Cennet ve Cehennem tartışmasını izninizle ben kapatıyor

Başlatan bunalmis, 16 Haziran 2006, 12:28:35

z

Hayır başlığı kapamanıza saygı gösteriyorum. Keşke son sözümü de oraya yazmamı bekleseydik.

Madem ilk yazıyı ben yazdım ve bu tartışmalara ben neden oldum. Son yazıyı da ben yazmak isterdim.

İncilden alındığı söylenen bir kac cümleden yola çıkarak Cennet ve Cehennem sıcaklığı hesaplanmış ve iki sayısal değer çıkmış.

İlginç olarak Cennet, Cehennem'den daha sıcak çıkmış.

Bu kadarcık bir sonuç bile beyinleri karıştırmış.

İnsanoğlunun bu kadarcık veriyle beyni sulanıyorsa Allah'ın ilimini nasıl anlayabilir?

Sözkonusu hesaplamada Cennet bir günde, Dünya'nın Güneşten 7 günde aldığı ışığın 7 katını alıyormuş.  Sadece bu kadar söylenmiş. Bu veriyi alıp kullanmak sonuca ulaşmak için yeterlimidir?

Bazı arkadaşlar söyledi. Gün aynı gün müdür? İşin içine izafiyet girmiş midir?

Bu mekanların nasıl bir atmosferi vardır? Sistemi soğutacak nasıl olaylar vuku buluyordur biliyormuyuz?

Bırakın arkadaşlar ön yargıyı.

Evet bilimi tartışalım. Ama at gözlüklerimizi de bir tarafa bırakalım.

Şimdi bu başlığı da kitleyebiliriz.
Bana e^st de diyebilirsiniz.   www.cncdesigner.com

OG

Söylediklerinize aynen katılıyorum, Kilitlemeler de gereksiz.

Bir takım veriler sunmuşsunuz, bunun üzerine çok da güzel konuşmalar olabilir. Elinde başka veriler olan sunabilir. Güzel noktalara varılabilir. Benim de bazı kaynak ve formullerim vardı ancak kilitlenmiş.

Arkadaşlar, bilimsel olayları falan veya filanın elinde, falan filan bilim dalının sınırlarında zannetmeyin, verileriniz varsa sunun, insanlar istifade etsin. Ama şunun veya bunun propagandasını yapmayın, bu çok lüzumsuz, anlamsız, sonuçsuz.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

Ziya

Hocam, kilitlememin amacı tartışmayı yasaklamak değil. Sadece zarar vermeye başladığı içindir. Konu günlük yaşantımıza dair olsaydı belki tartışmanın da yönü farklı olabilirdi. Ama konu cehennemin sıcaklığı gibi dünya gözü ile göremeyeceğimiz yada hissedemeyeceğimiz bir konudur. Cehennem konusunda bilgimiz sadece sıcaklığı ve şiddetli soğukluğu ile yakıcı ve azap verici özelliği olduğudur. Tetkik etmeye yetkimiz var mı o da ayrı bir konudur.

Deseniz ki ayet yada hadislerden ışık hızını nasıl bulabiliriz? Bu daha bilimsel olur ve bu konuda çok ta güzel animasyonlu hazırlanmış ppt dosyası da mevcuttur. Bunun gibi cifir yada ebced hesabı ile bazı büyük hadiselerin tarihleri tespit edilmiş, bunları paylaşsak belki daha faydalı olur ama bu konuların tartışıldığı forum yada yazışma listelerine geçmek daha uygun olabilir. Yada yeni bir forum veya yazışma listesi açılabilir. Yahoogroups'ta yazışma listesi açmak kadar kolay bir şey var mı?
Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya. (13 Mayıs 1277) Karamanoğlu Mehmet Bey

OG

Hocam insan aklının tetkik etme, düşünme, araştırma sınırı yoktur. İslam açısından teşvik bile edilmiştir. Yalnızca Allah'ın "zat"ını düşünme/merak etme tavsiyesi gelmiştir. İsteyen bunu da düşünür. Fakat ben inanan biri olarak düşünmemeyi tercih ederim. Akla zincir vurulamaz.

İlgili konu başlığında da birtakım veriler var. Amaç bunu değerlendirmek.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

Erol YILMAZ

doğrudur,  sıcaklık sensörünü dünyada mı kalibre ettireceğiz ? orada da kalibrasyon belgelerini isterlerse ne olacak ?
Yok bir de ISO9001 belgeleri var, onların faydası olacaksa bir cep için daha yer ayırtayım :)
Sıcaklığa dayanıklı, kurşun geçirmez yelek fln, :D

Akıllı olmak lazım ya, makaraya alınacak şeyler değil bunlar :D

OG

Ziya Hocam oradaki link veren arkadaşı niçin editlediniz?
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

Ziya

Ben o linkten çok daha faydalı olabilecek linkler biliyorum ama şunun arkasından gidin ya da şu zatın öğretilerinden faydalanın işte linki demeye hakkım yoktur. Başkasının da yoktur. Olsa burası linklerden geçilmez. Bir başka husus ta linkini verdiği kişinin bir kitabını okumuştum. Yıldız falının insan karakterine olan etkisinden bahsediyordu. Bu mümkün mü sizce? Evrensel bir hakikat midir?
Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya. (13 Mayıs 1277) Karamanoğlu Mehmet Bey

aYe

Bir konu kapanıyor bir tanesi açılıyor...

Ben kendini adıma hayatımda gördüklerimi hızlandırılmış şekilde burdada görmeye başladım başkasını nasıl etkiler bilmiyorum ama beni dinden soğutuyor, ahirette bahanemsiniz hepinize teşekkürler :D
Dünyada iki şey sonsuzdur. İnsanın aptallığı ve evren. Ancak ikincisinden o kadar emin değilim... (Einstein)

OG

Hocam soğutması genelde bilmemek ve biliyorum diye geçinenlerin saçmalarından oluşur.

Ziya Hocam öncelikle inandığım ve ifade etmek istediğim şey "herkesin fikirlerini söyleyebilmesi". Bence/sizce geçersiz olabilen bir fikir/öneri/iddia/teori bir başkasınca geçerli olabilir. Kendimizce yanlış diye bir başkasına yasaklayamayız. Belki de biz yanlışızdır, o da bizi yasaklar. Bu hükmü biz veremeyiz. Bildiğini söyler, ispatı varsa ortaya koyar, ben kabul ederim veya etmem. İnsan yapı olarak yaradılışta budur.

Tarihde kendi başına peygamberlik iddiasında bulunmuş olanlar bile vardır. Bugün dahi var. Bakırköy'de hastanede bir hayli var. Kim deli kim veli belli de olmaz.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

OG

Bahsi geçen linke için ise, o kişi de söz hakkını kullanıyor. Birşeyler anlatıyor.

1993 veya 1994 gibi hatırlıyorum emin değilim, arkadaşlar bana bir video kasedi vermişlerdi. İzledim, ilginç geldi. Kimdir bu dedim "Ahmed Hulusi" dediler. Tanırmısınız dedim, kitaplarını okuruz, kasetlerini dinleriz/seyrederiz dediler.  Anlattıklarını onaylıyormusunuz (inanıyormusunuz) dedim. Evet dediler. O taktirde (referans olduğunuz için)  ben biraz daha bilgi sahibi olayım dedim, bana kitap ve kasetlerini verdiler. Bütün kitaplarını okudum, kasetlerini izledim/dinledim. Farklı anlatımlarına "dinin bu yüzyılda yorumlanması" demiş. Kısaca dini literatürde geçen kavramları bu zamanın bilmi ile açmaya çalışmış. Kendisi bilim adamımıdır dedim, hayır eski bir gazeteci dediler. Bilimsel açıklamalar kendisine ait değil, bilim çevrelerince yapılmış açıklamaları dini çevrelerce anlatılanlar ile birleştiriyor dediler. Güzel, isabet etti ise iyi yapmış dedim. Kendisi ile niye tanışmadınız, nerededir dedim Antalya'da , tanışmaya gerek yok fikirleri önemli dediler. Madem çağdaş (bugün yaşayan) birisi öyleyse tanışmak lazım dedim.  Olabiliiir, dediler fakat harakete geçmediler. Kendisine nasıl ulaşabiliriz dedim, adresini bulup bana verdiler.

Hemen ertesi gün doğru Antalya'ya gittim. Verdikleri adres bir kuyumcu dükkanı idi. Kendisi asma katı çalışma ofisi olarak kullanır demişlerdi. Adrese vardım, selamunaleykum-aleykumselam "ben filanca, İstanbul'dan geldim, Ahmet Hulusi ile görüşmek istiyorum dedim. Kimsin kimlerdensin falan, biraz sorguladılar. Laf arasında TRT de çalışıyorum sözü de geçmişti. Bunu duyunca biraz duraksadılar. Neden tanışmak istiyorsunuz vs sorulara verdiğim cevaplar ikna edici olsa gerek birisi yukarı çıkıp geri indi ve bana buyurun dedi. Çıktık, selamlaşma, tanışma falan. İlk sorum ziyaretçi kabul edecek vaktiniz olmasa gerek, arkadaşlar tereddüt ettiler deyince, "hayır, TRT sözü üzerine tereddüt etmişler" dedi ve bana bir Milliyet gazatesi gösterdi. Gazetede kocaman bir manşet "KOZMİK DİN" ve altında Ahmet Hulusi ile yapılan röportaj bunun yanında amacını aşan yorumlar. Bana "bu arkadaşlar birkaç gün önce geldiler, görüştük, fakat yazdıklarına bak" dedi. "Ben onlara İslam'dan başka birşey anlatmadım, onlar ise yeni bir din anlamında KOZMİK DİN demişler". Ben bu tür saptırmaların medyanın genel halidir bilirim dedim.

Ardından muhabbete geçtik. Kendisine çok sayıda soru sordum. Bunların çoğu yorumlarının isabetli olup olamayacağı üzerine geçen tartışmalar idi. Kendisinin yegane yaptığı işin "bilimsel verilerin dinde gösterilmiş olanlar ile biraraya getirilmiş olmasıdır" demesi ve "beni bir din adamı olarak algılamayın, yalnızca araştırmacıyım" demesi idi.

İşledikleri konular içinde Ziya Hocamın "yıldız falı" diye bahsettiği konu var ki laf oraya geldi. Kendisinin yalnızca Astroloji bilimi ile ilişkilendirme yaptığını söyledi. Önceden okuduklarımdan ve orada konuşulanlardan kısaca açmak gerekirse;

-İnsan yeryüzünde Allah'ın halifesi (halifetullah) olarak yaratılmışdır.
Alıntı YapBakara/30"Hani Rabbin meleklere muhakkak ben yeryüzünde bir halife (bir insan, Adem) yaratacağım" demişti
Besmelenin (Rahman ve Rahim Olan Allah'ın adıyla) anlamı da budur. Halife=Birinin adına bir işi yürütmek diye özetleyebiliriz.


-Allah, "ruhumuzdan üfledik" tabiri ile kendi esmasının (tecelli eden isimlerinin) belli bir terkibi (belli orandaki miktarları) kendisine verilmiştir. Esmalar (isimler) farklı terkiplerde olduğundan insanlarda farklı özellikler görürüz. Örnek, celal isminin ağır bastığı insan daha celallidir gibi.
Alıntı YapSecde/9. Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!


-Bu terkip kişinin doğum anında oluşur.
Alıntı YapMü'minun 1313. Sonra onu az bir su (meni) halinde sağlam bir karargaha (ana rahmine) yerleştirdik.
Ayette geçen koruyan karargah (ana rahmi) fiziksel korunmuşluk değildir. Dışarıdan gelen kozmik etkilere kapalı (koruyan) ortam, doğum anına kadar çocukta bir etki yapmaz. Çocuk doğduğu anda ise (tarih ve saatte) hangi gezegenlerin kozmik saçılımları var ise onlar çocukta bir beyinsel açılım oluşturur. Bu açılım esma (isimlerin) oluşan terkibidir. Her gezegenin bir kozmik emisyonu vardır. İlgili tarih ve saatte hangi gezegen konumuna göre ne şiddette etki yaparsa o terkip ortaya çıkar. Çocuk bu etki ile hayata başlar fakat herşey bununla bitmez, çocuğun hayatını şekillendiren 2 faktör daha vardır. Irsi etkiler ve çevresel etkiler (yaşam etkileri). Bu 3 faktör sacayağanın 3 bacağı gibi insanı taşır. Doğum anında alınan etkilere atalarımız "huy" demiştir. Yani esmanın terkibi kişinin referans (başlangıç) noktasıdır. İnsana düşen ise kendi terkibindeki bütün isimleri önce eşitleyip sonra şiddetlerini yükseltmek diğer bir deyişle "Allah'a yakışır, ona benzer şekilde halifeliğe ulaşmakdır".

İşte bu anlatım ile bu iş yıldız falı falan değildir, Ahmet Hulusi de yıldız falcısı değildir. Astronomide kullanılan ismini unuttuğum çok kalın bir kitapdan (yılları içeren tarih ve saat dahil) ilgili zaman için gezegenlerin konumuna bakıp o gezegenlerin etki şiddetini söylemektedir. Hangi gezegenin ne tür etkide bulunacağı zaten bu işle ilgilenenlerin bildiği bir şeydir. Hem bu bilgiye hem de gezegenlerin konum bilgisine herkes ulaşabilir, yani yaptığı iş kafasından fal bakmak değil, o ana göre şöyle bir etki var demekten ibarettir.

Bu etki ile huy dediğimiz olgu meydana geldiğini söylediği için ben de merak edip doğum tarihime göre neyim diye sordum. Eskiler çocuklarının doğum tarihlerini hatırlasa da genelde saatleri pek hatırlayamıyorlar. Bu sebeple "oğlum sen sabah vakti girerken doğdun" gibi verilerle giderek bana bakılan malum falcılık  :?:  aynıyla çıkmıştır.

Bunu enteresan bulduğumda "bu yalnızca bir ilimdir, hatta geçmişlerin güvenilir alim kabul ettiği kaynaklarda da vardır, araştırmadığımızdan bilmeyiz" dedi. Batıda bu bilimin farkına varıp sapıklık derecesine getirenler varmış. Çocuğunu istediği özelliklerde doğurmak için o saate denk getirmeye çalışıp o saatte sezeryan yapanlar varmış. Bu kişiler islam falan da değil.


İşte size farklı görüşler. Bilmenin ne mahsuru olabiler? Tanışmış, okumuş olmamın da bir mahsuru yok.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

aYe

Alıntı yapılan: "OG"Hocam soğutması genelde bilmemek ve biliyorum diye geçinenlerin saçmalarından oluşur.

Teşekkür ederim hocam soğumama saçma demişsiniz, cahillikten demişsiniz, madem tartışmak üzerine konuşmak için açılan konular neden yargıladınız beni de cahil olduğuma karar verdiniz?

Tartışma ve Yargı bu iki kavramı birbirine karıştırmamak lazım.

Soğudum hocam halen de soğuyorum, akılla mantıkla örtüşmüyor.

Benim dediğim mantıklı senin dediğin saçmalık. Sırf bu yüzden uzaya çıkmış bir müslüman yok. Adamlar saçmalıyor ya saçmalayan cezalandırılıp aya çıkıyor. Ceza olarak uçuyor bunlar...

Ben ilkokul öğretmenim 2000 yılında arabalarımız uçucak değiğinde kadına ne saçmalıyosunuz öğretmenim dedim diye güzel bir sopa , bi kaç da sıfır yedim.

O zaman eğitimden soğudum şimdi de dinden soğuyorum hepsi bu....
Dünyada iki şey sonsuzdur. İnsanın aptallığı ve evren. Ancak ikincisinden o kadar emin değilim... (Einstein)

OG

Alıntı YapTeşekkür ederim hocam soğumama saçma demişsiniz, cahillikten demişsiniz, madem tartışmak üzerine konuşmak için açılan konular neden yargıladınız beni de cahil olduğuma karar verdiniz?
Etme eyleme hocam, böyle birşey demedim, demem de. Cümleyi yanlış mı kurdum ki öyle algılanmış, edebiyatım iyi değildir.

Sana veya bana veya başkasına yapılan cahillikler, seni veya beni veya bir başkasını soğutur demek istedim.

Alıntı YapBenim dediğim mantıklı senin dediğin saçmalık.
Sıkıntısını duyup aşmaya çalıştığımız, çabaladığımız da bu zaten.
FORUMU İLGİLENDİREN KONULARA ÖM İLE CEVAP VERİLMEZ.

Ziya

OG hocam, ne demek istediğimi çok güzel anlatmışsınız. A.H. yıldızların insan karakterine olan etkisini hangi bilimsel verilerle tespit etmiş çok merak ediyorum. İslamiyetten önce inanılan yıldız falları islamla birlikte ortadan kaldırılmış. İsterseniz diyanetin web sayfasından da bakın, öyle bir şey olamaz. Gökyüzünde trilyonlarca yıldız mevcut. Bunların aklı mı var, yaydıkları elektromanyetik dalgalar insan karakterine bu kadar etki edebilir mi? Yıldızların yaydığı elektromanyetik dalgaların toplam gücü nedir ki? Anne karnındaki bebeğin dokularında iyonlaşmayı (genetik yapısını bozmayı) bırakın teleskoplarda bile tespit edilemeyecek kadar zayıf olduğu için bir noktaya odaklanıp yükseltilerek ölçülebiliyor. Kozmik din ifadesini güzel tespit etmişler. Aynen A.H. kozmik din geliştirmiş. Bu kişiye göre cismani alem yoktur. Madde yoktur. Tamamıyle akıl aleminde elektromanyetik dalgalar gezer ve iki düşünen dalga biri diğerine sinyal göndererek nasıl göründüğünü ifade edermiş. Yani iki insan tokalaşıyorsa birbirlerine elim eline temas ediyor diye sinyal gönderirmiş te onlar dokunduğunu zannederlermiş. Aslında biz (elf) aynada gördüğümüz kendimiz de cisim değilmişiz....

Bu yazı bu başlık altında yazabileceğim en son yazı olacak. Lütfen beni A.H. tartışması içerisine çekmeyin. Daha doğrusu bu forumda kişiler, kurumlar, inançlar üzerine tartışmak istemiyorum.
Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk dilinden başka dil kullanmaya. (13 Mayıs 1277) Karamanoğlu Mehmet Bey

KAZIMUGUR

Alıntı yapılan: "bunalmis"İncilden alındığı söylenen bir kac cümleden yola çıkarak Cennet ve Cehennem sıcaklığı hesaplanmış ve iki sayısal değer çıkmış.

İlginç olarak Cennet, Cehennem'den daha sıcak çıkmış.

Bu kadarcık bir sonuç bile beyinleri karıştırmış.
--------
Sözkonusu hesaplamada Cennet bir günde, Dünya'nın Güneşten 7 günde aldığı ışığın 7 katını alıyormuş.  Sadece bu kadar söylenmiş. Bu veriyi alıp kullanmak sonuca ulaşmak için yeterlimidir?
Evet bilimi tartışalım. Ama at gözlüklerimizi de bir tarafa bırakalım.

Şimdi bu başlığı da kitleyebiliriz.

-----------
Bir BİLİM ADAMI bir karıncayı eğitmiş.Parmaklarını her şıklattığında karınca takla atıyormuş.Bu eylemin her seferinde kusursuzca tekrar edildiği kesinleştikten sonra deneyin 2. aşamasına geçmiş ve karıncanın sağ arka bacağını koparmış.
3. aşamada birinci aşamada yaptığı etkişileşimleri uyguladığında karıncanın tepki vermediğini gözlemlemiş.Deneyin tekrarları sonucu değiştirmemiş.
Ve artık raporumuzu yazabiliriz izninizle:Sağ arka bacağı koparılan karıncalar SAĞIR olur.
-----------------
Çoğu çalışmasında yuvarlak laflardan ziyade formuller kullanan işin özünü anlamak için pek çok deneyi ölçülendiren bunalmis arkadaşımız bu günlerde bunalmış.
-------------------
Bazı atlar gözlükleri olmadığında kalabalıkta kendilerine doğru olan her hareketi nefse zarar kabul edip tepki verir.En iyisi bu tip atların günümüz trafiğine çıkmaması,bu seferde diyeceklerki yasakcı zihniyete hayır.
-----------------------
Bir yoldan hem giden hem gelen varsa muhakkak yolun ortası vardır.
Biz orta yolu seçelim,sakin olalım.
----------------------------
Ne güzel konularımız vardı,çoğu forumda olmayan ve muhtelif çeşitli katkı ekleriyle ileri seviyelere gelmiş.
Boş verin canlı ile uğraşmayı güven olmaz.Mos yakmaya devam...

Veli B.

Arkadaşlar lütfen kelimelerimizi seçerken ve müteakiben, cümlelerimizi kurarken daha dikkatli olalım.İlgili kişiler, söz sahibi gibi   düşünmek zorunda değil(düşünmeyebilir/düşünemeyebilir).Bir cümlenin yanlış yorumlanması neticesinde, soğukluklar hatta kırgınlıklar hasıl olmakta.Aradan zaman geçmiş olsa dahi, verilen cevaplarda izlerini göstermekte! Lütfen...
Şahsım adına, bu durumlardan, hem ciddi seviyede rahatsızlık,  hem de üzüntü duymaktayım.
Kişisel görüşüm ve tepkim, bu tarz tartışmalar muhakkak ki yapılmalı gelişim için.Lakin bu platformda değil.
Bütün ihtiyaçlarımızı bir kaynaktan karşılamak istersek; kaynak, asla ve asla yeterli hale gelemiyeceği için, ihtiyaçlarımızın herhangi birisi için bile bize fayda sağlayamayacaktır.Her ihtiyacın ilgili kaynaklardan temini, onların güçlenmesine ve yeterli hale gelmesine imkan sağlayacaktır.Kaynaklarımızı doğru kullanalım, uzmanlaşmalarına sebep olalım...Tek bünyede,yarım hoca, yarım doktor, yarım mühendise değil bunlardan herhangi birisine tam sahip bünyelere ihtiyaç var...

Kırmızı renkte yazdıklarım sadece şahsımı bağlar...
Sevgi ve saygılarımla...