5G Tehlikeli mi? Radyasyonu ölçülemiyor...

Başlatan Erol YILMAZ, 17 Mart 2020, 13:24:35

Sozuak

Evet direkt olarak DNA yı bozmuyor dolaylı etkileri ile bozuyor. Kanser sağlıklı hücrenin dnasının bozulması ve anormal derecede çoğalarak sağlıklı dokunun yerini alması sonucu organın fonksiyonunu bozmasıdır. RF ile hücre içi moleküller kontrolsüz şekilde titreşir. Olmaması gereken ısı ortaya çıkar. Moleküllerin titreşmesi ile birşeyler zarar görür. Hücreyi oluşturan organellerin birbirine girmesi vs vs bir sürü şey.

https://www.researchgate.net/publication/11746575_Effect_of_Exposure_to_900_MHz_Radiofrequency_Radiation_on_Intrachromosomal_Recombination_in_pKZ1_Mice
 
Burada tonlarla makale var özetlerine bakarsınız bakmazsınız keyfiniz bilir. RF şu yada bu şekilde kanser yapar ve dna yı haliyle bozar.

muhendisbey

Alıntı YapOlmaması gereken ısı ortaya çıkar. Moleküllerin titreşmesi ile birşeyler zarar görür. Hücreyi oluşturan organellerin birbirine girmesi vs vs bir sürü şey.

Okudum bu deneylerin az çok nasıl yapıldığına da hakimim.
Dokular ısınır dedin çok güzel buraya kadar anlaşıyoruz. Fakat dolaşım sisteminden hiç bahsetmedin? Ya da terleme?

RF'in tehlikeli sayılabilmesi için insan vücut sıcaklığını 1 celcius artırması gerekir.
36.5 dan 37.5'a mesela. Bu zaten insanın vücut sıcaklığı koruma sistemi yetmiyor demektir.

DNA ve kanser işine çok giriyorsun. Kanser sadece DNA hasarıyla olmaz. Genetik yatkınlık, beslenme, çevresel etkiler, tetikleyiciler (stres, depresyon)...
Her insanda kanser hücresine dönüşebilecek hücreler vardır. Hatta kanser hücreleri de bulunabilir. Bunlar tetiklenmedikçe çoğalmayabilirler.

Dediğimiz boyuttaki RF'in DNA hasarı oluşturması önceki mesajla da söyledim eritem yani yanıklarla olur. Bu da uzun maruziyet ve güç ile ilgili. Kullandığımız parasetamol (Parol, gripin, ya da grip ilaçları) grubu ilaçlar da DNA hasarı oluşturduğuna dair çalışmalar bulabilirsin. Ya da flüoresan lambalar mor ışık yayar, özellikle ömürleri biterken, cilt için çok iyi değildir. Biz buna kanserojen mi diyelim? Aynı kapı bana göre.

Yapılan deneyler abartılarak yapılır. Ufacık farelere beyni uyuşuncaya kadar RF verip, fare peynir yemeyi kesti diyebilen çalışmalar da var. Biraz mantık ve akıl süzgecinden elemek lazım. Avantaj ve dezavantajı düşünmek gerek. Her yenilikte "şeytan icadı bu" tavrı doğru değil. Körü körüne inanmak da doğru değil elbette. Ama yaradan akıl vermiş kullanmak gerek.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

Okan AKÇA

İnsanımız en büyük özelliği herşeyi bilmesi bilmediği konu yok maşallah.

Sozuak

2 wattlik mobil telefon ile vucut isisini  arttiramazsin hatta misiri bile patlatamazsin.  Hucresel boyutta isinmadan bahsediyorum bana gelmis vucudu 1 derece isitamazsin felan filan. Bunun disinda ilac besinler vs onlar da da yapan maddeler var. Burada rf konusuluyor. Masallah sende herseyden anliyorsun o alanda calismamis olsan bile. Elbette arastirilacak ne zarar veriyor bakilacak suphe de edilecek. Bazilari gibi kadercilik yapmayanlar sayesinde ilerleme saglaniyor. Allahtan oyle insanlar var yoksa hersey Allahtan deyip kulaginin ustune yatanlardan bir fayda yok.

muhendisbey

Ben limit değerden bahsediyorum. 1 derece ısınma mevzusu benim ürettiğim bir şey değil, konulan bir genel bir limit.

O alanda çalışmamış olmak...??...??
Benim hangi konuda çalıştığımı, neci olduğumu ne biliyorsun?
Say my name :D
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

yas

DNA yı bozar mı bozmaz mı bilemiyorum ama verici antenine uzun süre yakın durmak (işim gereği VHF-UHF-GSM bandları için kendi tespitimdir bilimsel bir çalışma değildir.) yoğun baş arısına sebep vermekte. Ayrıca direkt RF gücüne maruz kalmak belli seviyelerin üzerinde gerçekten hatırı sayılır şekilde çarpmakta. Deneyimlemek isteyenler varsa 5 watt lık çıkış gücüne sahip bir vericinin canlı ucu ile şasesi arasını çıplak elle tutarak test edebilir. Muhtemelen en babayiğit olanı bile en fazla 2-3 saniye tutabilir. Gerçekten resmen insanın elini yakıyor.

M.Salim GÜLLÜCE

Alıntı yapılan: yas - 21 Mart 2020, 22:36:19DNA yı bozar mı bozmaz mı bilemiyorum ama verici antenine uzun süre yakın durmak (işim gereği VHF-UHF-GSM bandları için kendi tespitimdir bilimsel bir çalışma değildir.) yoğun baş arısına sebep vermekte. Ayrıca direkt RF gücüne maruz kalmak belli seviyelerin üzerinde gerçekten hatırı sayılır şekilde çarpmakta. Deneyimlemek isteyenler varsa 5 watt lık çıkış gücüne sahip bir vericinin canlı ucu ile şasesi arasını çıplak elle tutarak test edebilir. Muhtemelen en babayiğit olanı bile en fazla 2-3 saniye tutabilir. Gerçekten resmen insanın elini yakıyor.

Yaş ilerleyince herşey baş ağrısı yapıyor azizim.
İşten eve giderken Karşıdan gelen araç farları hep başımı ağrıtıyor.
İllakide yağmurlu havaysa felc ediyor yolculuk.
Ortalıkda kötü bir koku oluşsa şimşek gibi baş ağrısı saplanıyor kafaya...

Telefonla 10 dakika haşır neşir olup ekranına dalsam başımı değil gözlerimi bile ağrıtıyor.

Ancak senin el yakan RF EMD değil Elektirik akımı.
Geçmişte Lambalı TV lerde kullanılan PL504 tüp anodunu elle yakalrdık. 1-2 cm den 16384 Hz ark yapmaya başlar..
elimizi çeksek bile 5-6 cm ye kadar uzardı.
Deride yanıklar olur et yanığı kokusu ortalığa yayılırdı.
Havya ağzını parmaklarımızla temizlediğimizden nasılrlaşmış derimiz yanar ama kalıcı hasar vermezdi.

Hiçte başımız ağrımazdı o zamanlar.
Kimlik kartımız epeyce eskidi herhalde ondandır diyorum artık.
Zira eskiden mikroskop gibi görebildiğim hiç birşeyi artık detaylı ve seçici olarak göremiyorum.
Miyop+Hipermetrop+Uzak ve yakın ayrı ayrı astigmatım war artık.  :'(

yas

Yaşın ilerlemesine sözüm yok eyvallah  ;) , çarpma etkisi tabi ki akımın marifeti, fakat 18 yaşından bu yana (18-26 yaş arası hafta içi hergün, sonra kendi iş yerimizi açtıktan sonra her gün olmasa da yaptığımız işlerin %90 nın da) sürekli RF ile işim oluyor. Sinyal jeneratörü, spectrum analizör gibi aletler masamda her an çalıştırılmaya hazır durumda, Verici cihazlar dummy load yada spectruma bağlı iken sorun yok fakat antene ve yüksek güçlü olarak bağlı iken kanımca kesinlikle zararlı, Mesela aramızda muhakkak ki denk gelenler vardır yüksek güçlü radar vericilerin anteninin yakınında floresan lambaların elde (yada boşta) ışın kılıcı gibi parlaması tamamen elektromanyetik alanını marifeti.
Radio frekansın canlılar üzerine ne kadar zararlı etkisi olduğu konusunda anlaşılır net bir çalışma yok. Benim düşüncem tamamen şuan için alternatifi olmaması ve hem kullanım hemde ticari yönden vazgeçilemez bir teknoloji olmasından kaynaklı. Eskiden sinema salonlarında sigara reklamı yapılırken bugün televizyonlarda sigaranın kanserojen etkileri üzerine kamu spotları yayınlanıyor. Bir belgeselde cep telefonu kullanmanın beyin hücrelerine olan zararlı etkileri hakkında uzman kişi bir açıklama yaptı, ve cep telefonu kullanmak direk zararlıdır diyemedi ancak şöyle örnekledi, "Cep telefonunu direk kulağımıza dayalı kullanmakla 1 cm uzaklaştırarak kullanma arasında hücrelerin zarar görebilme oranı %800 azalmakta". Aslında ilgili kurumlar zararlı olduğunu biliyor fakat ne kadar zararlı olduğu konusunda ellerinde bilimsel net bir veri yok. Mesela ülkemizdeki BTK genelgelerinde hastane, okul, kreş, gibi yerlerin (mesafeyi yanlış hatırlıyor olabilirim) 500 metre yakınına telsiz, gsm baz istasyonu, radyo verici gibi vericilerin kurulmasına müsaadesi yok. Şehir içlerinde kullanılan vericilerinde çıkış gücü maksimum 5 watt ile sınırlıdır tabi ki bunlar yasal sınırlar gerçekçe denetimler zayıf olduğu için uygulamalar farklılık göstermekte.

Konumuzla direkt ilişkili değil ama bir örnek vermek istiyorum, İçme sularında normalde arsenik olmaması lazım fakat bu rakama dünya sağlık örgütü ve buna bağlı olarak bir çok ülke 10ug/lt olarak sınır getirmiştir. Bazı ülkelerde (çin meksika, arjantin...) bu sınır 50ug/lt dir. 1970 li yıllarda standart 20ug/lt iken günümüzde sonuç olarak olarak 10ug/lt altında olması istenmektedir. Bunu sebebi kurulu olan en modern arıtma tesislerinde bile ancak bu rakamın elde edilebilmesi. Firmanın birisi çıkıp yeni bir proses geliştirse ve bu arıtımı maliyeti artırmadan 2ug/lt altında bir değerde yapabilse patentini aldıktan sonra gerekli yerlere hatırı sayılır nakdi bağışlarını yapsa yeni standart bu olur. Bu aşamadan sonra ihalelerde yeni proses satılır aman pardon şartnamesi geçerli olur.

Şahsi görüşüm, yeni bir teknoloji hakkında bir kesim zararlı olduğunu söylese hemen karşı tez olarak faydaları anlatılmaya başlanır. Bir zamanlar telsim lisans alıp baz istasyonu kurmaya başladığında bazı ulusal kanalların haberlerinde bu istasyonların kanser yaptığı haberleri ile galeyana gelen mahallelinin bir çok montaj elemanını resmen linç etmesi. Ardından bilmediğimiz bir sebepten (tabi biliyorum) aynı ulusal kanalın haberlerinde baz istasyonlarının romatizmalara iyi geldiğine ilişkin 180° yön değiştirilmiş haberlerin yapılması. Tamamen duygusal...

M.Salim GÜLLÜCE

Alıntı yapılan: yas - 22 Mart 2020, 14:36:35Radio frekansın canlılar üzerine ne kadar zararlı etkisi olduğu konusunda anlaşılır net bir çalışma yok. Benim düşüncem tamamen şuan için alternatifi olmaması ve hem kullanım hemde ticari yönden vazgeçilemez bir teknoloji olmasından kaynaklı. Eskiden sinema salonlarında sigara reklamı yapılırken bugün televizyonlarda sigaranın kanserojen etkileri üzerine kamu spotları yayınlanıyor. Bir belgeselde cep telefonu kullanmanın beyin hücrelerine olan zararlı etkileri hakkında uzman kişi bir açıklama yaptı, ve cep telefonu kullanmak direk zararlıdır diyemedi ancak şöyle örnekledi, "Cep telefonunu direk kulağımıza dayalı kullanmakla 1 cm uzaklaştırarak kullanma arasında hücrelerin zarar görebilme oranı %800 azalmakta". Aslında ilgili kurumlar zararlı olduğunu biliyor fakat ne kadar zararlı olduğu konusunda ellerinde bilimsel net bir veri yok. Mesela ülkemizdeki BTK genelgelerinde hastane, okul, kreş, gibi yerlerin (mesafeyi yanlış hatırlıyor olabilirim) 500 metre yakınına telsiz, gsm baz istasyonu, radyo verici gibi vericilerin kurulmasına müsaadesi yok. Şehir içlerinde kullanılan vericilerinde çıkış gücü maksimum 5 watt ile sınırlıdır tabi ki bunlar yasal sınırlar gerçekçe denetimler zayıf olduğu için uygulamalar farklılık göstermekte.


Aslında tartışmanın en başından beri savunduğm aynı şey.
Senden farklı birşey söylemiyorum.
Bazı arkadaşlarımız Şahsileştirdikleri için kaotik bir tartışmaya dönüştü.
Zararlılığın ispatı olarak sunulanlar bile %10 bundandır İspatını yapamadılar.

Çok masum değil muhakkak.
Ancak Şeytanın mormorusu da değil.

Fakat bunlar bu teknolojiyle iç içe yaşamamamızı sağlamıyor.
Zamanın gereği.
Kimse beğenmesede DOS sisteminden koşa koşa windows 10 a kadar geldik.
Ben windows 7 de inat ediyorum. Bazılarımızda windows XP de.
Lakin nereye kadar.

Benzerlik tamamen aynı.
İşin ticari ekonomik pazarlama yönü beni ilgilendirmiyor.

power20

#54
Bu kadar etki niye sayısal olarak ortaya konmuyor, yasaklanmıyor?

Verici yakınında yaşayan 10 bin kişiyi 10sene inceledik istatistik budur niye denmiyor.

Zararına inanıyoruz inanmasına da bilimsel bir bilgi niye yok. Eğer mafyadan, devletten korkuyorsanız bedava bir blog açıp oraya yazılabilir.  Yok. Yazan yok.yurtdışına kaçmış TÜBİTAKtan emekli bilmem ne profesörü yok mudur? Kelli felli mühendisler hep bu zararlara inanıyor. Fakat ispatlayamıyor. Bu mu bilim? Hep mahalle kahvesi, berber muhabbeti durumları.

İlaçların yan etkisi gibi bununda etkisi var. Teknolojiyi askıya alıp  kaliteli insan olmaya odaklanmalı. Araba camından yola gofret kağıdı atan kafayla bu ilerleme nasıl olacak?

Kamu spotları da bazen sırıtıyor. Terliyken su içmeyin diye spot yapılacak neredeyse. Trafik bilmemne radyosunun yola çıkarken tekerin havasına bakın demesi gibi. Dolgu malzemesi.


M.Salim GÜLLÜCE

#55
Alıntı yapılan: Kılıç - 22 Mart 2020, 17:07:13Bu kadar etki niye sayısal olarak ortaya konmuyor, yasaklanmıyor?

Verici yakınında yaşayan 10 bin kişiyi 10sene inceledik istatistik budur niye denmiyor.

Zararına inanıyoruz inanmasına da bilimsel bir bilgi niye yok. Eğer mafyadan, devletten korkuyorsanız bedava bir blog açıp oraya yazılabilir.  Yok. Yazan yok.yurtdışına kaçmış TÜBİTAKtan emekli bilmem ne profesörü yok mudur? Kelli felli mühendisler hep bu zararlara inanıyor. Fakat ispatlayamıyor. Bu mu bilim? Hep mahalle kahvesi, berber muhabbeti durumları.

İlaçların yan etkisi gibi bununda etkisi var. Teknolojiyi askıya alıp  kaliteli insan olmaya odaklanmalı. Araba camından yola gofret kağıdı atan kafayla bu ilerleme nasıl olacak?

Bilinen birşey warsa GSM antenlerinin zararlı sayılabilecek ANTEN ÖRÜNTÜ grafiğine göre 15-20 metre doğrusal olarak karşısında durulmadığı sürece elle tutulur zararından bahsedilemiyor.
Bunuda zararlı kabul edilen SAR ölçümleriyle belirliyorlar.



Muhtemelen sizler zaten bunları biliyorsunuz.



ahmetbudak

Alıntı yapılan: Mehmet Salim GÜLLÜCE - 22 Mart 2020, 17:17:27Bilinen birşey warsa GSM antenlerinin zararlı sayılabilecek ANTEN ÖRÜNTÜ grafiğine göre 15-20 metre doğrusal olarak karşısında durulmadığı sürece elle tutulur zararından bahsedilemiyor.
Bunuda zararlı kabul edilen SAR ölçümleriyle belirliyorlar.



Muhtemelen sizler zaten bunları biliyorsunuz.



Hocam antenlerle ilgi bu dökümanın linki var mıdır?

yas

İstediğiniz bu olsa gerek.
https://docplayer.biz.tr/7053192-2-antenler-ve-yayilma-antennas-and-propagation.html

bu ise ekstra
https://polen.itu.edu.tr/bitstream/11527/7660/1/12704.pdf

birde hazır anten alıp kullanmak yerine anten hesaplamaları ve imalatını kendi yapmak isteyenler için tavsiye olarak Antenna Magus programı.

muhendisbey

Gücü tüm baz istasyonunun kapsama alanında eşit olarak düşünün. Çünkü baz istasyonundan uzaklaştıkça, telefon bu sefer çıkış gücünü artırıyor. Yani ben baz istasyonundan uzağım dediğinizde bu sefer de telefon size zarar vermiş oluyor. Telefonunuzun sinyali az çektiğinde bataryasının hızlı tükenmesi bu yüzdendir.

Ha biz baz istasyonu zararlı desek, protesto edersek ne olur? Baz istasyonları bir şeylerin içerisine gizlenir.
Örneğin: https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/tabeladaki-gizli-baz-istasyonu/412426

Herkesin cep telefonunun çok iyi çekmesini, internete çok hızlı girmesini istemesine rağmen; baz istasyonuna olan tepkisi saçmadır.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

yas

+ olarak baz istasyonlarındaki rf birimler kesintisiz olarak ayakta dijital modülasyon tipi olarak tdma kullanıldığı için sahadaki birimler sürekli ayakta değiller. Kısa yoldan anlatmak gerekirse bir kanal frekansı zaman paylaşımlı olarak 8 e bölünmüş şekilde çalışmakta, 1 inci kısımda kontrol kanal bilgileri yayınlanmakta diğerleri sahadaki celler için kullanılmakta. İlk kuruldukları yıllarda sahadaki (mobil) birimlerin gücü sabitti, daha sonra akıllı kapsama ile rssi seviyesine göre telefonlar istasyona ne kadar güçte gönderim yapacaklarını kendileri belirleyebilir yeteneğe kavuştular.