Buyrun Buradan Yakın.

Başlatan muhittin_kaplan, 10 Aralık 2013, 11:23:40

mistek

Alıntı yapılan: muhendisbey - 11 Aralık 2013, 00:01:05
Kulağıma gelen 1/x in grafiğini çizemeyen mühendislerin olduğu yönünde. Doğru olduğuna da yüzdeyüz eminim.
Peki neden?

Şimdi okurken acaba hatırlıyormuyum diye hemen kafamdan grafiği çizmeyi denedim. 1 yıldan fazla oldu bu konulara göz atmayalı, hemen çizemedim 1-2 dakika düşündükten sonra netleştirebildim. 2 yıl daha denklemle grafikle uğraşmazsam sanırım hiç çizemeyeceğim.

Pek ala mat-1 ve mat-2 derslerini AA ile geçen öğrencide çözemeyecektir. Neden ? Tekrar etmediği için unuttu.

Eğitim sabit birşeyle değilde kişiye göre farklı bişeylerle(?) sınanması gerekiyor.

http://www.komikalem.com/karikatur/komik_karikatur/hizlandirilmis_ingilizce_kursu.jpg
boş işlerin adamı ---- OHM Kanunu: I = V/R ---- Güç Formülü: P = V*I = I^2*R = V^2/R

olemiss

Karikatür güzelmiş de "çekindırılıst" kelimesi nedir anlayamadım?  ;D
Yazılım Mühendisi, Çevirmen.

trgtylcnky

Bir derste şöyle bir konuşma geçmişti:
Alıntı Yap
Hoca: Siz öğrenmiyorsunuz, öğrenilen bilgi geçici değildir. Bana sorun, lisedeki derslerimi tekrar etmesem de unutmamışımdır çünkü gerçekten öğrendim.
Bir öğrenci: Ben en düşük notumu gerçekten öğrenmeye çalıştığım dersten aldım.
Hoca: Çünkü siz öğrenmeyi bilmiyorsunuz. Bir kere konuyla ilk karşılaşmanız derste olmayacak. Daha önceden kendi başınıza konuyu anlamaya çalışacaksınız, derste ise anlamadığınız yerleri çözeceksiniz. Bunu için hafta sonları her ders için üç saat bir sonraki haftanın konusuna çalışacaksınız. Yazın da iki ay gelecek senenin derslerine çalışacaksınız. Böyle yaparsanız bilgiler beyinde bir ağaç oluşturur ve yeni eklenenler eskilerin arasında kendine bir yer bularak yerleşir. Zaten yerleşemiyorsa o bilginin yanlış olduğunu anlarsınız.
Öğrenci: "What about social life?"
Hoca: "Excuse me, what life?"

Bence sorun sadece eğitim sisteminde değil. Öğrenciler gerekeni yapmazsa öğrenemiyor ve neredeyse hiçbir öğrenci yapmıyor.

muhendisbey

Alıntı yapılan: trgtylcnky - 11 Aralık 2013, 13:19:59
Bir derste şöyle bir konuşma geçmişti:
Bence sorun sadece eğitim sisteminde değil. Öğrenciler gerekeni yapmazsa öğrenemiyor ve neredeyse hiçbir öğrenci yapmıyor.
Çok doğru.
Bir milletin gelişmişliğinin kütüphaneyi kullanan kişi oranıyla olduğunu düşünüyorum.
Öğretmek her ne kadar kabiliyet ve bilgi birikimi gerektirse de öğretmenin elinde sihirli değnek yok. Bir kişi araştırıp öğrendiğini kolay kolay unutamaz.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem; Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.

OM

Bir Erzurumlu olarak belirtmek isterim ki Bolşevik isyanından sonra Rus orduları doğu illerinden çekilirken ermeni birlikleri bölgede hükümet kurma çabası içerisinde faaliyetlerde bulunmuştur fakat 26 şubat 1918 de Türk ordusu tarafından dağıtılmışlardır.1918 tarihi 1.Dünya Savaşının bitiş tarihidir.Bu durum dolayısıyla savaşılmadı demek pek doğru olmaz ki tehcir araştırmalarındaki şu ifade "Ayrıca sadece Kafkas bölgesinde Ruslar için savaşan 40.000 silâhlı Ermeni gönüllü vardı." http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=258 buradan bakabilir merak edenler.Tehcir 1915 fakat sonrasında gönüllüler ve mondrosta geçen yine ttk dan tamamına bakabilirsiniz http://www.ttk.gov.tr/templates/resimler/File/ktpbelge/antlasmalar/mondros.pdf 24. madde doğuda ermeni devleti kurulması buraların işgali söz konusudur ki nasıl buna rağmen savaş olmadığı düşünülür.Bu bölgede daha öncesinde savaş ve çatışmalar zaten söz konusu olduğu için ermenilerle savaşmadık yanlış bir kelimedir kafkas cephesindede savaşılmıştır savaş tarihleri içindede buna dair belgeler yine ttk da mevcuttur. Uzun yazı için affınıza sığınır saygılarımı sunarım.

Eğitim sistemine gelince bu sisteme yapılan değişikliklere kimlerin karar verdiğine bakmak neden böyle olduğunu anlamak için faydalıdır daha önce forumda bazıları yine bahsetmişti bu durumdan diye hatırlıyorum.Öğrencide de problem var kesinlikle her alanda eğitimde de öğretimdede kesinlikle katılyorum Üniversite de bu duruma öğrenci arkadaşlarımda kendimde çok kez rastladım.

olemiss

Alıntı yapılan: OM - 11 Aralık 2013, 13:41:28
Bir Erzurumlu olarak belirtmek isterim ki Bolşevik isyanından sonra Rus orduları doğu illerinden çekilirken ermeni birlikleri bölgede hükümet kurma çabası içerisinde faaliyetlerde bulunmuştur fakat 26 şubat 1918 de Türk ordusu tarafından dağıtılmışlardır.1918 tarihi 1.Dünya Savaşının bitiş tarihidir.Bu durum dolayısıyla savaşılmadı demek pek doğru olmaz ki tehcir araştırmalarındaki şu ifade "Ayrıca sadece Kafkas bölgesinde Ruslar için savaşan 40.000 silâhlı Ermeni gönüllü vardı." http://www.ttk.gov.tr/index.php?Page=Sayfa&No=258 buradan bakabilir merak edenler.Tehcir 1915 fakat sonrasında gönüllüler ve mondrosta geçen yine ttk dan tamamına bakabilirsiniz http://www.ttk.gov.tr/templates/resimler/File/ktpbelge/antlasmalar/mondros.pdf 24. madde doğuda ermeni devleti kurulması buraların işgali söz konusudur ki nasıl buna rağmen savaş olmadığı düşünülür.Bu bölgede daha öncesinde savaş ve çatışmalar zaten söz konusu olduğu için ermenilerle savaşmadık yanlış bir kelimedir kafkas cephesindede savaşılmıştır savaş tarihleri içindede buna dair belgeler yine ttk da mevcuttur. Uzun yazı için affınıza sığınır saygılarımı sunarım.
Bilgiler için teşekkürler.  Bu esasında çok ilginç bir konu.  Ben İstiklal Savaşı'nın çoğunlukla Yunan'a karşı yapılmış olduğunu zannediyordum (bize küçükken böyle öğretildi).  Bilenlerden şunu öğrenmek isterim: İstiklal Savaşı'nda Türk orduları tarafından sarfedilen güce bir bütün olarak bakarsak, bu gücün yüzde kaçı Yunan'a karşı sarfedilmiştir?  Benim tahminim %95, ama bu sadece bir tahmin.  Teşekkürler.
Yazılım Mühendisi, Çevirmen.

OM

Benim bildiğim kadarıyla TBMM ye ait düzenli ordu batı cephesinde savaşmıştır güneyde fransızlara  kuvay-i milliye yetti 1 günlük mardin işgali denemesinden sonra geri çekildiler hatta ordaki 3 şehre verilen ek isimler direnişten kaynaklanmaktadır. Doğuda ise osmanlıdan kalma 15. kolordu hala dağıtılmamıştı ve TBMM tarafından doğu cephesi komutanlığına kazım karabekir getirildi ordu burada olduğu için zaten işgal bitmişti gümrü antlaşmasıyla doğu cephesi kapandı diyebiliriz.
Batı da birçok yeri işgal eden yunanlar ankaraya ilerliyordu düzenli ordu kuruldu zaten ağır savaşlar batı da olmuştur.Yunanlılar itilaf devletleri tarafından donatılmıştı 1.ve 2. İnönü özellikle Sakarya Meydan Muharebesi çok büyük savaşlardır sonrasında Baş Komutanlık  Meydan Muharebesi ve yunan işgalinin sonudur süreç içinde işgaller kalkar.Dolayısıyla büyük bir bölümü batı cephesinde olmuştur.

drozk

Bence öğrenmeyi sağlayan en önemli faktör meraktır. Öğrencide merak yoksa öğrenmez. Öğretmenin görevi öğrencinin merakını kışkırtmak olmalıdır. Ondan sonrasını öğrenci araştırır ve öğrenir.

Icarus

Alıntı yapılan: trgtylcnky - 11 Aralık 2013, 13:19:59
Bir derste şöyle bir konuşma geçmişti:
Bence sorun sadece eğitim sisteminde değil. Öğrenciler gerekeni yapmazsa öğrenemiyor ve neredeyse hiçbir öğrenci yapmıyor.
Eğer öğrenciler derslerinini kendi kendilerine öğreneceklerse "Hoca"'nın işi ne :)

trgtylcnky

Muhtemelen ilköğretimde hocanın etkisi üniversiteyle kıyaslanamayacak kadar yüksektir. Üniversitede öğrenciler genelde kendileri öğreniyor.

Alıntı YapEğer öğrenciler derslerinini kendi kendilerine öğreneceklerse "Hoca"'nın işi ne :)
Haklısınız ama zaten öğrencinin kendi kendine her şeyi öğrenmesi beklenmiyor. Önce öğrenci anlamak için çaba göstermeli, böylece merakı artmalı, derse geldiğinde de hoca onun kafasındaki bulanık bilgileri netleştirmeli. Hala bir sorun varsa ofis saatlerinde hocayı ziyaret etmeli. Ben genelde derste anlamaya çalışıyorum, sınav zamanı gelince de kafamdaki bulanık bilgileri netleştirmeye çalışıyorum :D Hocanın ofisine de hiç gitmedim. Bu şekilde bir şeyler öğrenebiliyorum ama işin köpeği olamıyorum maalesef.
Peki bunları yapsam başarılı olur muydum? Aynı hocanın görüşüne göre üniversiteyi kazanıp o sınıfa gelebilmişsem PhD seviyesine gelebilmek için gerekli yeteneğim varmış. Ama mesela sınıfta "olmayana ergi" terimini lisedeyken duymuş sadece iki kişi vardı.

memo333

d=m/v

"d"yi ver "m"i ver sana çözsünler ama "ya bu koskoca gemiler batmıyorda bu ufacıcık taş batıyor nasıl oluyor" de ufak bir azınlık hariç kimse cevap veremiyor/veremez...

yabancıların statik-dinamik kitaplarıda var bizimkilerinde.. adamların kitaplarında her problem bir uygulamanın üstünden sorulmuş..
bizdeki ise şöyle; özkütlesi(d) bilmemne olan,.... zaten okuma gerisini..

"hocam bu ne işimize yarayacak?" kimse bunu anlatmıyor, ülkecek hesap makinesi yetiştirip duruyoruz...
Gömülü Linux Notları --> http://linuxedu.xyz/

Mr.Java

#26
  Burada iş artık öğrencilere düşüyor.Üniversite'ye kadar ki olan süreçte okuduğum kitap sayısı belliydi.Okul bittikten sonra hiç ama hiç okulda çalıştığım kadar çalışamadım.Aksine 3 katı daha fazla çalışmak zorunda kalıyorsunuz.Hergün araştırma yapıp,eksikliklerini bulup kapatmaya çalışacaksınız.İşte o zaman gerçekten "öğrenci" oluyorsunuz.Çünkü piyasa sizin ne tür eğitim aldığınızı ve bilgilerinizin ne denli olup olmadığını tam kestiremez,tek istedikleri sadece "iş yap,para kazandır" mantığıdır.

Aramızda öğrenci arkadaşlar muhakkak vardır,belki de şuan yazdıklarımı okuyordur.Hoca konusundaki düşüncem ise  tabi ki iyi kötü hoca ayırt etmek etik değildir.İyi anlatamayan ve iyi anlatan hoca diye ayırt edebiliriz ancak.Siz temel eğitim aldıktan sonra,eksikliklerinizi kapatıp,ertesi derse dünden hazırlıklı gelirseniz zaten en iyi anlama yöntemini de edinmiş olacaksınız kanımca. Her öğrenilecek ders sizden temel bazı bilgiler ister.Temel ancak sağlam olursa öğrenilen bilgi kalıcı olur.Arkadaşlarımın dediği gibi,matematikte temeli olmayan birisinin güç elektroniği öğrenme yüzdesi nedir ki ?

İyi forumlar.

trgtylcnky

Alıntı yapılan: memo333 - 12 Aralık 2013, 01:22:55
d=m/v

"d"yi ver "m"i ver sana çözsünler ama "ya bu koskoca gemiler batmıyorda bu ufacıcık taş batıyor nasıl oluyor" de ufak bir azınlık hariç kimse cevap veremiyor/veremez...

yabancıların statik-dinamik kitaplarıda var bizimkilerinde.. adamların kitaplarında her problem bir uygulamanın üstünden sorulmuş..
bizdeki ise şöyle; özkütlesi(d) bilmemne olan,.... zaten okuma gerisini..

"hocam bu ne işimize yarayacak?" kimse bunu anlatmıyor, ülkecek hesap makinesi yetiştirip duruyoruz...

Hocam neredeyse her kitapta "kaldırma kuvveti yer değiştiren sıvının ağırlığı kadardır" diye yazar. Biliyorsunuz bilim modelleme üzerinden ilerliyor. Yani öğrencini o gemiyi görüp daha sonra suyun içindeki kutu figürüyle ifade edebilmesi lazım. İlköğretim kitaplarında bile bu yaklaşım var. Hatta test sınavlarında bile zor sorular öğrencinin bu yeteneğini ölçmek üzerine oluşturulmuştur. Bence eksiklik daha çok öğrencinin zihninde. Dersaneler de temel yetenekleri kazandırmaktan çok soruyu çözmeye yönelik eğitim veriyorlar. "Şaşırtmacalı" dediğimiz soruların temeline ise ancak daha önce benzeri çıkmışsa inebiliyorlar.
"Hocam bu ne işimize yarayacak?" ise bence saçma bir soru. Kaldırma kuvvetinin gemileri yüzdürdüğünü öğrenci bilmiyor mu? Biliyor ama ona kalsa türev almayı, lineer denklem çözmeyi bilmeden mühendis olacak. Böyle öğrencilere "Mezun olman ne işimize yarayacak? Mühendis olman ne işimize yarayacak? Yaşaman ne işimize yarayacak?" gibi soruları sormayı uygun buluyorum.

memo333

#28
Alıntı yapılan: gerbay - 12 Aralık 2013, 02:03:31
yok hocam bunu da çözemiyorlarmış artık.. arkadaş lise öğretmeni (devlet lisesi), lise 3. sınıfta bölme yapmayı bilmeyen öğrenciler varmış..

biliyorum hocam biliyorum ben tef mezunuyum bi tomar arkadaş öğretmen atandı..

vahim ke ne vahim..

mesaj birleştirme:: 12 Aralık 2013, 16:04:38

Alıntı yapılan: trgtylcnky - 12 Aralık 2013, 11:30:02
Hocam neredeyse her kitapta "kaldırma kuvveti yer değiştiren sıvının ağırlığı kadardır" diye yazar. Biliyorsunuz bilim modelleme üzerinden ilerliyor. Yani öğrencini o gemiyi görüp daha sonra suyun içindeki kutu figürüyle ifade edebilmesi lazım. İlköğretim kitaplarında bile bu yaklaşım var. Hatta test sınavlarında bile zor sorular öğrencinin bu yeteneğini ölçmek üzerine oluşturulmuştur. Bence eksiklik daha çok öğrencinin zihninde. Dersaneler de temel yetenekleri kazandırmaktan çok soruyu çözmeye yönelik eğitim veriyorlar. "Şaşırtmacalı" dediğimiz soruların temeline ise ancak daha önce benzeri çıkmışsa inebiliyorlar.
"Hocam bu ne işimize yarayacak?" ise bence saçma bir soru. Kaldırma kuvvetinin gemileri yüzdürdüğünü öğrenci bilmiyor mu? Biliyor ama ona kalsa türev almayı, lineer denklem çözmeyi bilmeden mühendis olacak. Böyle öğrencilere "Mezun olman ne işimize yarayacak? Mühendis olman ne işimize yarayacak? Yaşaman ne işimize yarayacak?" gibi soruları sormayı uygun buluyorum.

iki bold aldığım yer var fikirlerinize oralarda katılmıyorum...

birincisi öğrencinin zihininde eksiklik konusuna kesinlikle katılmıyorum. Hocam bizimki de insan öbürü de. neden eksiklik olsun. sen çocuğu al doğru büyüt motive et meraklı olsun. öğrencinin zihninde eksiklik biraz kolaya kaçmak olmuyor mu? burada bahsettiğimiz kitle 7-14 yaş arası.. Zaten o dönemde yetişmeyen öğrenci üniye geliyor hasbelkader ve sonrası malumumuz..
ben burada sadece mühendislik öğrencilerini düşünüyorum zaten gerisi kapsam dışı..

ikincisi öğrenciyi motive etmeniz lazım hocam. bu en önemlisi. bu ders nedir ne işine yarayacak çocuk ne bilsin.. diff.denk. dersinde hoca konuyu keman telinin rezonansına getirmişti ve bir anda bende şimşekler çaktı. ben zeki biri değilim, ortalama biriyim ve bence en önemlisi öğrenciye dersin uygulanabilirliğini anlatmak. örneğin; lab yapmadan ders öğrenilir mi?

edit: imla
Gömülü Linux Notları --> http://linuxedu.xyz/

Ali_54

#29
en büyük sebep eğitim sistemimiz. eğitim sistemimizin "kötü" olduğunu düşünenlerin sayısı çok. yap boz gibi berbat bi eğitim modelimiz var.

Bahsettiğiniz Bu konuyu önceden de okumuştum.
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/25318933.asp


her senen sınav lar değişiyor. bu senekinin adı ne acaba
1 harf öğretenin 4 gün kölesi olurum.