/R

OG

O çevreler her zaman olacaktır. Var olmasının önüne geçilemez.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

subram

Alıntı yapılan: run - 22 Kasım 2013, 17:37:45
bir ara.com.tr vardı onu takip ediyordum epeydir oldukça da başarılı arama sonuçları vermeye başlamıştı sonunda oda gitti neden gittiğini bilmiyorum.

http://www.geliyoo.com/
http://www.elektronark.org  Türkiyede Elektronik Kültürünü Değiştirmeye Geliyoruz

LukeSkywalker

#20
Osmanlı zamanındaki ulemanın bilimin gelişmesinin önüne çıkan engeller konusunda katkıları baya büyük. Mesela Ebu-Suud efendi...

mesaj birleştirme:: 23 Kasım 2013, 15:25:30

Bunu tartışmak anlamsız, zira birkaç ileri görüşlü padişah dışında müspet ilime destek veren yok. Bunu Osmanlı çoktüğündeki okuma yazma oranı ile açıklayabiliriz; %20. Yani 100 kişiden yalnızca 20 kişi okuma yazma biliyor. İşte bilime verilen değer.  İstanbuldaki okuma yazma oranı 1895 yılında %40. Daha söylenecek birşey yok.  Göktürk imparatorluğunda bile oranın daha yüksek , %70-80 arası olduğu tahmin ediliyor.

Gelelim konuya. Mikroelektronika firmasının çok sayıdaki kitleri ve derleyicileri bu firmanın başarısının aslında birer özeti. Demekki tutuluyor ki adamlar habire yeni kitler ve yeni sürüm derleyiciler çıkarıyorlar. Bizim ülkemizde tutulmamasının bir sebebi distribütörün fiyatları yüksek tutması ve mikroelektronika'nın bir Sırp firması olmasıdır.


z

Ne cekiyorsak Osmanli zihniyetinin devamindan cekiyoruz.

Basari gorecelidir.

1- Digerlerine gore cok calisirsin.

2- Digerleri hic calismaz sen cok az calisirsin.


Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

muhittin_kaplan

Konu Kayıyor Ama Yazmadan Edemeyeceğim.
Bu İş Biraz Yaratılış Amacıyla Alakalı Sanki,

Osmanlıdan Kaynaklı İse
Selçuklunun, ve önceki Türk İmparatorluklar/Devletler/kavminin İnsanlık Tarihine Kattığı Yenilikler neler ?

muhendisbey

Alıntı yapılan: a.zorba - 23 Kasım 2013, 11:43:43


güney kore ile türkiye kıyas ı hiç gerçekçi değil
Peki sorayım neden gerçekçi değil? Yada farklı gördüğün yön neresi?

İşte kaybettiğimiz nokta aslında senin de takıldığın nokta
Yenilgiyi kabul edip yenilgiden ders çıkarmıyoruz. Yenildik deyip bırakıyoruz.

Araba yapmışız çalışmamış yenisini yapalım onda bu eksik yönü giderelim dememişiz. Dalga geçmişler, sırf birileri gülüyor diye destek kesilmiş birileri de küsmüş. Çok güzel.

Türkiye ile Güney Kore kıyas açısından evet bir değil. Bizim daha ileride olmamız gerekiyordu. 3 kıtanın ortasında denizlerin geçidi konumunda bir ülke.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

muhittin_kaplan

Hocam Bencede Kıyas Yapılan Ülkeler Yanlış.
Bizde Bazı Ülkelerin manda yönetimini kabul etseydik , Japonya kore vb ülkeler gibi ilerde olurduk.
Konu Uzar Ama Bu Coğrafya bence lehimize değil aleyhimize sonuçlar doğuruyor. Çünki Böyle bir coğrafyada kimseyi rahat Bırakmazlar. ki bizim gibi imparatorluklar geçmişini özleyen bir milleti, asla.
Estonya, Letonya, Yada Papua Yeni Ginede Olsak Belki durum değişirdi.

magnetron

bence türkiye de elektronik sanayi gelişmesinin önünde
uygulanan ekonomik politikalar engel

enflasyon olmasın diye doların üstüne bastır türk lirası değerlensin
ondan sonra yabancı mallar daha ucuza gelsin piyasayı işgal etsin

çinliler enayi mi çin parasının değerini düşük tutuyorlar ?



mistek

Alıntı yapılan: muhendisbey - 23 Kasım 2013, 16:20:30
İşte kaybettiğimiz nokta aslında senin de takıldığın nokta
Yenilgiyi kabul edip yenilgiden ders çıkarmıyoruz. Yenildik deyip bırakıyoruz.

Araba yapmışız çalışmamış yenisini yapalım onda bu eksik yönü giderelim dememişiz. Dalga geçmişler, sırf birileri gülüyor diye destek kesilmiş birileri de küsmüş. Çok güzel.

Türkiye ile Güney Kore kıyas açısından evet bir değil. Bizim daha ileride olmamız gerekiyordu. 3 kıtanın ortasında denizlerin geçidi konumunda bir ülke.

1 milyon liralık bir proje yaptığınızı düşünün ve tübitak desteği ile işe başladınız 6 ay sonra ödeme kesildi ne olacak ?
O günün şartlarında araba üretmiş adamlar ama medya alay konusu etmiş böyle bir durumda devletin başındakiler keşke bırakmasaydı ama konu kapanmış. Medya kim? Rivayete göre dış güçler Türkiyenin gelişmesini istemeyenler... El kol bağlı.

boş işlerin adamı ---- OHM Kanunu: I = V/R ---- Güç Formülü: P = V*I = I^2*R = V^2/R

z

Alıntı yapılan: OG - 23 Kasım 2013, 11:53:01
    "Lagâri Hasan Çelebi, Murad Han'ın Kaya Sultan nam duhteri pakizesi vücude geldiği gece akube şadmanlığı oldu. Lagari Hasan, elli okka barut macunundan yedi kollu bir fişeng iacad etti. Sarayburnu'nda Hünkar huzurunda fişenge bindi ve şakirdleri fişengi ateşlediler. Lagari, "Padişahım seni Hüda'ya ısmarladım" diyerek temcid ve tevhid ile evci asumana huruc eyledi...

    Denize indi...
    Yanında olan fişengleri ateş edip ruyi deryayı çeragan eyledi. Bam-ı felekde fişengi kebirinin barutu kalmayıp da zemine doğru nüzul ederken, ellerinde olan kartal kanatlarını açıp Sinanpaşa Kasrı önünde deryaya indi. Oradan şenaverlik ederek uryan huzurı padişahiye geldi. Zemini bus ederek selam verdi. Bir kise akça ihsan olunup yetmiş akça ile sipahi yazıldı. Sonra Kırım'da Selamet Giray Han'a gidüp orada merhum oldu. Rahmetli yar-i gaar-ı sadıkımız idi.

Yabancilarin sehir efsanesimi değilmi diye bazi iddialari bilimsel olarak ele alan bir programi (MythBusters) vardi. Bu konu da ele alindi. Bir kac deney yapildi. Gunumuz barudlariyla hatta verimli kati yakirlariyla bile sozkonusu ucusun yapilamayacagi sonucuna vardilar ve sehir efsanesi dendi.

Veriler, kullanilan barut miktari, ortalama insan agirligi vs idi.

Diyelimki uctu. Osmanli komutanlari ne geri zekali adamlarmis ki bu teknolojiyi daha sonraki askeri uygulamalarda kullanmamislar. Kisa mesafeli de olsa ucma yetenegi askeri alanda onemli ustunlukler getirir.

Gene de su linke bakmakta fayda var.

http://www.princeton.edu/~achaney/tmve/wiki100k/docs/Lagari_Hasan_Çelebi.html
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

olemiss

Alıntı yapılan: Fkarizmatik - 22 Kasım 2013, 10:31:51
Bir de biografisini okuyup anlasak.

Yeni bir üye olarak foruma benim de katkım olması için, ayrıca MikroElektronika şirketi takdir ettiğim bir şirket olduğu için, oturup söz konusu röportajı Türkçe'ye çevirdim, ekte iletiyorum:



MikroElektronika'nın sahibi Nebojsa Matic: "Sırbistan'daki en mutlu yöneticiyim"

16 Mayıs 2013

"Ben çevresini, içindeki cevheri uyandıracak insanlarla kuşatmış olduğu için çok şanslı olan, ortalama biriyim.  Bu insanlar olmadan ben bir hiçim; onlarla beraber ise, hayal ettiklerimin ötesinde işler başarabiliyorum.  Sırbistan'daki, hatta dünyadaki, en mutlu yöneticiyim."

"Kimsenin münakaşa etmediği" bir şirket olan MikroElektronika'nın sahibi ve yöneticisi Nebojsa Matic, hüsnüniyet (iyi niyet) tarihçesi hikayesine böyle başlıyor.

MikroElektronika, mikrodenetleyiciler için yazılım ve donanım sistemleri üretiyor; mikrodenetleyiciler araçlarda, buzdolaplarında, çamaşır makinelerinde, cep telefonlarında ve uzay gemilerinde, yani etrafımızdaki her şeyde, bulunmaktadır.  Şirket bu alanda öncü olarak Sırbistan'da bir çok kitap yayınlamıştır.

Matic yedi yıl boyunca günde dört saat uyudu; on yıl süresince tatil yapmadı.  İlk arabasını otuz sekiz yaşında satın aldı.  İş hayatını tek bir cümle yönlendiriyor: "Sahip olduğun şirket, senin çocuklarının severek çalışmak isteyeceği bir yer olmalıdır."  Hem balık tutma sevdalısı, hem de yirmi yıldır aynı kadına sevdalı.

"Ne biliyorsun ki sen?"

Novi Sad'daki Futoska pazarında son on markımı da harcamıştım.  Bir elektrik mühendisliği öğrencisi olarak vermem gereken birkaç sınav daha vardı.  Aynada kendime baktım ve "Ne biliyorsun ki sen?" diye sordum.  Biraz düşününce, sadece kürek kullanmayı bildiğimi farkettim.

Bunun üzerine birşeyler öğrenmem gerektiğine karar verdim.  İşte o sıralar pazara mikrodenetleyiciler çıktı ve benim de ilgimi çekti.  Fakat 1990'lardaydık, internet yoktu, soru soracak kimse yoktu, kitap yoktu, hiç birşey yoktu.

Lisede bir öğretmen bana yardımcı oldu.  Bir miktar parayı bir şekilde biraraya getirdim ve elektronik parçalar satın aldım.  Bir bilgisayardan kablolar söktüm, bunları kestim ve tüm bir gece boyunca küçük bir masa başında, dizlerimin üzerinde kabloları birbirine bağlamakla uğraştım.  Yaptığım karmaşık bir arapsaçıydı, ve çalışması da imkansızdı, ama çalıştı.

Hüsnüniyetin tarihçesi

MikroElektronika sıfırdan kuruldu.  Belgrad'a geldiğimde cebimde 200 markım vardı; bu para ile nasıl bir iş başlatabileceğimi düşündüm.  MikroElektronika isimli dergiyi başlatmaya karar verdim çünkü bir dergi, en ufak miktar parayla başlatabileceğiniz en büyük işdir.

Reklam vermek isteyen şirketler buldum, sonra da bir basımevine gidip sahibine, reklamlardan para gelince, kendisine ödeme yapacağım konusunda söz verdim.  Riski göze aldı ve kabul etti.  Bu kararın, hayatında vermiş olduğu en yerinde ticari karar olduğunu söyler çünkü hala bizim basım işlerimizi yapıyor.  İşte bu nedenle MikroElektronika'nın tarihinin, bir iyi niyet tarihi olduğunu söylerim.

Dergi yayımcılığına başladıktan sonra ilk kitabımı yazdım.  PIC mikrodenetleyiciler konusunu en açık olarak bu kitap sunmuştur.  Sırbistan'da dört basım yaptı ve 4 bin adet satıldı.  MikroElektronika daha sonra da birçok dile (İngilizce, Çince, Türkçe) çevrilen kitaplar yayınlamaya devam etti.

Yayımcılık işiyle birlikte ilk sistemlerimizi üretmeye başladık.  Babamın garajında el emeği ile imalat yapıyor ve günde on sistem satıyorduk.

Günün ağarmasını dört gözle beklerdim

15 mühendisimiz Balkanska'da 60 metrekare bir alanda çalışıyordu.  Yaşadığım apartman dairem şirketin bir odasıydı.  On yıl boyunca her cumartesi ve pazar günü çalıştık.  Yedi yıl boyunca günde dört saat uyudum; günün ağarmasını dört gözle beklerdim.

2005 yılında Visegradska'da şirket için çalışma ofisi satın aldık.  Çok uğraştık ve sonucunda başardık.  Fedakarlık etmeden birşey elde edemezsiniz, aksi bir hayaldir.  Bu gerçeği kavrayanlar ise her işte başarılı olurlar.

Bugün 60 çalışanımız var.  110 ülkeye (Avrupa'ya, Amerika'ya ve Japonya'ya) 300'den fazla ürün ihraç ediyoruz ve 38 ülkede distribütörümüz var.  Sürekli müşterilerimiz arasında Toshiba, Hitachi, Sony, NASA, Ferrari, Ford, General Motors, CERN, ve Toyota bulunuyor.  Her ay Google ile toplanıyoruz.  Dünyada sadece on şirket derleyici üretiyor ve MikroElektronika bunların en büyüklerinden birisidir.

Televizyon seyretmemek, iyi bir kahvaltı, aşk yapmak

Sürekli tekrarladığım mantram şudur: "Yeni başlayan biri iş hayatında nasıl başarılı olur?"  Öncelikle, televizyon seyretmemek gerek, çünkü çalışmak yerine kötü haberlerle vakit kaybetmiş olursunuz.  Kahvaltı yapmak gerek, böylece tüm sabahı sıkıntı içinde, öğle yemeğini bekleyerek geçirmemiş olursunuz.  Sonuncusunun nedeni ise stres ve gerilimi azaltması bakımından, zaten bariz.

Yönetim konusunda bildiğim herşeyi kendi başıma öğrendim.  Yöneticilik konusunda hiçbir kitap okumadım.  İşin esası organizasyonda, daha verimli, daha ucuz üretim için çabalamakta yatıyor.  Kaliteli olarak büyümek, üretimin kapsamını genişletmek ve çalışanları sürekli geliştirmek gerekiyor.  Bir kişinin kalitesini artırırsanız, şirketin kalitesini artırmış olursunuz; tersi ise geçerli değildir.

Şirketin durumu iyiye gidiyorsa, bunun sonucundan temizlik personeli bile faydalanmalıdır

Önemli olan kişinin eğitim derecesi değildir; önemli olan kişinin kendisidir.  İnsanlar maaş için değil, kişiliklerinin yönlendirdiğine göre çalışırlar.  Eğer kendine has bir kişilik iseniz, gerekirse işinizde bir dinara bile çalışırsınız.

MikroElektronika'nın istihdam politikası bunu temel alır.  Lajkovac'daki Üretim Şefim esasında bir lastik kaynakçısıdır; eskiden konusunda en iyisiymiş, şimdi ise en iyi Üretim Şefi, çünkü bu onun kişiliğinde var.

Bu demek değil ki maaşlar düşük tutulmalıdır.  Yılda dört defa ikramiye öderiz, 13 ve 14üncü maaş ödemelerimiz vardır, ve her şey yolunda giderse 15inci maaşı da veririz.  Bu önemlidir, çünkü ikramiyeler çoğunlukla yaratıcılık için verilir, maaş ise herkese ödenir.  Şirketin durumu iyiye gidiyorsa, bunun sonucundan temizlik personeli bile faydalanmalıdır.  Yönetici zenginken, o yöneticinin çalışanlarının çamaşır makinesi satın alacak parasının olmaması, ayıp bir durumdur.

İlk arabamı 38 yaşımda satın aldım.  Villalarım ya da yatlarım yok.  Bu şirket benim herşeyim ve bu çok önemli.

Balık tutmak beni başka çılgınlıklardan koruyor

Selimoviç'in Kale romanında şöyle yazar: "Balıkların peşinden git, Ahmet Sabo.  Balık tutmak muazzam bir saçmalık gibi görünebilir, ve belki de öyledir.  Fakat çok büyük bir tutku haline gelir, ve böylece kişiyi kendi çılgınlığından korur.  Etrafında dünya yıkılsa da sen kımıldamadan suya bakarsın.  Dünyadaki en büyük bilgelik, insanın gerçek bir çılgınlığı keşfetmesidir."

Her zaman tutku dolu bir balıkçı olmuşumdur.  Haftada iki defa, geceleri, balık tutarım.  Bu sırada düşünmek ve önceliklere karar vermek için fırsat bulurum.  Bu temmuz ayı için de geçerlidir, sıcaklığın sıfırın altında 15 derece olduğu ocak ayı için de aynıdır.

Yazın neden daha fazla insanın balık tuttuğunu hep merak ederim.  Bu insanlar aralık ya da ocak aylarında da balıkçı kimliğinde değil midir?  İşte bu, kişiliğin hikayesidir; ne kadar şımarmış olduğumuzun, Sırbistan'ın ne zaman daha refah günleri yakalayacağı sorusunun, hikayesidir.  Gece nehir kıyısında karlar içinde yürüyen bir ben varım, neden?  Çünkü hava başkaları için çok soğuk.  Onların da üşümediği gün geldiğinde, aralık ayında Kolubara nehrinde kalabalıkdan yer bulunmayan bir gün geldiğinde, bu ülkedeki herkes daha refah bir durumda olacaktır.

Biljana

Biljana'm Lajkovac'dayken lisenin en güzel kızıydı.  Ben inatçı bir adamım, 15 yaşımda onun peşine düştüm, 21 yaşında ona sahip oldum.  Yirmi yıl sonra ona hala aşığım.  Lena adında, sekiz yaşında bir kızımız var.

Neden daha fazla kadın programcı yok?

Bu konuyu ne zaman aleni olarak tartışmaya çalışsam, yüzüme gözüme bulaştırıyorum, fakat esasında çok basit bir şey.  Kadınlar sürekli programcılıkla uğraştıkları halde, neden daha fazla kadın programcı yok?  Kocası, çocukları, kreş, iş, yemek, giyecek, alışveriş, bahçe işi; bir kadın bütün bunları bir güne sığdırmak durumunda.  Evet, programcılık bir iş, ama aynı zamanda yaratıcılık içeriyor ve bu nedenle kadınlar için ideal bir iş, çünkü kadınların hayal gücü daha kuvvetli; bir şeyi düşünürken başka bir şeyi yaratabiliyorlar.  Ne zaman elime fırsat geçse, devlet yetkililerine bunu anlatmışımdır: Sırbistan kadınlara daha çok önem vermeli.  Benim hayalim, daha fazla kadının programcı olmasıdır.

İşyerimizi en kısa sürede Zemun'da bulunan yeni bir mekana taşımak için çaba sarfediyoruz.  Bu yer eskiden Belgrad Elektronik Sanayi'sine aitmiş.  Çok yatırım yaptık ama müthiş bir mekana sahip olacağız.  Bizim için büyük bir atılım olacak.  Sadece klima sistemi için bile yüzbinlerce Euro yatırım yaptık.  MikroElektronika'nın Dubai'deki otelleri aratmayan lüks bir katı olacak.  Elektronik sanayisini Belgrad'da diriltmek istiyoruz; hem bu tesisi eski şöhretine kavuşturmak, hem de bizi takip etmeleri için başkalarını teşvik etmek istiyoruz.

Ben kişisel olarak ne mi istiyorum?  Herşeyden önce, herkesin mümkün olduğunca mutlu olmasını istiyorum.  Herkesin dört çocuğu olması gerektiğine karar verdim!  Hatta üçüncü çocuk için ayda 200 Euro, dördüncü için ayda 400 Euro ödemeye söz verdim.

Milica Stevuljevic


Not: Çevirinin hakları PicProje.org sitesine aittir.
Yazılım Mühendisi, Çevirmen.